19- Eş

414 83 60
                                    

Gecenin bir vakti, Cordelia'nın büyük mağarasında hıçkırarak ağlıyordum. Saatler geçmişti. Jeongguk çok endişelenmiş olmalıydı fakat ben yanına gidebilmek için kendimi henüz yeterince toparlayamamıştım.

Cordelia başını bacaklarım üzerine koymuş hüzünlü bakışlarıyla beni izlerken yankı yapan sesime rağmen içimdeki öfkeyi atabilecekmiş gibi daha sesli ağlıyordum.

Göğsümün orta yerine çökmüş ağırlık gitmiyordu. Canımı yakıyor ve beni resmen tüm gücüme rağmen tüketiyordu. Ailem bile vazgeçmişti benden. Irkımıza yasak olan adamı sevdiğim için bana çocuklarımı öldürmemi söylemişti. Sevdiğim adamın tohumları diye nefret etmişti suçsuz günahsız küçücük canlarımdan.

Her hatırladığımda canımı yakacaktı sözleri. Bakışları aklıma düştükçe daha çok kahrolacaktım. Baba demiştim ben ona. Yıllarca bir dediğini iki etmemiş, yüzü gülsün diye kendimden vazgeçmiştim. O ise kendime seçtiğim mutluluğu hiçe sayıp kahretmişti beni.

Daha çok ağladım. Bağırdım. Tüm öfkemi kendimden çıkartıp bir de ben eziyet ettim yaralarla dolu ruhuma.

Cordelia başını hızla bacaklarımdan kaldırıp mağaranın girişine tatlı bir mırıldanmayla baktığında tüm yıkılmışlığım arasında dikkatimi verebildiğim güçlü aura kesmişti tüm sesimi.

Gözümdeki yaşları silip ben de başımı mağaranın girişine çevirmiştim. Mağara çok yüksekteydi. Görememiştim ama duymuştum sesini. Callisto'ydu bu. Jeongguk'un atı. Güçlü kişneyişini bile nerede olsam tanırdım.

Hızlı adım sesleri işitmiştim. Jeongguk'un kayalık yolu tırmanan güçlü ve sert edım sesleri kalbimi tekletmişti. Ona ne kadar ihtiyacım olduğunu, enerjisini hisseder hissetmez fark etmiştim.

Saatlerdir kesmediğim sesimi onun bana yaklaşan varlığıyla kesmiştim. Beni böyle görüp de canı yanmasın diye yine kendi canımı yakmayı seçmiştim.

Nefes nefese mağaranın girişinde, elindeki sönmeye yüz tutmuş kandille belirdiğinde korku dolu bakışları titremişti bu halimi gördüğünde. Yeniden ağlayasım gelmişti onu görünce fakat alt dudağımı sertçe ısırıp tuttum kendimi.

"Taehyung" demişti tüm tükenmişliğiyle. Rahatlamıştı da beni bulduğu için. Onu uğraştırdım diye içim gitmişti ama birazdan alırdım tüm yorgunluğunu.

Elindeki kandili yere atıp tamamen sönmesine neden olmuştu. Aceleci adımları bana doğru gelmişti. Kollarımı ona doğru uzatıp dizlerimin üzerine kalktığımda o kendini sertçe önüme bırakıp sarmalamıştı belimi.

Kollarımı boynuna sıkıca dolayıp kokusunu derince çekmiştim içime. Öfkeden kavrulan ciğerlerim yeşermişti.

"Çok korktum" demişti nefes nefese haliyle. Öyle cılız cıkmıştı ki sesi göğsüm yuttuğum sessiz hıçkırığım nedeniyle kabarmıştı.

"Her yere gittim. Olduğunu düşündüğüm her yere. Göğsümün ortasında bir ağırlık var saatlerdir. Her hıçkırığın kulaklarımda yankılandı. Taş kesti kalbim. Daha çok canım yandı"

Boynuma öpücüklerini kondurup kokumu derince soluduğunda tutamadım kendimi. Sözleri karşısında yeniden akmıştı gözyaşlarım. Canını yakmamaya çalışırken daha çok yakmış olmama ağlamıştım bu kez.

Ağlama dememişti bana. Arkasındaki kayalığa yaslanıp beni kucağına almış, dertli iç çekişleriyle dinlemişti hıçkırıklarımı. Yüzümü  kavrayıp göz yaşlarımın dolandığı her bir yere dudaklarını uzunca bastırmıştı.

Bir saat kadar da kucağında ağladım. Sadece sustu ve kasılan her bir kasımda ellerini gezdirerek rahatlattı beni. Defalarca öptü tenimi. Omuzlarıma bastırdı dudaklarını.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gainst •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin