Arzular ve hınçlar aklın sesini duymazlar.
Shakespear.
Dünya durdu. Görüşü karardı. Son kez nefes aldı. Sıcak gitti, soğuk esti.
Aklı durdu. Kalbi soğudu.
Umursamadı.
Omzu, Bulut'un koluna çarpmadan hemen önce "sevseydi gitmezdi." Çıktı dudaklarından.
Kapı eşiğini geçti ve durdu. "Artık önemli değil." Dümdüz ilerlemeye devam etti.
Asıl eziyet neydi? Ayağına gelmiş fırsatı tepmek mi? Soğuk suya girip dudakları morarana kadar beklemek mi?
Bilemedi kız. Duymadı. Düşünmedi.
Kolu sertçe tutulduğunda dış kapı eşiğindeydi. Hiç birşey hissedemiyordu. Düşünmek istemiyordu.
Bulut ifadesiz bir sesle "bende gelebilir miyim?" Dediğinde kız umursamadı.
"Gel." Her zaman ki gibi düşünmeden cevap verdi. Hoş ne zaman düşünerek cevap vermişti ki.
İlerlemeye devam etti. Tek yapmak istediği ne zamandır açlığını hissetmediği karnını doyurmaktı.
Yol boyu sessizce yürüdüler. Yollar da çok az araba vardı. Genel de sabah koşusuna çıkmış insanlar yanlarından hızla geçiyordu.
Arya yeşil gözlerinin odağını yol boyunca denizden ayırmadı.
Bulut bir iki kelime etse de Arya ' dan yanıt alamayınca bi çok kez durakladı.
Arya bi dolu kahvaltı edebilecekleri yerleri görmemezlikten geldi. Sonunda Bulut Arya'nın kolunu tutup karşı yola doğru çektiğinde Arya asıl amacının kahvaltı etmek olduğunu o zaman hatırladı.
Bulut ,Arya'nın kolunu bırakmayıp karşıya geçecekleri zaman "bana kahvaltı ısmarlarsın değil mi? Karnım acıktı." Dedi seslice. Sıkıca tuttuğu kolunu bırakmayıp onlara doğru gelen arabayı görmemezlikten gelip hızla karşıya geçtiler.
"Ayıpsın. En güzelinden." Diye mırıldandı Arya. Güneş tepeye çıkmıştı. Bu hava da ne kadar uzun yürüdüklerini görmek için arkaya baktı kız.
Başını sallayarak önüne döndü. Midesi sırtına yapışmış gibi hissediyordu. İlk defa.
Kafeye girip teras katına oturdular. Bu kata oturmayı Bulut istemişti. Arya pek yorum yapmamıştı. Fikirleri birbirine yapışmış beyninde fazladan yer kaplıyorlardı.
Rüzgar her estiğin de tavana asılmış kuşlar sallanıyordu. Arya kuşları izlemeyi bırakıp yanlarına gelen kıza odaklandı.
Garson "ne alırsınız?" Diye sorduğun da Bulut, Arya'ya baktı. Arya bilmem dercesine omuzlarını silktiginde garsona döndü.
"Bize kahvaltılık ne önerirsin? " dedi garson kıza, kolunu sandalyenin arka kısmına atarken. Arya, Bulut'un bu haline bakıp gülmemek için başını yere eğdi.
Kız " Omlet çeşitlerimiz var isteğe bağlı yapabiliyoruz. Müsli var. Kendimiz üretiyoruz. Tost ve sandviç çeşitlerimiz var."
Bulut kollarını masaya çıkardı. Arya'ya doğru eğildi. "Hadi ama ne yiyeceksin?"
Arya başının eğik olduğunu yeni fark edip kaldırdı. Bulut ile neredeyse burun buruna olduklarını görünce kendini geri attı. Ve kollarını göğsünde bağladı.
"Krosan var mı?" Göz kapakları eyelinerın kalınlığında görünmeyen garson kıza baktı Arya.
"Evet." Kızın kısa cevabı karşısında Arya gözlerini devirmemek için büyük çaba harcayıp burnunu çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ballan
Teen FictionAral geri geldiğin de hiç bir planı yoktu. Tek yapmak istediği onu bu işe bulaştıran adamdan intikam almaktı. Ama o adam aşık olduğu kızın babasıydı. Aşık olduğu kızın babası onu nelere bulaştırmıştı. İntikam içinde bir volkan gibi her saniye daha d...