¹⁴ 🐇

86 10 152
                                    

Yaşadığı hayat her ne kadar güzel olsa da bazen insan geçmişini özler. Bazı hatalar yüzünden geçmişinden nefret etse de o anları yaşarken mutluydu ya, önemli olan da budur.

Anı yaşamak oldukça zordur. Geleceği düşünmeden hareket etmek tarifi olmayan bir özgürlüktür. Düşünülmeden alınan kararlar yüzünden çekilen acılar geçmişi değiştirmek istememize neden olabilir ancak bizi biz yapan bu hatalardır.

Geçmişten nefret etmek, mutluluktan nefret etmektir. Yoichi her zaman hayatın pozitif yönünü bulabilen birisi olmuştu ancak bazı şeyler onu zorluyordu. Evdeki şömine yakıldığında odadan kaçar olmuştu, alevlerin ailesini bir kez daha yutmasını istemiyordu.

Eğer Rin'i bırakmasaydı onu kurtarabilir miydi? Belki de şuan yanında ona gülümsüyor olacaktı. Geçmişi özlememek mümkün değildi. Rin'i özlemeden geçirdiği bir saniyesi bile yoktu.

Arkadaşlarıyla gülüşürken aklına aniden Rin gelir, bütün enerjisi giderdi. Fazla mutlu olmamaya karar vermişti, Rin'siz gülmek istemiyordu. Ne zaman kahkaha atabilecek kadar mutlu olsa kendisini cimciklerdi, böylece gülme isteği kaybolurdu.

Bir kaç sokak aşağısında bir lise vardı, her gün buradan en az bir kere geçerdi. Okulun önünde onu bekleyen kediyi beslemek ise günlük rutini olmuştu.

Yavru kara kedi yemyeşil gözleriyle ona bakar, içindeki boşluğu bir nebze olsun doldururdu. Bu kedi oldukça sırnaşıktı, sürekli kendisini sevdirme peşindeydi. Rin'de saçının okşanmasını oldukça sever, sık sık gelip Yoichi'nin dizlerine yatardı.

Her şey bir şekilde onu hatırlatıyordu. Eğer Rin onun yanında olsaydı okula beraber gidip gelebilirlerdi. Daha doğrusu eğer Yoichi en başta Rin'i bırakmasaydı bunlar yaşanabilirdi. Rin'i geri getirememenin pişmanlığından kurtulmak için kediyle ilgilenmeye geri döndü. Sorumluluk almaktan nefret etmeye başlamıştı.

Bir süre sonra eve gitmesi gerektiğini fark etti, kediyi son kez sevip yürümeye başladı. Eve geldiğinde ödevlerini halledip ailesinin yanına gitti. Yarın alışverişe gitmeyi planlamışlardı ama Yoichi onlara katılmak istemedi, parka gitmeyi tercih ederdi.

O gece bir rüya gördü. Mezarlıkta tek başınaydı. Mezar taşlarını okumaya çalıştığında alevler yükseliyor, mezarları yutuyordu. Bir türlü çıkış yolu bulamadı, etrafta kimse yoktu. Uyandığında ise bu rüyayı çoktan unutmuştu.

Ailesiyle yaptığı kahvaltı sonrası parka gitmek için dışarı çıktı, hazır yol üstündeyken kediyi sevmek istedi. Okulun önüne geldiğinde kedi, mamaların yanında uyuyordu. Onu rahatsız etmek istemedi, fazla yaklaşmadan yanından geçip gitti.

Parkta arkadaşlarıyla buluştu, oyun oynarken saatin nasıl geçtiğini anlamadı, fazla geç olmadan eve gitmeye karar verdi, arkadaşlarını arkasında bıraktı.

Okulun önüne geldiğinde kediye bakmak istedi, hala uyuyordu, çok yorgun olmalıydı. Kendisi de bir o kadar yorgundu, eve gidip uyumak istiyordu.

Çok trafik vardı, yol kilitlenmişti. Göz atmaktan zarar gelmez diye düşündü. İlerledikçe yoğun bir dumanın etrafında insan kalabalığı gördü. Neler olup bittiğini anlamak için yaklaştı. Tekrarlayan sesler çok rahatsız ediciydi.

Yolun ortasında yanan bir alev topu. Polis, itfaiye ve ambulans oradaydı, etrafları şeritlerle çevriliydi. İki araba çarpışmış, kimse o araçlardan çıkamamıştı. Başı dönüp midesi bulandığında kaldırıma çöktü. Nefesi daralıyordu.

Oradaki birkaç yetişkin onu kaldırdığında kimseye bakmadan evine koştu. Evi hala oradaydı, sorun yoktu. Kapıyı çaldı ancak kimse açmadı. Saksının altındaki anahtarı alıp içeri girdi, evde kimse yoktu.

Sorun olmadığını onlarca defa tekrar etti, trafik olduğu için ailesinin geç kalması normaldi. Yatağına gidip uyayacak, uyandığında ise ailesiyle kahvaltı edecekti.

Uyandığında ailesi onu karşılamadı, tanımadığı birkaç yetişkin odasında eşyalarını topluyordu. Sorulan her soruya cevap verdi, ne söyleneceğini zaten biliyordu, aynı şeyi önceden de yaşamıştı. Geçmişi tekrar karşısına çıkmıştı.

Yoichi, evini bir kez daha kaybetmişti. Bu sefer her şey oldukça açıktı. Çevresindeki herkes zarar görüyor, kimi severse kaybediyordu. Bu olaylat ise sadece bir hatırlatmaydı, sorumluluk alması gerekiyordu.

Tekrardan yetimhaneye getirildi, ne kadar tanıdık olsa da bir o kadar da yabancıydı. Kalabalığın bakışları onu rahatsız etti, tanışmak isteyenlerle konuşmadı, ne kadar ağlamak istese de ağlayamadı.

Kimseye zarar vermek istemiyordu. O bir katildi, sevdiği herkes ölüyordu, ellerinde kan vardı, bu his çok rahatsız ediciydi. Ellerini ne kadar yıkasa da bu histen kurtulamadı. Çantasından bir eldiven alıp giydi, şimdi çok daha iyiydi.

▻▻▻▻▻

Yazdiklarim arasinda en sevmedigim bolum falan oldu nasil yazcagimi bi turlu bulamadim. Yoichiye mutluluk ve aile yok arkadaslar hicbirinde de olamaz

Olen herkesten ozur diliyorum size bi isim bile koymamistim🙏🙏

Return Home | rinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin