Medya: Yoksun ~ Naz Ölçal
Uzun zaman sonra geldiğim sahile sanki ilk defa gelmiş gibi uzun uzun baktım anılarda yolculuk yapar gibi hissediyordum . Çoğu ilk burda olmuştu, ilk adımı söylediği yer , ilk beni öptüğü ve ilk kalbimi kırdığı yerdi burası o farkında olmasa da onun sayesinde sevmiştim ben burayı o gittikten sonra bile kafamı dağıtmak istediğim her an da buraya gelmiştim son bir yıldır gelemesem bile öncesinde sık sık geldiğim bu yer benim için özeldi .
Kayanın üstüne oturup dizlerimi kendime çekip sarıldım sık sık yaptığım gibi düşünmeye başladım. Biz bu hale nasıl gelmiştik ?
Mutlu olmamızın bir yolu yok muydu ?
Peki ya birlikte olmamızın bir yolu var mıydı ?
Bunların hepsi belki de sadece benim düşüncemdi o hiçbir zaman beni sevdiğini hatta benden hoşlandığını bile söylememişken ben saçma sapan hayaller kurmuştum hala daha kuruyordum. Kim bilir belki de o kendine yeni bir hayat kurmuş yeni insanlarla doğum gününü kutluyordu bense her zaman yaptığım gibi onu düşünerek hayaller kurup bir bir suya düşüşlerini izliyordum .
Elime değen ıslaklık ağladığımı yeni fark ederken zamanla hıçkırıklara dönüşmüştü ağlamam, canım acıyordu yokluğu bile canımı yakıyordu.
Yanılmıştım canımı yakmasına alışamamıştım , ben onu varlığına alışmıştım o bile yetiyordu bana , canımı yakan o değildi onun yanımda olmayışıydı...Kafamı dizlerimin üstün koyup hıçkırarak ağlarken ayak sesi duysamda umursamamıştım arkama gelip sırtını sırtıma yaslandığın da gelenin Burak olduğu düşünerek konuşmaya başladım.
"Maviyi özledim ben Burak moru sevmek istemiyorum ben maviyi istiyorum"
Ağladığım için sesim titrerken o cevap vermemişti sessizliğinden faydalanarak konuşmaya devam ettim . Kafamı dizimden kaldırıp sırtına yaslarken gökyüzüne bakıyordum.
"Yanımda olmasını özledim canımı yaksa da onu görmek istiyorum Burak ,uzaktan görüyim ama iyi olduğunu biliyim istiyorum "
"Çok mu şey istiyorum ? "
"Haklı mıydı gitmekte söylesene ? Canım böyle bile yanarken onun bunu yapmaya hakkı var mıydı ? "
Gözlerimden yaşlar akarken engel olmuyordum Burak ise konuşmuyor beni dinliyordu belki de sakinleşmemi bekliyordu fakat ben ağladıkça daha da ağlamak istiyordum hıçkırıklarım giderek azalarak iç çekişlerine dönerken göz yaşlarım bir bir firar ediyordu gözümden .
Dakikalarca süren sessizliği bozan tek şey benim iç çekişlerim olurken sırtına yaslandığım Burak fazlasıyla sessizdi ben ise konuşmak istiyordum ama ne diyeceğimi bile bilemezken gökyüzüne bakıyordum .
"Doğum günü bugün" dedim sanki o bilmiyormuş gibi " Yine yanında değilim " diye ekledim kendimi biraz daha tutarak hıçkırıklarıma engel olmaya çalışırken devam ettim konuşmaya.
"Konuştun mu hiç onunla ? İyi mi ? "
"Mutlu mudur sence bulmuş mudur birini söz verdiği gibi hayalini kurduğu şeyleri yapmış mıdır ? "
Sessizlik
" Ben başardım sorarsa söyler misin ? "
Sessizlik
"Sorar mı ki beni" dedim gözümden yaşlar akarken sonra devam ettim " yani sordu mu hiç ?"
Konuşmaması sinirlerimi bozarken inatla saçmalamaya devam ediyordum. İçten içe kızıyordum kendime yine de engel olamıyordum ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Atlı Prens
ChickLitPlatonik aşk olduğu çocuğa yazan genç bir kızın hikayesi aralarında ki tek sorun adamın sevgilisinin olması... ↓↓↓ Anlık bir kararla yayınladım umarım sizde bir şans verirsiniz 💜 ( Bazı yerlerde argo kelimeler bulunuyor) 💫