9. Bölüm/1.Kısım

48 4 0
                                    

Kim bilebilirdi uzakları? Uzaklarda bir yerde yaşananları kim bilebilirdi? Düşünce karmaşasıydı düşler. Biri geliyor biri gidiyordu zihinden. Belki de hiç açılmamalıydı sürpriz kutu. Bir insan tanımak ne kadar acı verebilirdi? Bilmiyordu güzel kız. Bilmiyordu sınırın nerede başlayacağını. Sadece güzelliklerin gelmesini beklemişti. Hüzünlü bir yakın geçmiş sarmıştı her yanı. Kalbi ağırlaşmıştı. Üstlendiği sorumluluk onu derinden etkiliyordu. Bilgisine güvenip kalkıştığı iş sanki ayakların dolanmıştı. Yüreğine dokunsa bir pamuk gibi elinden uçup gidecekti adeta. Kötü düşüncelerin aklını sahiplenmesini istemiyordu. Sessizce dolabının önüne geldi. Çarçabuk üzerini değişti. Bu gün önemli bir gündü. Hiçbir şeyin bu güzel güne acı getirmesine tahammülü yoktu. Hızlıca yatağının başındaki çantasını aldı. Gürültü çıkarma niyeti yoktu. Dün gece nedense Joseph bir türlü uyuyamamış, annesini de uyutmamıştı. Selin gözlerini ovuşturarak odadan çıktı. Nasıl gideceğini, ne yapacağını kısaca planlarken hemen ayaklarının dibinde Mariam belirdi. Kadının ne zaman geldiğini fark etmeyen kız onu bir anda görünce korktu. Yüksek sesle bağırmamak için yavaşça eliyle ağzını kapadı. "Tanrı aşkına ödümü kopardın yemin ederim" dedi. Hizmetçi utanmıştı. Tebessüm ederek "Af edersiniz hanımefendi. Kahvaltı yapmadan mı gideceksiniz?" diye sordu. Selin soruyu oldukça mantık bul muştu. Sağ kolunu kaldırıp saatine baktı. Oğlu yüzünden geç kalktığı için acelesi vardı. Mariam'a uzun bakışlar attı. "Kahvaltı yapacak zamanım yok. Hemen çıkmak gerekli! Jake için aldığım takım elbiseleri nereye koymuş tun? Gitmeden önce onunla konuşup takım elbiseyi vereceğim" dedi. Hizmetçi koşar adımlarla büyük salona gidip getirdi. Telaşlıydı. "Bu konuda emin misiniz? Sizde biliyorsunuz iki buçuk aydır burada. Ve bize katılması gerçekten de iyi bir fikir olmayabilir. Bir düşünsenize çağırdığınız misafirlerden herhangi birisini onu tanıyabilir. Belki de bunu düşünmek bile istemiyorum. Tanrı korusun. Mishale'de onu tanıyabilir" diye söylendi. Selin kendinden emin bir tavırla Mariam'ı yatıştırdı. "Hayır, dün akşam dosyaları tekrar inceledim. Mishale onu tanıyor olamaz. Üstelik Joseph'un bunu ne kadar istediğini biliyorsun. Dün bütün gece babası için yalvardı. Oğluma bu kötülüğü yapamam. Çünkü gerçekten onu çok seviyorum. Neler olacağını bilemiyorum. Göreceğiz. Fakat içimden bir ses bu günün harika geçeceğini söylüyor. Lütfen kötü şeyler düşünme. Ben gelene kadar sen git hazırlıklara başla. Döndüğümde birçoğu bitmiş olsun" dedi. Mariam daha fazla soru sormadan hol den ayrıldı. Selin seri hareketlerle küçük odaya doğru yürüyüp heyecanla kapıyı açtı. Daha yeni uyanmış olan Jake büyümüş gözlerle onu izledi. Pat diye içeri girmesi ürkütmüştü. Düşünceli düşünceli:

- Her şey yolunda mı?

Selin derin bir nefes aldı:

- Evet, af edersiniz. Acelem var sadece.

- Yoksa Joseph'a mı bir şey oldu?

- Yok, Allah korusun.

Jake kızın dediğin hiçbir şey anlamamıştı. Şaşkın bir yüzle:

- Sanırım Türkçe konuştun.

- Ah kahretsin. Evet, dalgınlık işte! Joseph çok iyi merak etme.

Elinde tutuğu takım elbiseyi Jake uzattı:

- Bunlar senin için.

- Şey bunları nerede giyeceğim ki?

- Bu gün önemli bir gün Jake.

- Öyle mi? Neden acaba?

Selin bu günün onun için ne ifade ettiğini adı gibi biliyordu. Gülerek:

Bir Geceye Altı AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin