"Adam alev gibi. Aurası kırmızıymış bir de. Çok tutkulu sevişirler. Turnayı gözünden vurmuşsun bebeğim daha ne istiyorsun?"
Hyejin, kadehindeki şarabı bir tur hafifçe döndürüp konuşmasının ardından dudaklarına götürmüş, küçük bir yudum aldığı şarap kadehini terasın mermer zeminine bırakmıştı.
Bacaklarımı kendime çekip kollarımla sarmıştım. Dizlerimin üzerine çenemi koyduğumda sadece sırıtıyordum. Ona sadece cömert bir hediye aldığımı söylemiştim. O ise bizi seviştirme derdindeydi.
"Neden herkes sevişmemizi istiyor?"
"Bir de bebek yapın"
"Ne bebeğ- Hyejin beni dinlemiyorsun, gülme!"
Deli gibi kahkaha atarken kafası resmen geriye düşmüştü. Huzursuzlanmıştım. Memnuniyetsizce kaşlarımı çatıp onu kınarcasına süzmüştüm.
"Başka kim sevişmenizi istiyor? Ufak bir hediye aldın diye herkese anlatmışsın adamı. senin de gönlün var işte naz yapma"
"Ne alakası var? Olanları anlatıyorum sadece"
"Ne alakası var dediysen haklıyımdır. Konu kapandı. Sevişiyorsunuz"
"Sevişmiyoruz biz ne diyorsun?"
"Yavrum sevişeceksiniz hani o manada. Dur, yoksa seviştiniz de bana mı söylemiyorsun?"
"Hayır sevişmedik ve sevişmiyoruz. Artık şu konuyu kapatabilir miyiz? Gereksiz fazla uzuyor ve hoşlanmıyorum"
"Hala sevişmemiş olmanızdan mı hoşlanmıyorsun?"
"Hyejin seni kurbağaya çeviririm"
"Ay olur. Prenses olarak yaşamaktan iyidir"
Memnuniyetsiz tavırlarıma aldırmadan saçlarını geriye savurmuş, kadehini yeniden dudaklarına götürmüştü. Odasının terasında mermer zemine oturmuştuk. Kimse bizi fark etmesin diye yapmıştık bunu. Tabi Hyejin hunharca gülebilsin diye de ses bariyeri oluşturmuştum.
Sıra sıra herkesi ziyaret ediyordum. Önce Hyunah ve Yoongi'nin yanına gitmiştim. Şimdi Hyejin'in yanındaydım. Ardından Jin'in yanına gidip son olarak Jimin'i ziyaret edecektim.
Jimin çok tatlı birisiydi. Ona kibirli, burnu havada ve narsist diyorlardı fakat bu belli ki onun oynadığı bir roldü. Asla öyle birisi değildi. Bu yüzden onunla arkadaş olmaya çok hevesliydim.
Fazla dost canlısıydım. Şu anki arkadaş grubum tamamen benim sayemde kurulmuştu. Hepsini bir araya getiren ve hepsiyle tanışan bendim. Tabiki birbirleriyle tanıştıran da bendim. Bundan da çok memnundum. Hepimiz birbirimizi fazlasıyla önemseyip değer veriyorduk.
"Jasmine ne yapıyor?"
Sessizleşmiş olmamız hoşuma gitmediğinden ilgiyle sormuştum. Omuz silkmişti. İfadesiz tutmak için çabaladığı yüzünden alamamıştım gözlerimi. Aurasının dengesizleştiğini fark etmiştim. Ondan cidden hoşlanıyordu.
"Ailesinin yanında. En son bir ay önce geceyi birlikte geçirdik. Sonra gitti. İçimde kötü bir his var. Her gidişinde bana mektup yollardı. Ne yaptığını yazar ve günlerin sıkıcılığından bahsederdi"
Sıkıntıyla dolmuştu. Derince nefeslenip duraksamıştı. Sesli yutkunuşuna şahit olduğumda kaşlarım hüzünle havalanmıştı. Aurası sönüyordu ve bu hoşuma gitmemişti.
"Yazmıyor Taehyung. Dönmüyor da. Sanırım o..." Yeniden duraksadı. Ağlamamak için direndiğinden sert bir nefes vermiş, bakışlarını elleri arasında oynadığı kadehine indirmişti. "Sanırım evlendi" demişti bir solukta. Fakat sesi acı çektiğini çok net hissettirmişti bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gainst •taekook•
FantasyBir bütün olmak yerine işleyiş, sizi ikiye böler. İyi ve kötü, doğru ya da yanlış. Lakin neyin doğru olduğuna çoğunluğun karar verdiği bir evrende, savunulanın doğru olup olmadığını hangi cesur yürek söyleyecek? [Feminen Taehyung içermektedir]