⁹ 🐇

89 9 131
                                    

Yağan kar ve sobadan gelen çıtırtılar eşliğinde yenen akşam yemeği sakin ve sıradan bir şekilde geçmişti. Yemeğin ardından çocuklar bahçeye, büyük salona veya odalarına dağıldılar. Ertesi günün hafta sonu olması hepsini tatmin ediyordu.

Ryusei, Meguru, Hiori ve Rin odalarına geçmiş, birbirlerinin anlattıkları hikayeleri dinliyordu. Daha çok Ryusei ve Meguru konuşuyordu, Hiori ve Rin ise dinleme kısmını üstlenmişti. Bazen Meguru anlattıklarını fazlasıyla yaşıyor ve Ryusei'nin ikazlarına maruz kalıyordu. Bu oldukça sıradan gözüken zaman bile onlar için oldukça değerliydi. Kötü anıların üstlerini güzel anılar biriktirerek kapatmak onlar için bir kaçış yoluydu.

"Ya Meguru in üstümden artık! Anlatma sırası bende, iyi dinleyin de abinizi takdir edin."

Böyle bir giriş yaptığına göre Ryusei her zamanki gibi yaptığı kavgaları anlatacaktı. Meguru bu hikayeleri oldukça ilgiyle dinliyor, Hiori bu davranışlarını beğenmiyor, Rin ise Ryusei'nin cesaretini kıskanıyordu. O kimseye sesini çıkaramazdı oysa Ryusei herkese haddini bildirirdi. Bir gün Ryusei kadar cesur olup diğer sessiz çocukları korumak istiyordu.

"Bugün yine 3. sınıflarla kavga ettim. Birinci sınıflardan bir çocuğu köşeye sıkıştırmışlardı. Gidip en büyüklerine bi tane yumruk attım, üstüme doğru gelen diğer çocuğa da tekme attım. Hemen kaçtılar, bana vurmayı denemediler bile! Bire giden çocuk gelip teşekkür etti, 'önemli değil' dedim. 'Tekrar sana bulaşırlarsa gelip bana söyle, ben seni korurum.'"

Meguru ayağa kalkmış havaya yumruk sallıyordu, Ryusei'nin konuşması bitince onun üzerine atladı. "Vay be, çok havalısın! Ben de senin gibi dövüşebilmek istiyorum!" Hiori onaylamaz bir şekilde başını salladı. "Ya da gidip öğretmenlere haber verebilirsin, başın derde girecek sonra."

Rin ise konuşmadı. Ryusei konuşmaya devam edicekti, bu belliydi. "Pft, tek başıma halledebilirim. Yok neymiş efendim günümü gösterceklermiş, hadi ordan! Kaç kere onlarla kavga ettim tek bir şey bile yapamadılar."

Hiori oturduğu yerde biraz kıpırdandı. "Bir şey yapamayacaklarına emin misin? Sayı olarak fazlalar, biz sana yardım edemeyiz."

Meguru ve Rin gözlerini Ryusei'ye diktiler. Sahi, ona bir şey olur muydu ki? "Bana bir şey yapmaya götleri yemez, anca size bulaşırlar. Eğer öyle bir şey olursa da karşılığını oldukça iyi bir şekilde veririm, merak etmeyin." 

Konuşarak geçen birkaç dakikanın ardından güneş gözden kaybolmuş, geriye gri tonlu bir gece bırakmıştı. Dışarıdan gelen bağırışmalar birçok kişiyi camların önüne toplamıştı. Çocuklar kaçarcasına ön tarafa koşuyor, bazıları ise camdan onlara bakanlara bir şey anlatmaya çalışıyordu. Odaya dalan bakıcı ter içindeydi. Kıyafetleri yamulmuş, yorgun olduğu her halinden belliydi. "Herkes dışarı, tek bir kişi bile kalmasın içeride!"

Ne olduğuna anlam veremeyen çocuklar hızlıca üstlerine montlarını alıp dışarı koşuşturdular. Rin ne olduğunu kavrayamadı, binanın öteki tarafından gelen dumanı fark ettiğinde ise olayı kavradı. Yangın. Kapıya koşmak yerine yatağına doğru koşarken birkaç kişiye çarptı, düşme tehlikesi atlattı. Yatağına ulaşıp peluş tavşanını eline aldığında kolunu tutan bir el onu geriye çekti. Ryusei. "Aptal mısın sen? Kapı bu tarafta değil! Diğerleri çıktı, acele etmemiz lazım."

Odadan çıkıp koridora ulaştılar. Binadaki birçok cam açılmış, içeri kar girmesi sağlanmıştı. Bu sayede alevler daha yavaş ilerleyecekti. Merdivenlerden inip en alt kata ulaştıklarında birçok taraftan gelen duman onlara acele etmelerini söylüyordu. Görüşleri ve nefes alışları zorlaştı. Kapıya geldiklerinde ise onları karşılayan manzara pek iç açıcı değildi. Yükselen alev kapıyı yutmuş, çıkışı engelliyordu. Rin paniklediğinde tavşanına sıkıca sarılmaya başladı. Ryusei onu başka bir koridora doğru çekti. Açık bırakılan bir cam bulduğunda ise önce Rin'in geçmesine yardım etti, ardından kendisi dışarı ulaştı. Geçen zaman boyunca Ryusei, bir kere bile Rin'in elini bırakmadı.

Bakıcılar itfaiyeyi aramış, çocukları sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Yuvalarını bir kere kaybetmiş olan küçükler ise tekrar böyle bir korkuyla yüzleşmek zorunda kalmış, bazıları ataklar geçirmişti. Mal kaybı oldukça fazlaydı, tam olarak bilinmese de 10 kadar çocuğun içeride kaldığı düşünülüyordu.

