5. Bölüm/2.Kısım

20 4 0
                                    

     Çaresizlik içinde büyük hayallere daldı. Küçücük bir odada bile hayal kurulabileceğini fark etmişti. Muhteşem çocukluğunu anımsadı. Anne babasının görünürde uyumlu ama kendi aralarındaki acımasız anlaşmazlığını biliyordu. Sessiz bir çocuk değildi. Aksine babası kadar insafsız annesi kadar küstahtı. Ufaklığından beri kibir ruhunun derinliklerine işlemişti. Diğer insanlarla iletişim kurmayı denese de annesinin yargılamaları yüzünden uzak kalmıştı. Arada tekliyordu. Arada denemek için adım atıyordu. Fakat uzak kaldığı dönemlerdeki acımasızlığını bilen arkadaşları bu yakınlaşma talebini bir intikam olarak kullanıyorlardı. Bir kez daha yıkılıyor, bir kez daha parçalanıyordu. Anne babasından alamadığı merhameti onlardan da alamıyordu. Kendi başına kaldığındaysa birçok plan kurup elindeki imkânları kullanarak diğerlerinin canını yakıyordu. Çocukluğu tam bir kısır döngüden ibaretti. Kim düşmandı. Kim dostu hiçbir zaman bilememişti. Bazen annesinin acımasızlığına şahit olduğunda ondan korkuyor ve yaşamına devam edemeyeceğini sanıyordu. Çocukken her gece uyumak için yatağına gidişinde hissettiği yalnızlık ve korkularda açığa çıkıyor, çoğu zaman uyuyamıyordu. "Keşke" diyordu. "Keşke benimle uyuyan bir annem olsaydı. Ona sarılırdım. Ve hiçbir zaman korkmazdım" Ama gerçek öyle değildi. O da bunu bildiği için fazlasıyla acı çekmişti.

Jake'in gözyaşları yanaklarından süzüldü. Genç kızın tıpkı teklediği dönemlerde ona kötü davranan arkadaşları gibi olduğunu düşünüyordu. Her zaman her şeyi planlayıp, kuralına göre yaparken, hep sırtını kollarken bu defa öyle olmamıştı. Derin bir kuyuya düştüğünü hissetti. Artık bütün ihtimalleri ve planları tükenmişti. Alıştığı hayattan farklı bir hayattaydı. Üstelik altı ay boyunca buna katlanmak zorundaydı. Televizyonu, telefonu ve bilgisayarı olmadan nasıl yaşayabilirdi. Bu yaşam koşullarına ne kadar dayanabilirdi? Bilmiyordu. İçinden "Belki de yapamam. Tanrım böyle bir şeyin olduğuna inanamıyorum" dedi. Böyle birden bire çocukluğuna geri dönmek benliğini sarsmıştı. Çocuk kelimesini bile kullanmak istemiyordu. Oğlu aklına gelmişti. "Bir oğlum var. Ve ben çocuklardan nefret ederim. Onunla nasıl konuşacağım?" diye kendi kendine sordu. Bir yanıtı yoktu. Ama buradan çıkabilmek için Selin 'in her dediğini yapmak zorundaydı. Sessizce başını kaldırıp camdan dışarı baktı. Güzel ve aydınlık bir hava vardı. Ama onun yüreği buruktu. Oğlunu böyle karşılamak istemezdi. Annesiyle arasındaki ilişkinin boyutunu bu denli acımasızca hayal etmemişti. Kendi anne babasından bile daha iğrenç olduğunu fark etti. "Onlar hiç olmazsa kavga ediyorlardı. Gene de isimleri anne babaydı. Benim şu halime bir bak. Oğlumun annesi ne tecavüz ettim. Tanrım! Düşündükçe parça parça oluyorum. Benim babam anneme böyle bir şey yapsaydı. Canını alırdım" dedi. Bir çırpıda ayağa kalktı. Paniğe kapılmıştı. Oğlunu tanımak hatta görmek bile istemiyordu. Eğer oğlu onu tanımazsa belki de her şeyden kurtulabilirdi. Mırıldanarak "Benden baba olmaz. Benden hiçbir şey olmaz Tanrım. Sana yalvarırım bana yardım et. Artık bir çıkış yolu bulamıyorum" diye yakardı.

O esnada odanın kolunun hareket ettiğini görünce kalbi küt küt atmaya başladı. Uykusuz kaldığı gecelerde ki gibi nefes almakta zorlanıyordu. Sanki gelecek olan oğlu değil de celladıydı. Yüreği inledi. Tüm yaptıklarından pişman olmak şuan bir çözüm değildi. Bunu adı gibi biliyordu. Yavaş yavaş açılan kapının önünde yüksek topuklu ayakkabısı, uzun sade elbisesi ve beline kadar uzun saçlarıyla güzel kız belirdi. Jake olduğu yerde donup kalmıştı. Sanki karşısındaki bir periydi. Gözleri kamaşmıştı. Neden bu kadar güzelleştiğini merak etti. Mutlaka bir anlamı olmalıydı. Selin kapıyı araladı. Mariam'a el işareti yaparak içeri girmesini istedi. Kadın çarçabuk içeri girip elindeki yemekleri masaya bırakıp tek kelime etmeden odadan ayrıldı. Jake şaşkındı. Büyümüş gözlerle:

Bir Geceye Altı AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin