17.bölüm

405 26 39
                                    

Tik tak.

(Yazar not: bunu yazarken aklıma kitkat gelmesi...)

Zaman, bizden bağımsız bir şekilde devam ediyordu.

Bazen zamanın durmasını istediğimiz anlar olurdu.

Benim hiç öyle bir anım olmamıştı.

Bir kelebeğin canını yaktığında öbür gün özür dileyemezdin.

İşte bu yüzden kimsenin canını yakmazdım. Fakat, insanlar benim gibi değillerdi.

Bazıları.

Özdemir Asafın da dediği gibi;

Her şeyi zamana bıraktık. Zamanımız var mı bilmeden.

Bundan sonra anı yaşamaya bakacaktım. Ne olursa olsun, kimsenin beni üzmesine izin vermeyecektim.

Ancak insan, bazen kalbine söz geçiremiyordu.

Kimseye karşı kin tutmazdım, tutamazdım. Hatasını yüzüne vururdum, ama asla kin tutan birisi olmamıştım.

Bu dünyada en azından kalbimi kirletmemiştim.

Kitaptaki o sahneyi bir kez daha okudum;

Vardır bir nedeni, vardır bir izi, vardır bir lekesi, vardır bir hayali, sevgili avukat.

Bir nedeni olmalıydı. Beni hiç kimsenin sevmemesinin bir nedeni olmalıydı.

Evde yalnızdım. Arası da işe gitmesi için ikna etmiştim. Velet Adil birazdan eve gelecekti zaten. Yarın ben de okula gidecektim.

Yavaşça yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledim. Orada işlerimi hallettikten sonra odamdan çıkıp yavaş adımlarla salona doğru ilerledim.

Ev çok sessizdi. Şu an karşımda ak sakallı dede belirse hiç şaşırmazdım.

Koltuklardan birisine bodoslama atlayıp telefonumu çıkardım. Biraz zengin dedikodularını da öğrenelim.

'ÜNLÜ PINAR ŞİRKETİNİN SAHİBİ HALİL PINAR, BU GÜN DE BAŞKA BİR KADINLA YAKALANDI.'

Yüzümü buruşturdum. Böyle haberin içine sıçarlardı ama. Utanmazlar işte.

Başka bir habere tıkladım.

'AKSOY ŞİRKETİ İLE İTALYAN BİR ŞİRKETİN ANLAŞMASI BAĞLANDI. ARTIK İTALYADA DA ÜRÜNLERİ SATIŞ YAPACAKTIR.'

İşte bu benim ilgimi çekerdi.

Aşağıya doğru kaydırdıkça bir fotoğraf belirdi.

Atakan, Aras ve Adnan bey karşıdaki genç adamla el sıkışıyorlardı. Altta bir yazı daha vardı.

'AFEL D'ANGELO BUGÜN TÜRKİYEDE GÖRÜNTÜLENDİ! GENÇ ADAM, BİR İŞ SÖZLEŞMESİ İÇİN GELDİĞİNİ VE BİR KAÇ AY SONRA YENİDEN İTALYAYA DÖNECEĞİNİ BELİRTTİ.'

Adı güzelmiş. Yakışıklı da adam ha.

Afel. Anlamı, yer yörüngesinin güneşe en uzak bulunduğu nokta demek.

Annesi, babası coğrafya konusunda iyiler sanki.

Kendi espirime kendim güldüm.

Bendekiler de çocuk yapmakta iyiler.

Ben gülerken mutfağın penceresinden bir kırılma sesi gelmesiyle irkildim ve hızla ayağa kalktım.

Esteuzzubillah...

Masanın üzerindeki bıçağı alıp temkinli adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Bıçağı elimde sıkıca tutarak mutfağın kapısını açtım.

Hiç kimse yoktu.

Aleyna (Gerçek Ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin