O ödül gecesinde sadece ilk bireysel ödülümü değil, başka bir ödül daha kazanmıştım. Sarışın, konuşmayı bilmeyen, hayvanat bir ödüldü.
"O güne tekrar dönseydim gözlerimi kaçırmak yerine sana daha çok bakmak isterdim İlkin."
Kocaman gülümsedim.
"O...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
" İnsan aslında en büyük yaralarını hiç beklemediklerinden almaz mı? "
•
Koca bir aptaldım.. Güvenmeyi seçerek hayatımda yaptığım en büyük aptallığı yapmıştım. Aklımı kullanan ben, aklımı kullanamaz hala gelmiştim. Kim içindi peki, ne içindi? Bir hiç için.
•
Gördüğüm haberle dolu gözlerle Elife bakmıştım. "Sabaha kadar eğlenmişler." dedim sessizce, "akşamında benimle konuşup sabaha karşı başkasıyla eğlenmek.." gözyaşları kendiliğinden akmaya başladığında, dünden daha kötü bir durumdaydım. Nefes almaya çalışıyor ama alamıyordum. "Elif, elif sabaha kadar." dedim sessizce, sesim olduğundan daha kısık çıkıyordu ağladığım için.
"Ara sor." dedi o benden daha sakin olmaya çalışıyordu, ama onunda içi içini yiyordu. Bunu demesiyle çalan telefona döndüğümde ekranda gördüğüm Joker yazısıyla nefret dolu bakışlarım yazıları buldu.
"Sen hangi yüzle beni arıyorsun?" sesim şimdiye kadar hiç yükselmediği kadar yükselmişti. "Oyuncağın mıyım ben senin şerefsiz? Akşamında benimle konuşup sabahına başkasıyla eğleniyorsun." karşıdan derin nefes sesleri geliyor. "Escort sevdalısı bir futbolcudan ne beklerdim ki zaten, sana güvenerek hayatımın en büyük hatasını yaptım. Bir daha sakın arama karşıma da çıkma it herif."
"İlkin öyle bir şey yok." dedi o da bana bağırarak. Tabi canım aynen kesin öyle bir şey yoktu. "Sen kimi kandırıyorsun ya? karşında aptal mı var senin?"
"İlkin yemin ederim öyle bir şey yok, bak gece klübüne gittik doğru ama yemin ederim o isimle eğlenmedim yanımda Keremler vardı." benim buna inanacağıma inanması daha komik bir durumdu doğrusu.
"Aynı arabaya binipte ayrılmışsınız mekandan Barış bey bundanda mı haberiniz yoktu sizin, niye salağa yatıyorsun? Doğruyu söyleyecek yüreğin cesaretin yok mu?" aldığım her nefes beni susatıyordu, boğazım kurumuştu resmen.
"Yavrum bak mekanın kamera görüntülerini getiririm önüne, allah belamı versin öyle bir şey yok. Ben sana böyle bir şey yapar mıyım? Güven bana."
"Sana güveneceğim öyle mi? O görüntüleri önüme getirmeden gözüme gözükme Barış defol git."
Telefonu kapattığımda aynı anda telefonuma mesajlar doluştu.