10 cevapsız arama1 Yeni mesaj
22:43
Korkuyorum..❦
"Beni sen yıkar mısın?"
JungKook onu ateşe çağıran bu soruya karşılık daha fazla güçlü duramamış ve gözlerinde müthiş bir tebessüm açmıştı. Böyle bir teklifi reddetmek için fazla savunmasızdı..
Galaksilerinde alay yıldızları parıldarken elini kemerinin tokasına attı, animelerin kendisinden uzaklaşmasını istemediği için ondan gözlerini ayırmıyor ve hatta şefkatli bir tehditvari ifadesi ile animeleri galaksilerinde kalmaya zorluyordu.
Ay Kuşağı zaten halinden memnun bir şekilde, şehvetin sinyalleri ile ısırdığı dolgun dudaklarını bırakmadan merak içinde dövmelinin yapacaklarını bekliyordu.
Çok geçmeden JungKook kemerini çıkarmıştı. Jimin ise hala onun bu hallerine deli olmaktan başka bir şey yapamıyordu ki aniden JungKook çıkardığı kemeri, hızla miniğin başından arkasına geçirip tatlı belinden kavratarak kendine çekmişti.
Jimin aniden yapılan bu hareketin etkisine dayanamadı ve zevkle kıkırdadı. JungKook, sevdiği kızı tavlamadan önce onu elde etmek için amuda kalkarak jest yapmaya çalışan ergenler gibiydi. Hareketi etkileyici olduğu kadar komikti de aynı zamanda. Öyle ki kendisi de kemerle bedenine yapıştırdığı miniğin kıkırdayan dudaklarının üstüne kıkırtılarını üflemişti.
Bu hareketi teklifini tereddütsüz kabul ettiğini göstermek ve bunu gösterirken onu etkilemek için yaptığı doğruydu ve bu kısılan gözlerin güzelliğine bakılacak olursa amacına ulaşmış gibi görünüyordu.
Jimin, sırıtan dudaklarını düzeltmeden sertçe ısırdı ve belinde onun iri bedenden ayrılmasını engelleyen bir kemer varken o da kollarını bir kemer gibi kalın boyna doladı. Zorla esir düştüğü bir zindanda ellerini de bağlayıp "bana istediğini yap" diye haykıran fahişelerden farksızdı.
İşte bu diğerinin sınırlarını zorluyor, her zamanki gibi onu kontrolden çıkarmaya zorluyordu.
Ardından gülüşleri üstünde duran dudaklar nazikçe buluştu tekrardan. Onlar için temas denen şey bir azgınlık ya da cinsellik değil hava, su gibi bir ihtiyaçtı sanki. O dudaklardan her ayrıldıklarında nefessiz kalıyor, susuz bir çölde koşturuyorlar gibi ihtiyaçla titriyorlardı adeta.Diğer öpüşmelerine kıyasla daha naziktiler bu sefer. Çünkü sinirli ya da arsız olan kimse yoktu şu an. Sadece bir birlerini tatmanın zevkini en ağır ve derin şekilde yaşıyorlardı.
Ta ki işin içine dilleri girene kadar..
Dövmelinin dudaklarının arasından giren dille, uçlarından tuttuğu kemer parmaklarından kaydı ve ince beli esaretinden kurtarıp kayarak zeminde sekti.
Aynı anda kemerin ona bıraktığı tahta aceleyle yerleşti iri elleri ve dudaklarının arasından giren dili zevkle emdi.
İnce kollar bu sırada daha sıkı dolanmıştı boynuna ve iri ellerin de yardımıyla biraz daha kendini bastırdı, erkekliklerini; hasretine son vererek nazikçe buluşturdu kumaşların arkasından.
Tabi bu kumaşlar, ikisinin de sinirini bozmuş olacak ki dövmeli, dolgunlukları kırılmasından korktuğu narin bir eşyaya dokunur gibi şefkatle bıraktı ve geriye çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Kuşağı
Fanfiction"𝐺𝑒𝑐𝑒𝑚𝑖 𝑟𝑒𝑛𝑘𝑙𝑒𝑟𝑖𝑛𝑙𝑒 𝑏𝑜𝑦𝑎𝑟𝑘𝑒𝑛 𝑏𝑒𝑛𝑑𝑒𝑛 𝑖𝑧𝑖𝑛 𝑎𝑙𝑚𝑎𝑑ı𝑛.. 𝑆𝑒𝑛𝑖 𝑛𝑎𝑠ı𝑙 𝑐𝑒𝑧𝑎𝑙𝑎𝑛𝑑ı𝑟𝑚𝑎𝑚 𝑔𝑒𝑟𝑒𝑘 𝑏𝑖𝑙𝑚𝑖𝑦𝑜𝑟𝑢𝑚 𝐴𝑦 𝐾𝑢𝑠̧𝑎𝑔̆ı.." 𝑆𝑒𝑢𝑙'𝑢𝑛 𝑢̈𝑐𝑟𝑎 𝑏𝑖𝑟 𝑘𝑜̈𝑠̧𝑒𝑠𝑖𝑛𝑑𝑒 𝑒𝑔̆...