Yeşil alana geldiğin de etrafına baktı. Neden gelmişti ki buraya? Burası, onu son gördüğü yerdi. Evet burasıydı. Ne işi vardı burada? Gökyüzüne baktı kız. Aynı kara bulutlar, aynı soğukluk etrafını sardı. Oysa yaz mevsimiydi.
Sonsuz gibi gözüken yoldan bi karartı ona doğru geldi. Pür dikkat gelene bakıyordu. Yavaş yavaş geldi karartı. Kız gözlerini kıstı ve gördüğünden emin olmak için dikkatle neredeyse önüne gelmiş olan çocuğa baktı.
O muydu gerçekten? Çocuk yüzünü yerden kaldırmıyordu eğer kaldırsa kız emin olacak, zaten yıkılmak üzere olan bedenini dizleri taşımayacaktı. Ama çocuk yüzünü kaldırmadı.
Gözlerine doluşan yaşları kontrol etmek için elleriyle yüzünü serinletti. Neredeydi onu gördüğü zaman söyleyeceği cümleler? Hiç biri kalmamıştı. Çocuk ilerledi ve onu es geçerek banka oturdu.
Şaşkın gözlerle çocuğa baktı. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Çocuk oturduğu banka sırtını dayadı. Ellerini saçlarından geçirip yüzünü sertçe sıvazladı.
Neden donup kalmıştı ki? Onu özlememiş miydi? Bir adım attı çocuğa doğru.
Kendinden beklemediği bi hamleyle taşmak üzere olan gözlerini umursamadan. "Bir vedayı hak etmiştim." Dedi. Kaşları çatılırken göz yaşları en ufak harekette düşecek kadar gözüne doluşmuştu.
Çocuk duymadı. Kızı görmüyor muydu? Çocuk kıpırdandı ve cebinden telefonunu çıkardı. Kulağına götürürken sesini normal tutmaya çalışıyordu.
Kız bu ses tonunu da hatırlıyordu. Bu kelimelerin her birini hatırlıyordu. Hafızasını yokladı.
Onu terk etmeden önce ki günde o yerde ve zamandaydı. Hayretle etrafına baktı. Bu çocuğu kaybetmemesi için bi şanstı. Bi adım attı. Çocuğa koştu. Dizleri taşımıyordu ki vakit kaybetmeden kendini çocuğun önüne attı.
Ellerini çocuğun dizlerine vurdu.
"Buradayım. Hey Aral. Bana bak" kız çocuğun yüzünü kavradı görmüyordu ki çocuk onu, kendini göstermek için çabaladı. Vurmaya kıyamadığından yumuşakça ellerini yüzüne bastırdı çocuğun.
"Nolur. Aral gitme! Buradayım." Dedi kız. Çocuk telefonda mesajlaşıyordu. Aslında kızla mesajlaşıyordu. Kız eski olayın ortasında kalmıştı. Olay tam da buydu. Yaşanmışlıkları kontrol etme fırsatı vardı. Beyni ona büyük bir oyun oynuyordu belki de ama umursamadı. Uğraştı.
Kız karşı kaldırımda kendisini gördüğünde telaşla ayağa kalktı. Çocuğun yüzünü kavradı.
"Buradayım. Nolur. Nolur, Aral buradayım. Aral!" Gelen bedenine baktı. Telaşla çocuğun yüzünü kavradı. Yaklaşmıştı. Bu onu son görüşüydü. Elinden bir şey gelmiyordu işte, usulca kendini geri çekti yere oturdu. Çocuğun yüzünü son kez izlemeye başladı. Bu sondu.
Kızın gelen bedenini tutkuyla öpüşünü izledi. Beraber oturdular çocuk öyle iyi davranıyordu ki , kız aynı duyguları hissetmek istedi. Hüzünü değil de o yanındayken hissettiği kelebekleri istedi.
Çocuğa sırtını dönmeden, ona el sallayarak uzaklaşışını izledi. Gözlerinden okunuyordu mutluluğu. Şimdi? Şimdi ise yürüyen bir ölüydü. Gözleri en son bugün parlamıştı böyle.
Kız ayağa kalktı. Çocuğun üzgün suratına baktı. Çocuk başını kaldırdı ve onu gördü.
"Gözler ölür." Dedi kız. Aslında söylemek istediklerinin aksine. 'Neden?' Diye haykırmak istiyordu. Yakalarından tutup onu sarsmak istiyor, ' neden gittin?' Diye bağırmak istiyordu.
"Gözler öldü mü, yürekte ölmüştür." Dedi kız. Çocuk yalnızca baktı. Gözlerinin ışığı kız gittiğinde sönmüştü. Kız akan yaşlarına yetişmeye uğraşmadı. Bırak düşsünler dedi kendine.
12.07.2015
Rüya
![](https://img.wattpad.com/cover/44773936-288-k67434.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ballan
Teen FictionAral geri geldiğin de hiç bir planı yoktu. Tek yapmak istediği onu bu işe bulaştıran adamdan intikam almaktı. Ama o adam aşık olduğu kızın babasıydı. Aşık olduğu kızın babası onu nelere bulaştırmıştı. İntikam içinde bir volkan gibi her saniye daha d...