Dönmüştüm. Aslında döneli iki gün oluyordu. Müdiremiz olanları duymuştu ve benimle konuşmak istiyordu çünkü yaptıklarım çok ses uyandırmıştı. Bir Kral'ı öldürmüştüm. Bu Cadılar aleminde gurur duyulacak bir şey demekti fakat Prens okulu ve Şövalye okulu delirmişti.
Okuldan atılmam ve bu topraklardan sürülmem için Müdiremize yığınla mektup gönderiyorlardı. Benim pek umrumda değildi. Yaptıklarımdan ufacık bile pişman değildim.
Bayan Mirena beni defalarca çağırsa da bir süre bu konu hakkında konuşmak istemediğimi dile getirmiştim. Beni anlayıp saygı duymuştu. Ona gönderilen, benim hakkımdaki sürgün mektuplarının Hepsini yakmıştı.
Fakat buna rağmen tüm okulların müdür ve müdirelerinin toplanacağını öğrenmiştim. Okuldan atılıp atılmayacağıma karar vermeleri için yaptıkları saçma bir toplantı olacaktı. Güya kendimi savunmama izin verip hakkımda bir karara varacaklardı.
Yardıma gittiğim Kral'ı öldürmüştüm. Üstelik henüz okuluna bağlı olan ve öğrenim gören bir Cadının bunu gerçekleştirmiş olması diğerlerini haklı kılıyordu.
Üstelik bir Cadı olarak kendimi nasıl savunacağımı dahi bilmiyordum. Hepsi benim düşmanımdı ve benim hakkımda en adaletli kararı vermek için toplanacaklardı. Gerçekten acınası ve komik bir durumdu.
"Kendini savunmana dahi izin vermezler!"
Hoseok odamın içinde dört dönerken bir yandan da kendi kendine bağırıp duruyordu. Makyaj masamda oturmuş dudaklarımı renklendiriyor ve sorguma hazırlanıyordum.
"Bayan Mirena buna izin vermez. Elinden geleni yapacaktır" Hoseok'un aksine ağabeyi sakin bir tutumda konuşmuş, kardeşini sakinleştirmeye çalışmıştı. Fakat benden daha sinirli olan ve atılıp sürgün edileceğim konusunda korkan arkadaşım bir türlü susmak bilmiyordu.
"Bu işler o kadar kolay değil. Taehyung soylu bir aileden geliyor. Üstelik bu okulun en iyi öğrencisi ve okul başkanı. Emin ol Bayan Mirena hepsine beden bir okul Müdiresi."
Son olarak yanağımdaki benimin üzerine minik bir yıldız bırakıp saçlarımı hafifçe kabartmıştım. O sırada dikelmiş bir şekilde yanımda beni izleyen Hoseok'un ruh kardeşine gülümsemiş, başını okşayıp küpelerimi almak için aksesuarlarımın bulunduğu sandığa ilerlemiştim.
"Sakin ol. Bir şekilde halledeceğim" demiştim Hoseok'un yanından geçerken. Öfkeyle yatağıma oturup yüzünü elleri arasına almıştı. Beni her şeyden çok önemsediğinin farkındaydım ama bazen çok abartıyordu.
"Sakin olamam! Sen niye bu kadar sakinsin? Bu çok ciddi bir durum!"
"Seonho doğru söylüyor. Bayan Mirena bir şekilde halleder. O yapamazsa ailem ve akrabalarım var. Her şekilde bundan sıyrılırım."
Geldiğim sandığın önüne yavaşça çöküp kapağını kaldırmış, tanıdık kutuyu alıp içinden küpelerimi çıkarmıştım. Yeniden aynanın karşısına geçip nazikçe taktıksan sonra beni hayretle izleyen iki kardeşe dönmüştüm.
"Sürgün kombinim nasıl olmuş?" dediğimde Seonho gülmüş, Hoseok ise sinirinden dolayı homurdanıp kendini yatağıma sertçe bırakmıştı.
Her adımımda beni takip eden Pitonun kuyruğunun üzerinden atlamış ve yatakta uzanan arkadaşımın yanına oturmuştum. "Sorun yok" demiştim. Ve tam da o sırada odamın kapısı sertçe açılmış, Hyera içeri girmişti.
"Okuldan atılıp bu bölgeden sürülüyormuşsun yavrum, tebrik ederim!"
Hoseok ikinci bir sinir krizi nedeniyle bağırmıştı. Hyera da ağabeyinin deliriyor olmasını eğlenceli bulduğundan kahkaha atmış, kendini Seonho'nun yanına bırakarak bacaklarını da kucağına uzatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gainst •taekook•
FantasíaBir bütün olmak yerine işleyiş, sizi ikiye böler. İyi ve kötü, doğru ya da yanlış. Lakin neyin doğru olduğuna çoğunluğun karar verdiği bir evrende, savunulanın doğru olup olmadığını hangi cesur yürek söyleyecek? [Feminen Taehyung içermektedir]