da solo non mi basto stai con me
-tek başıma kendime yetmiyorum, benimle kal(Multimedyadaki şarkıyla okumanızı öneririm.)
Araba uzun yolun sıkıcılığını sırtlanmış, havanın karanlığını göğüslenmişti. Yıldızları kara bulutlar örtmüş, ay ebedi uykusuna gömülmüştü sanki.
Soğuk kızın üstünü örtü gibi örtüyordu. Uyuyordu fakat arabanın sonuna kadar açık olan camlarından dolayı üşüyordu. İki büklüm olduğu koltukta yüzünü göğsüne doğru indirdi.
Aral, kendine gelmek için yaptığı şeyin, kıza zarar verdiğinin farkında değildi. Arada bir gözleri bulanıklaşıyor, görüşü onu yanıltıyordu. Soğuk onu titretiyordu fakat bu şekilde o toz aklına gelmiyordu. Üşümekten kolları kaskatı kesildiği vakit arabayı aniden durdurdu. El frenini hızla çekti. Camları kapattı klimayı çalıştırdı. Soluk soluğu kalmıştı nefesini düzene sokmaya çalışmadı. Başını geriye koydu ve dışarıyı gözlemeye başladı. Yarım kollu tişörtünün açıkta bıraktığı kollarını hissetmiyordu.
Öyle keskin bir soğuk vardı ki yazlıkta kar yağmış olduğuna emindi. Arabanın içi daha ısınmadan arabayı yeniden çalıştırdı.
Hasta olacaktı. Arya uyanık olsa şuan ona kızıyor olur hatta üstünü giymesi için bağırıyor olurdu.
Aral alnını sıvazladı. Derisinin altında karıncalar yürüyor gibi hissediyordu. Biran önce yazlığa gitmek için gaza daha çok bastı.
Sabaha karşı etrafta boş arazilerden başka birşey olmayan yazlığa geldiğin de arabadan indi yerde birikmiş karlardan çıkan sese kulak vermedi. Kapıyı açtı ve hızla arabaya geri döndü. Arya'yı sıcak tutması için örttüğü kazağı, kızın üstünden aldı ve üzerine geçirdi.
Evin önüne arabayı bıraktı. Anahtarı pantolonunun cebine koyup arabadan indi. Kızın kapısının önüne geldiğinde ona şöyle bir baktı. Sevgi sarıp sarmalanmayı bekliyordu adeta. Ama o fırsat ellerine geçmemişti.
Kızın kapısını açtı ve kapüşonunu başına geçirdi.
Arya, Aral onu kucağına almak için yeltendiğinde sıçrayarak, korkuyla Aral'a tutundu.
"Şştt korkma. Uyu." Aral'ın yumuşak sesini duyduktan sonra gözlerini geri yumdu. Eli çocuğun boynundan kendi kucağına düştüğünde, çocuğun teninin ne kadar soğuk olduğunu o zaman fark etti.
Çocuk onu yatağa bırakıp nazikçe montunu çıkartırken, kız adını mırıldandı. Kızın alnına ufacık bi öpücük bıraktı. Üstünü sıkıca örttü.
Aşağıya inip kaloriferleri yaktı. Evden çıktı ve arabanın arka koltuğundan bir kasa karışık içkiyi kucakladı. Arabanın kapısını ayağıyla kapatıp anahtarla arabayı kilitledi. Kilitlemese bile burada arabayı bulup alabilecek tek bir insan yoktu.
Evin içi yavaş yavaş ısınırken , Aral mutfağa ilerledi. Ev değişik bir şekilde temizdi. Buraya en son yedi yıl önce yazın gelmişlerdi. Aral kafaya takmadı. Bardak alıp içeri geçti.
Kasanın içinden eline gelen ilk içkiyi önüne koydu. Kırmızı şarap, eroin istiyordu. Ama bunu yapmak istemiyordu. Bir yerlerden yapmasını söyleyen ses yükseliyor. Diğeri yapma diyerek o sesi bastırıyordu. Aral şarapın mantarını açmak için mutfağa yöneldi. Mantarı çıkartacak tirbişonu da yanına alıp salona geçti.
Şarabı kadehe doldurup tek dikişde bitirdi. Şarap midesine doğru akarken çabuk kafa bulmak için elinden ne geliyorsa onu yapacaktı.
Ikinci kere şarabı doldurdu. Salon iyice ılık bir havaya bürünmüştü. Aynı şeyi tekrarladı. Şişe bitene dek. Şişe bittiğinde önünde ki sehpaya koydu. Olmega şişesi eline gelince kapağını açıp kafaya dikti. Şişenin yarısına geldiğin de daha anca Çakır keyif olmuştu. Ayağa kalkıp mutfağa ilerledi. Bir an ayakta durmakta zorlansa da sonradan toparladı. Hızlı başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ballan
أدب المراهقينAral geri geldiğin de hiç bir planı yoktu. Tek yapmak istediği onu bu işe bulaştıran adamdan intikam almaktı. Ama o adam aşık olduğu kızın babasıydı. Aşık olduğu kızın babası onu nelere bulaştırmıştı. İntikam içinde bir volkan gibi her saniye daha d...