{15-sevmemeliydik}
"Belki de biz, sevmemeliyiz."
Tatil bitmişti tam anlamıyla. Barış o günün akşamından beri bir ölü gibiydi. Sorduğumuz sorulara cevap bile vermiyor sadece olduğu yere odaklanıp susuyordu. Yanına gittiğimde oralı bile olmuyor, yüzüme dahi bakmıyordu. Hepimiz ortaklaşa bir kararla üstüne gitmemek için dağılmıştık. Hepimiz farklı şeylerle ilgileniyor ama içten içe de barışın böyle olmasının sebebini düşünüyorduk. Dali yanımda kafasını eğmiş uyurken, tasmasını çıkarıp Barış'a doğru itekledim belki tepki verir diye ama yanına ilerleyen Dali'nin kafasını sevmekten başka hiçbir şey yapmamıştı, normalde soluksuz Dali'den kaçan Barış, şimdi tepkisiz bir şekilde Dali'nin kafasını okşuyordu.
"Barış." dedim yanına giderek. "İyi olduğundan emin misin, bak anla-" beni susturarak "Evet." demişti kısaca. Bir şeyler vardı ama anlatmıyordu hiçkimseye anlatsa bir çözüm bulabilirdik ama ağızını bıçak bile açmıyordu. Karavanla geri dönüyorduk, tatil bir yere kadar güzel ilerlemiş bir yerden sonrasında da boğmuştu. 1 haftalık tatilin 3. gününde geri dönüyorduk.
Ona hiçbir şey demeden Elif'in yanına ilerlediğimde Elif ise telefonunda bir şeylerle ilgileniyordu. "Napıyosun?" dedim sırnaşarak. "Hiç."
"Barış'ın nesi varmış öğrenebildin mi?" dedi sessizce. Olumsuz anlamda kafamı salladığımda "Acaba sen ona paylaştığı şey yüzünden kızdığın için mi?" yine olumsuz anlamda kafamı sallamıştım. "Ondan sonrasında full gülüştük hepimiz, en son arama gelip karavana gittiğinde bir şey oldu Elif." dedim sessizce. "Ne olduysa o telefondan sonra oldu."
"Kim arayıp ne söylemiş olabilir ki?" Bilmiyordum, hiçbir fikrim yoktu. Neden morali bozulmuştu ve neden kimseye bir şey söylemiyordu. Söylese çözüm bulacaktık bunu o da biliyordu ama susuyordu işte sebepsiz.
Karavan Barış'ın evinin önünde durduğunda hepimiz aşağı inmiştik. Barış hepimize bakıp "Tek kalacağım." dedi sessizce. Hepimiz anlamamış gibi birbirimize bakarken içeri adımlayan Barış'ın bileğini sıkıca kavrayıp zorda olsa kendime döndürmüştüm. "Ne oluyor, söyle bana."
Bileğindeki elimi hışımla aşağı ittiğinde,hiçbir şey demeden kapıyı açıp içeri girdi. Hepimizde peşinden ilerledik, bir cevap almak istiyorduk çünkü.
"Tek kalacağım demedim mi?" dedi sesini yükselterek içeri giren bize. "Ne olduğunu söylesene!" dedim bende sesimi yükselterek. "Dün akşamdan beri ölü gibisin, söyle de çözüm bulalım."
"Sizin çözüm bulmanıza ihtiyacım yok." dedi koltuğa serilirken. Yanıma adımlayan kerem omuzuma destek verirmişçesine dokundu. "Anlat oğlum." dedi Kerem. "Sen hep için içini yediğinde kendini soyutlarsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE DÜŞEN YILDIRIM
Novela JuvenilO ödül gecesinde sadece ilk bireysel ödülümü değil, başka bir ödül daha kazanmıştım. Sarışın, konuşmayı bilmeyen, hayvanat bir ödüldü. "O güne tekrar dönseydim gözlerimi kaçırmak yerine sana daha çok bakmak isterdim İlkin." Kocaman gülümsedim. "O...