Kalpte ki boşluk bazı duyguların ağırlığında hissedilir. Kalpte ki boşluk canını hiçe sayar, yakar.
Kalpte ki boşluk öyle bir boşluk ki, tüm boşluğa rağmen yakar.
Aral'ın gür sesinin ardından telefon elinden hızla kaydı ve duvar ile birleşti.
Herkes şaşkınlık için de öylece kaldı. George bağırmaktan boynu kızaran Aral'ı sıkıca kavradı. Omuzlarını hızla sarstı.
"Aral." Aral bağırmayı kesti. O şerefsiz telefonunu kapatmıştı. Beyni sürekli bunu tekrarlıyordu.
George'un elinden hızla kurtuldu. George yeniden çocuğu yakaladı. "Sakinleş!" Yüksek sesle bağırdı. "Sakinleş aslanım." Aksanlı konusması ona ayrı bir hava katıyordu.
"Aral sakince düşünmezsek bir sonuca varamayız." Umut çaresizce söylendi.
Aral'ın gözlerinde ki kırgınlık görülmeyecek gibi değildi. Gözleri yanıyordu. Ter damlaları sırtında şeritler çiziyordu. Saçı dağılmıştı. Kendini savaştan çıkmış gibi hissediyordu.
Füsun sultan masaya doğru gidip sandalyeyi çekti. "Gel oğlum. Otur şöyle. Hadi bakayım." George, Aral'ın omzuna dostça vurup onu sandalyeye doğru yönlendirdi.
Çocuk kendini sandalyeye bıraktığında boş gözleri fayansı izliyordu. Saçını çekiştirdi. Gittiğinde Arya'nın neler hissettiğini şimdi anlıyordu. Göğsünün ortasından geçen sıcak sıvı onu kavuruyordu.
Onu terk etmişti. Hem de kiminle. O şerefsiz Bulut'u öldürecekti. Arya'ya elini sürsün, parmaklarının hepsini ona yedirecekti.
Umut sakince George'un bileğini tuttu. "Siz ne konuşmuştunuz?" George eliyle saçını düzenledi. Herkesin gözleri, şaşkınca birbirini izliyordu.
Umut neler konuştuklarını zaten biliyordu. Bunu sorma amacı kaçırdığı şeylerin ne olduğuydu.
"Üzgündü, ben siz kavga falan ettiniz sandım." Dedi George eliyle Aral'ı gösterirken. Aral ağzını açmadı. "Odaya çıkıp birşeyler aradın mı? Not falan" Umut çaresizce çocuğa baktı.
George, Aral'ın omzuna vurup, "Git bir bak haydi. Belki birşeyler bırakmıştır." Aral George'a meydan okurca baktı. "Gitmiş işte ne notu, saçmalamayı kesin."
Füsun sultan dağılmış telefonu masanın üstüne bıraktı usulca. Aral , "George, iz sürme işinden anlayan birisi gerek. Eğer zekiyse onu başka bir yere götürmüştür. Zeki değilse onu şehir de buluruz."
"Tamam hazırlan, şirkete gidelim." Birden herkes hareketlendi. Aral sandalyeden hızla kalktı. Odaya doğru sert adımlarla ilerlemeye başladı. Kendini bıraksa vücudu onu taşımayacaktı.
Elleri kasılıyor, arada titriyordu. Piçin tekiydi. Kesinlikle piçin tekiydi. Odaya girip kapıyı hızla çarptı. Kapanan kapının ardından bir tane tekme salladı kapıya. Yerde duran çantayı yatağa fırlattı içindekiler etrafa yayılırken kendisini yere bıraktı.
Bu kadar kolaydı dağılması. Ellerini başına bastırdı. Onu bulurdu bu onun için problem değildi. Canını yakan, kendisini bırakıp gidecek kadar onu üzmüş olmasıydı.
İçin de ne kırgınlıklar yaşadı da arkasına bakmadan gitti? Aral'ın içi kan ağladı. Gözleri damlaları sıkı sıkıya kucakladı.
Çenesini kollarına dayadı. Derin bir nefes aldı. Güçlü duracaktı. Eroine baş vurmadan kendi kendine güçlü duracaktı. Kendine bunu tekrarlayıp durdu.
Yerden destek alıp kalktı. Etrafa saçılmış kıyafetlere baktı. Yatağın altına doğru girmiş olan defteri gördüğün de eğilip defteri aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ballan
Teen FictionAral geri geldiğin de hiç bir planı yoktu. Tek yapmak istediği onu bu işe bulaştıran adamdan intikam almaktı. Ama o adam aşık olduğu kızın babasıydı. Aşık olduğu kızın babası onu nelere bulaştırmıştı. İntikam içinde bir volkan gibi her saniye daha d...