Kötü düşüncelerini zihninden savmak için okumak zorunda olduğu kitabı eline almıştı. Yavaş yavaş sayfalarını çevirip okumuş, her satırda biraz daha şaşırmıştı. Kitabı kimin yazdığını bilemese de hayatın görünmeyen kısımlarını ona gösterdiği bir gerçekti. Derin bir iş çekişle kavrayamadığı paragrafı daha iyi anlayabileceğini düşünerek yüksek sesle tekrarladı. "Yaşayan insan hem bir geleceğe hem de bir geçmişe sahiptir; ölen insanın genel anlam da bir geleceği yoktur, sadece geçmişi vardır ama ölen, onun geçmişidir. Onun bir yaşamı yok tur, o kendi yaşamıdır. Bunun sadece geçmiş yaşamı olması önemli değildir. Ne olursa olsun geçmiş, en emin varoluş biçimidir. Geçmiş, ondan alınamayacak bir şeydir" diye yazıyordu. Duraksadı. Uzun uzun düşüncelere daldı. Yazılanları tam anlamıyla anlayabilmiş değildi. Kitabı bir hışımla kapattı. Gözlerini yumdu. Aklında kalanın ne olduğuna karar verirken şu cümleyi anımsadı. "Geçmiş, ondan alınamayacak bir şeydir." Tüm hayatını gözleri önüne serdi. Hangisi onun geçmişiydi? Ondan asla alınamayacak şey neydi? Kendine birçok soru sordu. Selin'den önceki yaşamı hatırladı. Büyük bir egoyla büyümüş, maddi her şeye sahip olurken hiçbir zaman sevgiye sahip olmamıştı. Yaptıkları, ilkokul, lise ve üniversite yılları geçmişiydi. Selin ile başlayan gerçeklik geçmiş değildi. Hayatının bir parçası olmuşlardı. Yazarında dediği gibi kaçmak istediği geçmiş oğlu ve annesi miydi? Bu soruyu yüreğine sordu. Artık iki parça olarak yaşamak istemiyordu. Aklına gelen sorulara tek parça olarak, kendisi olarak cevap vermek istiyordu. Gözlerini araladı ve kısık ses tonuyla "Selin ile oğlum hiçbir zaman elimden alamayacakları hem geçmişimin hem de geleceğimin bir parçası" diye kendine telkin etti. Jake sevdiklerini anınca birden Selin'in telaşla gidişini hatırladı. Aceleyle çıkıp gitmişti. Giderken ona tek kelime etmemiş, bütün olgunluğunu kurumuştu. Fakat kalbine ateş düşmüştü. Elindeki kitaba baktı. Daha fazla okuyamayacağını fark etmişti. Hızlı hızlı yatağından kalkıp masanın yanına gelerek kitabı masanın üzerine bıraktı. Joseph'i hayal etti. Dün doğum günü olmasına rağmen onu şimdiden özlemişti. Onun gülüşü nü, hayatına neşe katışını, her sorusun da ona anlattığı hikâyeleri sevmişti. Eline kalbinin üzerine götürüp "Ya oğluma bir şey olduysa ne yaparım ben? Tam her şeyi yoluna koymuşken bunun olmaması gerekir. Artık daha güzel bir hayatım olsun istiyorum. Sevdiğim insanlarla bir arada olmak ve onlara güzel bir dünya sunmak istiyorum" dedi ve yaratıcısına hitaben "Yalvarırım Tanrım oğluma bir şey olma- sın. Onunla daha fazla zaman geçirmek istiyorum. İçimdeki gizli kalan güzellikleri görmesini istiyorum. Belki ileri de beni af edebilir. Daha fazla zamana ihtiyacım var" diye dua etti.
Korkuyordu. Geceleri gördüğü kâbuslar şuan çektiği acının yanında küçük kum tanesi olarak kalırdı. Başını çalışma masanın üzerindeki megafona çevirdi. Oğlundan ya da Selin'den bir haber almalıydı. Koşarak masanın yanına geldi. Titrek elleriyle megafonu alıp "Selin orda mısın?" diye seslendi. Herhangi bir ses gelmemişti. Bir daha denedi. Gene bir cevap alamamıştı. İyice paniğe kapıldı. Ne diyeceğine, kendine hangi telkinde bulunacağını bilmiyordu. Hayatında ilk kez bir oğlu olmuştu. Ve tek bildiği onu kaybetmek istemediğiydi. Korkularını yatıştırabilmek için odada bir aşağı bir yukarı dolanmaya başladı. Dilinde sadece "Yalvarırım, Tanrım onu koru" vardı. O esnada kapının kilidinden bir ses duyuldu. Hemen başını çevirip o yöne baktı. Kilidin oynadığını görmüştü. Telaşlı bir şekilde kapıya doğru yürüdü. Gelen kişi Selin'di. Onun yüzünü görmek yüreğine büyük bir ferahlık getirmişti. Çünkü buraya kapatıldığı günden beri her sorunun yanıtı ondan alıyordu. Büyümüş gözlerle "On dakika önce megafondan seslenmişti. Kimse konuşmayınca çok korktum" dedi. Genç kız Jake 'in bu denli telaşlandığını görünce hayretler içerisinde "Evet, Mariam söylediği için geldim. Bir şey mi oldu?" diye sordu. Jake ellerini yüzüne götürüp bedenini saran ateşini dindirmek istedi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Geceye Altı Ay
Spiritual2013 Yılında Cinius Yayınlarından çıkmıştır. Bir psikoloji romanı ne kadar akıcı olabilir? Bir insan bir an kötü bir an iyi olabilir mi? Her hikayede iyi ve kötü karakterler aynı mı kalmalıdır? Kitaplara ne kadar inanıyorsunuz? Sizce bir veya birkaç...
