¹³ 🐇

72 8 99
                                    

Saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Hava soğuk değildi, hatta üstünde battaniye bile vardı ancak vücudu titriyordu. İlk başta nerede olduğunu idrak edemedi, o karanlık ve rutubetli oda gitmiş, yerini beyaz duvarlarla çevrili kalabalık bir oda almıştı. Başı çok ağrıyordu, sanki birisi kafasına bir çivi çakmış ancak çivi yerine beynine vuruyordu.

Dünyaya farklı bir açıdan bakıyor gibiydi. Vücudu kendisine ait hissettirmiyordu. Ellerini yüz hizasına kadar kaldırdı, ardından serbest bıraktı, eli yüzüne düştü. Bu hareketleri bile kavramakta zorlanmış, elini nasıl hareket ettirebildiğini anlayamamıştı. Bedenine komut veren kendisi gibi değildi, bir başkasının onu kontrol etme fikri aklına geldiğinde kendisini cimcikledi. Bunu kendisi yapmak istemişti, başkası onu kontrol etse bunu yapamazdı.

Omzunda ani bir saplanma hissetti, yattığı yerde aniden doğruldu. Bu ufacık uyarana vücudu aşırı tepki göstermişti, temas kesilmesine rağmen omzundaki hissi ise hala devam ediyordu. Elin sahibine baktığında Hiori'yi gördü, sadece onun iyi olup olmadığını kontrol etmek istemişti.

Yetimhaneye ne zaman ya da nasıl geldiğini bilmiyordu. Tek bildiği şey hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıydı.

Ne zaman bir şeyleri hatırlamaya çalışsa başına ağrı saplanıyordu, titremesi bir nebze olsun azalmıştı. Yatağının yanında oturmuş ona bakan Hiori ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Rin üç gündür ortalarda yoktu. Hiori, gece uyuyamadığı için tavanı seyrederken kapı açılmış, yetimhanenin müdiresi Rin'i getirip yatağına bırakmıştı. Müdirenin gitmesiyle beraber Hiori hızlıca Rin'in yanına gitmiş, tekrar kaybolmasından endişelendiği için gece boyunca uyumayıp ona bakmıştı.

Rin bir türlü odağını toparlayamıyordu. Bunu dile getirdiğinde ise Hiori, ona göz bebeklerinin titrediğini söyledi. Sorun yoktu, kısa sürede geçerdi.

Uyandıkları gibi Ryusei ve Bachira da yanlarına geldi. Ryusei, onları uyandırmadıkları için güzel bir fırça çekti ancak bunu yaparken bir yandan Rin'in kıyafetinden tutuyordu, tekrar kaybolmasını göze alamazdı.

Bachira etraftaki herkese Rin'in geri döndüğünü duyurdu ama bu rahatsız ediciydi. Bütün çocuklar etrafta dikilmiş gizlice Rin'i süzüyorlardı. Özellikle büyük çocuklar bir bit yeniği olduğunu anlamış, Rin'in geri dönebilmesine şaşırmışlardı.

Ufak detaylar dışında her şey sorunsuz geçti ancak kahvaltı zamanı Rin, yediği yemeklerin ne tadını ne de kokusunu alabildi. Çatalı tutamayacak kadar zayıf hissediyordu, sanki her an eli masaya düşecek gibiydi.

Arkadaşlarının dikkatini çekse de kimse bir şey demedi. Ne zaman masadan kalkıp odasına gitti, büyük çocuklardan birisi müdirenin onu çağırdığını söyledi, o zaman yeni bir hayat ona kapılarını açtı.

Müdirenin odası büyüktü. Oda oldukça doluydu, her şey beyazdı. Bir sürü resim bulunan duvarlar, büyük bir avizenin sarktığı tavan, odanın merkezini kaplayan halı, eşyalar ve hatta ışığın bile beyaz olması Rin'in gözünü yordu. Gözünü kapattığında bile beyaz ışık karanlığın ortasındaydı. Tek bir nokta, Rin'e her şeyi sonlandırabilecek gibi geliyordu.

Müdirenin sorduğu tek soru "iyi misin?" oldu, herhangi bir duygu barındırmıyordu. O her şeyi biliyordu, tek istediği şey sorumluluk almaktan kaçmaktı.

Rin her şeye rağmen insanlara güvenini kaybetmemişti, bu yüzden ileride kendisinden nefret edeceğinden bir haber müdire hakkında kötü herhangi bir şey düşünmedi. Rin saftı, onu kullanmak yetişkinler için oldukça kolaydı.

Rin'e her gün verilen sözde "moral" kekleri onu gerçekten mutlu hissettiriyordu, ta ki o uyanana kadar.

>>>>>>

Evet evet bolum atmiyorum falan filan kisa kesicem buralari rine uyusturucu verip duruyolar denek olarak kullaniliyo yan etkileri falan yazdim oyle iste YETER BİTMİYO

Biraz da digerlerinin hayatina siciyim di mi ya

Return Home | rinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin