Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Cemal Süreya.
Açık pencereden içeri usulca giren rüzgar, yatakta yatan Arya'nın vücudunu yaladı ve kızın tüyleri ürperdi.
Uzanıp örtüyü almadı. Üşümek istiyordu. Yanmaktansa donmayı tercih ediyordu.
İçi zaten kan ağlıyordu. Soğuk onu üşütsün, üşütsün ki acıyı hissetmesin istiyordu.
Ölü misali yatağa serpilmiş sıska kollarına baktı. Gözleri etrafı izliyordu. Her zaman ki gibi gözleri konuşuyordu. Gözleri konuşuyordu, konuşuyordu ama duvarlarla, gereksiz fazlalıklardan çok uzak olan oda da başka bir şey yoktu zaten.
Çökük bir bina gibi hissediyordu. Ya da çöplüklerin arasına karışmak zorunda kalacağı bir ev kedisi gibi hissediyordu. Dağılmış hissediyordu.
Kız yıkanmak istiyordu. Temizlenmek istiyordu. Buraya geldiklerinden beri yıkanmamıştı. Bu ruh hali belki o zaman dağılırdı.
Aral, oturduğu koltuğun sırtlığına başını dayamış, yayılabildiği kadar yayılmıştı.
Canı çok yanıyordu. Arya'yla aynı çatı altındaydı ama birbirlerinden öyle uzaklardı ki; uzakken bile daha yakınlardı.
Arya , Aral'ın kendisine yanaşmasına izin vermiyordu. Aral uğraşıyordu, çabalıyordu. Ama Arya kaçıyordu. Aral'ın da bi sınırı vardı. Artık yalnızca bekliyordu.
İzlediği tavan düşüncelerine ayrı bir kapı açıyordu. Tavan, tavan olmaktan çıkıp, düşler alemine kapı açıyordu.
Acı düşler..
"Banyoyu kullanabilir miyim?" Aral cılız sesi duyunca sakince arkasına, sesin geldiği yere baktı.
Arya kapı pervazında durmuş eliyle köşeden destek alıyordu. Aral'a baktıkça kalbi hızlanıyordu. Özlemi artıyordu. Bir insan gördükçe özler miydi? Özleniyordu. Dokunamadıkça kalbine camlar batıyordu.
Aral dizlerine kollarını dayadı sesinin güçlü çıkması için boğazını temizledi.
"Tamam. Ben odun toplayayım." Dedi ve olduğu yerden yumruk yaptığı ellerini dizlerine dayayarak kalktı.
Mesafe onları geriye doğru çeken ipleri değil. Birbirine bağlı tutan ipi ateşe veriyordu. Mesafe onları geriye çektikçe orta da onları birbirine bağlayan ip ateş alıyordu.
Arya olduğu yerde yükünü duvara verdi. Aral'ın sert sırtını izlemeye başladı.
Sudan korkmaya ilk başladığı zamanlar banyo yaparken birileri onu bekliyordu. Bu annesi Aral veya İyem hiç fark etmiyordu.
Güçsüzlük ağır geliyordu. Evet güçsüzdü. Hem de çok. Sevdiği adama sevgisinin en ufak kırıntısını veremiyordu. Arya bunu düşünürken yüzünü buruşturdu.
Bir süre sonra orada durmaktan neredeyse heykel kesilecekken Aral kolları dolu bir şekilde ayağıyla kapıyı iterek açtı.
Arya doğrulup ona doğru ilerledi.
Ufakça kolundan tutup durmasına sebep oldu. Kapıyı kapatıp tuttuğu kola yön vermeye başladı. Aral nefes nefeseydi. Sinirini odunlardan çıkarmıştı.
Arya bu küçük temasla bile heyecanlanmıştı. Banyoya doğru Aral'ı yönlendirdi. Aral da sanki gerçekten bir faydası varmış gibi yaptı ve onun yön vermelerine ayak uydurdu.
Arya yalnızca ona dokunmak istiyordu. Başını omzuna dayayıp boynunu koklamak istiyordu. Ama yapmadı.
Kolunda duran elini çekti. Aral omzunun üzerinden Arya'ya bir bakış attı. Derin bir nefes alıp, banyo da sobanın içerisine odunları yerleştirmek için yere çömdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ballan
Teen FictionAral geri geldiğin de hiç bir planı yoktu. Tek yapmak istediği onu bu işe bulaştıran adamdan intikam almaktı. Ama o adam aşık olduğu kızın babasıydı. Aşık olduğu kızın babası onu nelere bulaştırmıştı. İntikam içinde bir volkan gibi her saniye daha d...