Kabus gibi geçen yıllar, Rin'i birçok parçaya ayırmış, geri dönüştürülemez hale gelene kadar da o parçaları ufalamıştı. Elinde sadece toz zerreleri kalmıştı ama bunlar ona rahatsızlık vermekten başka bir işe yaramıyordu.
Ortaokulun son yılı oldukça sakindi. Rin 14 yaşına girmiş, üçüncü sınıfların katındaki çalışma odalarında tek başına oturup konuları baştan sona tekrar ediyordu.
Birkaç ay sonra gireceği lise sınavı herkeste olduğu gibi Rin'de de büyük bir endişe uyandırıyordu. Bu sınav onun için her şeydi, belirli bir seviyeye ulaşmak istiyordu.
Meguru ve Ryusei aynı okula gitmeyi bir şekilde başarmışlardı ancak Rin'in hedefi için o lise yetersiz kalıyordu. Çok daha iyisini başarmalıydı, bütün hayatını kurtarması gerekiyordu.
Altı yıl süren çile ortaokula geçtiğinde bitmişti. Kimse nasıl olduğunu bilmese de müdireleri görevinden atılmış, hatta mahkemede yargılanmış, onun yerine yeni bir müdire atanmıştı.
Rin, bunu öğretmeninin yaptığını biliyordu, yıllarca ona uyuşturucu verildiğinin farkındaydı ama bir çeşit bağımlı olmuş, kimseye bu konuda tek bir şey söylememişti.
Yan etkiler küçümsenecek gibi değildi, fark edilmesi oldukça kolaydı ve Rin, öğretmeninin yeterince farkındalığı olduğunu düşünüyordu.
Ortaokula geçtiğinde yeni müdire atanmış, 3 yıl boyunca ona gereken tedavileri sağlamıştı. Rin bağımlılıktan kurtulsa da arada sırada gelen o illete tekrar bulaşma fikri onu rahatsız ediyordu.
Rin, tamamen dağılmıştı. O küçük, şevkatli çocuk gitmiş, yerine kendisinin bile tanıyamadığı birisi gelmişti.
Öğrenciler ona kuduz köpek lakabını takmıştı. Daha ilkokulda bile tonlarca kavgaya karışmış, ki çoğunu başlatan da oydu, adının geçmesiyle bile korku salar olmuştu.
Lanet girsin ki gerçek benliğini yitirmişti, davranışları ona ait değildi. Kim olduğunu bilmiyordu, yıllarca bir çeşit kimlik karmaşasıyla boğuşmuş, hala da bir sonuca ulaşamamıştı.
Ruh halini kontrol edemiyor, farkındalığını yitiriyordu. Her şeye kolayca sinirlenir, kendisine geldiğinde birkaç çocuğun suratını dağılmış halde bulurdu. O gücün nereden geldiğini hiçbir zaman çözememişti.
Rin konuşamaz olmuştu. Aklında bütün cümleleri oluştursa da ağzını açtığında kelimeler birbirine karışıyor, çoğu telaffuz bile edilemiyordu. Ardından gelen sinir patlamalarından bıkıp tamamen konuşmayı kesmişti.
Yaz kış titrerdi Rin. Sürekli kışlık, kalın kıyafetler alır, böylece ısınacağını düşünürdü. Ancak temel sorun üşüme olmadığı için bu fikir bir sonuca varamamış, aksine insanların onun kansız olduğu fikrine kapılmasını sağlamıştı. Kim yazın kazak giyerdi ki?
Birkaç defa ölüm tehlikesi atlatmıştı, çoğu da arabalar yüzündendi. Etraftan gelen sesler ona ulaşmaz, çevresine karşı duyarsızlaştırırdı. Genellikle kulaklarında çınlama olurdu ki buna alıştığı için artık onu da fark edemiyordu.
Bir insan kendi doğum gününü unutur muydu? Rin unutuyordu. Çalışma masasındaki takvime önemli günleri işaretliyor, yanında sürekli not defteri taşıyordu. En nefret ettiği şey ise Yoichi'yi unutma fikriydi. Bu daha gerçekleşmemişti çünkü not defterinde Yoichi için ayrılmış sayfalar vardı, bunları düzenli olarak tekrar okuyordu.
Geçen yıllar boyunca Yoichi'yi görmemişti, belki de Rin çoktan unutulmuştu. Gerçi Yoichi onun şuanki halini görse büyük bir hayal kırıklığına uğrardı, belki böylesi daha iyiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Return Home | rinsagi
FanfictionAyrıldığın evi geri döndüğünde bulamazsan terk edilmiş hissedersin. Oysa evi ev yapan dört duvar değil, içindeki insanlardır. *tetikleyici unsurlar içerir