Kocaman binayı saran kızıl alevler gecenin karanlığını aydınlatıyor, içine hapsettiği her şeyi kül ediyordu. Yükselen duman görüş alanını kısıtlıyor, insanların nefes almasını zorlaştırıyordu. Gerek yetişkin gerekse çocuklar hiçbir şey yapamadan sadece bu manzarayı izliyordu. Rin'in gözleri kocaman açılmıştı, büyüleyici diye düşündü. Bir yandan tavşanına sarılıyor, bir yandan da hala Ryusei'nin elini tutuyordu. Yanında ailem diyebileceği birisinin olması onu yatıştırmıştı.

İtfaiye geldi, bina söndürüldü. Yetişkinlerin denetiminde çocuklar içeri girdi ve sağlam kalan eşyalarını toplamaya başladılar. Bir süre boyunca okulun boş sınıflarını uyumak için kullanacaklardı. Yetimhanenin yanması olayı duyulduğunda ülkenin önde gelen ailelerinden biri olan Mikageler yeni bir yetimhanenim yapımına başlamış, bu yetimhaneyi de devlet okullarından birine bağlamışlardı. Böylece halkın sempati ve desteğini toplamayı başardılar.

Bir yandan İsagi Yoichi, yeni hayatının yoğun temposuna uyum sağlamaya çalışıyordu. Ailesini darlamak istemese de Rin'i ve diğer arkadaşlarını özlüyor, onları ziyaret etmek istiyordu. Rin'e bir özür ve açıklama borçluydu, onunla küskün kalmak istemiyordu.

Ödevlerini bitirip salona geçti. Anne ve babası koltukta oturmuş film izliyorlardı. Doğrusunu söylemek gerekirse bu görüntüyü çok özlemişti Yoichi. Çekingen adımlarla salona giriş yaptı, ailesinin tam karşısında durdu. İlginin kendi üzerine dönmesiyle birlikte boğazını temizledi, derin bir nefes aldı. Gözlerini kaçırıyor, elleriyle oynuyordu.

"Şey, ben yetimhaneyi ziyaret etmek istiyorum. Yanlış anlamayın, oraya geri dönmek istediğimden değil. Sadece arkadaşlarımı görmek istiyorum. Ufak bir ziyarete gidebilir miyiz acaba?"

Annesi kıkırdadı, babası yanağından makas aldı. "Tabii ki gideriz, bunu sorarken çekinmene gerek yok. Maalesef şuan hava kararmaya başladı, yarın ziyarete gideriz, sözüm olsun."

Yoichi'nin gözleri parıldadı, kocaman bir gülümseme sundu. O herkese gülümserdi. "Çok teşekkür ederim, hemen uyumaya gidiyorum!"

Güzel rüyalar görüdüğü sırada çok önemsediği arkadaşlarının yaşadıklarını nereden bilebilirdi ki? O sadece mutluydu, çünkü onları görebileceğini sanıyordu. Umut, birçok kalbi parçalayabilir. Amaçlar ve hayaller yitirilir, en ufak bir mutluluktan bile korkmaya yol açar. Sevdiği şeyleri kaybetne duygusu kalbini bir kere kapladı mı insan sevmeye korkar, kendisini geriye çeker. Yoichi'nin hayatı ailesini bir kere daha kaybetmesiyle ikinci kez değişecekti.

Ertesi gün erkenden kalktı, en sevdiği kıyafetlerini giydi. Elinde ufak bir kutu vardı, Rin'e yeni yıl hediyesi olarak aldığı kolye sahibine ulaşmayı bekliyordu. Ailecek arabaya yerleştiklerinde biraz gerilmişti. Umarım bir kaza olmazdı. Saatler gibi gelen yol bittiğinde ailesini beklemeden hemen arabadan indi, ezbere bildiği sokak boyunca koştu. Yol bittiğinde ise anılarındakinin aksine yarısı küle dönmüş bir bina onu karşıladı. Hızla arkasını döndü, ailesine baktı. Anne ve babası da onun gibi oldukça şoka uğramışlardı. Yoichi hızla koşup annesine sarıldı, kafasını karnına gömdü. Babası çevredeki polislerle konuşmak için ilerlediğinde ise babasının peşine takıldı. Rin'e ne olduğunu öğrenmeliydi. Babasının sorduğu soruyu kavrayamadı, polisin verdiği cevap ise bütün algılarını sonuna kadar açtı.

"Maalesef, dün akşam bu binada yangın çıktı. Birkaç çocuk ve bir bakıcının cansız bedenine ulaştık. Bedenler yandığı için kişilerin kimliğini tespit edemiyoruz." İsagi ağlamaya başladı. Çok geç kalmıştı, bir daha Rin'i görebilecek miydi? Rin iyi miydi şuan, güvende miydi? Kendisine kızdı İsagi, keşke onu terk etmeseydi.

İnsan hayatının her anında olan keşkeler bu hayatları zindana da çevirebilir. Geçmişe tıkılıp kalmak şimdiyi yaşamaya engel olurken gelecek için düşünmeyi de zorlaştırır. İsagi o gün hem geçmişini hem de geleceğini kaybetti.

❆❆

Ay sonunda yazabildim ya, kontrol etmeden atıyorum umarim hata yoktur tum gun sunun icin ugrastim. Arada ne yazdigimi ben de unutuyorum kopukluklar yoktur umarim aglarim yoksa😭😭

Rinsagi rinsagi dediniz alin size rinsagi mutlusunuzdur umarim

Return Home | rinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin