6- İftira

930 179 79
                                    

Tanrılar, yüzümü güldürecek hiçbir olayın olmasını istemiyorlardı. Belli ki bana verdikleri güç bolluğundan sonra bu güç buna çok oldu deyip bir şeyleri almak istemiş, tüm şansımı sömürmüşlerdi.

"Efendim, neden bir Şövalyeyle gitmek zorundayım? Biz düşman topluluklarız. Bu hiç mantıklı değil."

"Bizim isteklerimizle gerçekleşen bir durum değil bu Taehyung."

Müdire Mirena, başını ağrıtıyor olmamdan dolayı şakaklarını ovalayıp itirazlarımdan rahatsız olduğunu bana çok net belli etmişti fakat istemiyordum. Bu okulda, bu görevi benden başka üstlenebilecek bir Cadının olmadığını da biliyordum.

İsviçre Kralının, gözde Cadısı ve Şövalyesi, düşman Krallık tarafından esir alınmıştı. Onları kurtarmak için de topluluğumuzun en güçlü Şövalyesini ve Cadısını, kendi yoldaşlarının kurtarılması için huzuruna istemişti.

Birkaç dakika önce bana okuduğu Kral'ın yardım mektubunu katlayıp arkasındaki yanan şömineye fırlatmıştı. O sırada başka bahaneler aramıştı aklım.

"Henüz eğitimimi tamamlamadım. Usta Cadılardan biri gidemez mi? Kral onunla dalga geçtiğimizi düşünebilir."

"Usta Cadılar bile senin kadar güçlü bir enerjiye sahip değiller çocuğum. Kral'ın gözde Cadısı zaten bir usta Cadıydı. En güçlüsünü istiyorsa seni göndermekten başka çarem yok. En iyi seçeneksin. Tapılası bir gücün var. Aynı zamanda okul birincisisin ve eğitiminin son senesindesin. Bunu yapabilirsin. Sana sonsuz güveniyorum"

Bahanelerimi bir bir ağzıma tıktıktan sonra aralık dudaklarım ve yalvaran çeresiz ifademle müdiremize bakmaktan başka bir şey yapamamıştım. Yumruklarımı sakinliğimi koruyabilmek adına sıkmış, derin nefesler alıp vermiştim.

Yarın, yanında bulunmak dahi istemediğim o Şövalyeyle yola çıkacaktım. Üstelik Kral öyle gelenekçiydi ki bir portalla orada olabilecekken bunu yapmam yasaklanmış, at arabasıyla gelmemiz istenmişti. Bu da Şövalyeyle birlikte günlerce yolda olacağım anlamına geliyordu.

"Portal kullanmak istiyorum. Söz veriyorum Krallığa uzak bir yerde açacağım. Onca yolu gitmek istemiyorum Bayan Mirena. Lütfen."

"Kral'ın emri bu yöndeyken elimden bir şey gelmez. Krallığa portalla girmek tamamen saygısızlık. Uzun yol giderek Kral'a olan ilgi ve saygınızı göstermiş olacaksınız. Saçma bir düşünce olsa da Kral böyle düşünüyor. Ayrıca sizi bizzat Kral'ın adamları gelip alacak. Bu da sizi yol boyunca sınayacakları ve Kral'a bilgi iletecekleri anlamına geliyor"

Kral'ın ayacıklarına gidiyor oluşumuz yetmiyormuş gibi bir de yol boyunca izlenip sınanacaktık. Gözüm seğirmeye başlamıştı ve ben artık hiçbir duygumu gizlemeye çalışmıyordum.

"Bu görev başarıyla sonuçlanırsa saygınlığın artacaktır."

"Saygınlığımın zaten zirvede olduğunu biliyorsunuz Bayan Mirena fakat sizi yarı yolda bırakmayacağım. Koşullar ne olursa olsun görevimi yerine getireceğimden şüpheniz olmasın."

Başım dik bir şekilde kendimden tamamen emin söylemiştim her bir kelimeyi. Evet, gitmek istemiyordum. Gitmek istemememin sebebi sadece Şövalyeydi ve onu sevmiyorum diye bu denli önemli bir işi tek seçenek benken elimin tersiyle itip toplumumu yarı yolda bırakamazdım.

Görevlerimin ve sorumluluklarımın farkındaydım. Sadece ister istemez sinirleniyordum çünkü şans hiçbir zaman benden yana olmuyordu.

"Şüphem yok" demişti memnun bir tonda. Ufak bir baş selamının ardından arkamı dönüp kapıya ilerlemiştim. Uzunca nefes verip tokmağı kavradığımda tek amacım sakin kalabilmekti.

Gainst •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin