10. Bölüm/1.Kısım

32 4 0
                                    

           Selin yoğun geçen doğum günün gecesinde yağan kardan sonra ne kadar yorgun olsa da gününe erken başlamıştı. Gözlerini çarçabuk açmış, yatağında öylece oturmuştu. Zihninde düne ait olan film şeridini yüzlerce kez oynattı. Çok mutluydu. Oğlunun günü olmasına rağmen bütün gün huzurluydu. Hissettiği duygular onu ailesine götürmüştü. Birden eskiye dair gerçeklerini anımsadı. Bir ailesi vardı. Uzun süredir onlardan uzak olduğu için aile kelimesi manasını yitirmişti sanki. Dünü düşündü. Neden bu kadar mutlu olduğunu biliyordu. Dün bir peri masalı gibiydi. Gece on ikiyi bekleyen külkedisi gibi kısacık bir mutluluk yaşamıştı. Birkaç saatliğine onu seven, oğluna baba olan bir adam vardı. Gözleri doldu. Çünkü artık gece bitmişti. Yavaşça yatağından kalktı. Seri adımlarla yürüyüp penceresinin önüne geldi. Perdeyi aralayıp dışarıyı seyrederken beyaz karların üzerinde birden Joseph'i fark etti. Sabahın sekizde oğlunun dışarıda ne işi vardı. Tarifi imkânsız bir telaşa kapıldı. Korkmuştu. Apar topar odasından çıkıp hole geldi. İstemsiz bir şekilde bağırarak hizmetçisini çağırdı. Mariam neler olduğunu anlamak için mutfaktaki işine ara verip koşarak genç kızın yakınına geldi. "Buyurun hanımefendi" diyebildi. Selin kızgındı. Büyümüş gözlerle "Joseph'un dışarıda ne işi var Allah Aşkına?" diye sordu. Mariam ne zaman "Allah Aşkına" kelimesini duysa Selin'in çok kızdığını bilirdi. Başını yere eğip kısık bir ses tonuyla:

- Küçük bey ona izin verdiğinizi söyledi.

Selin birden bir sözünü anımsadı. Elini alnına götürüp:

- Evet, dün doğum günü diye böyle söz vermiştim. Nasıl unuttum bilmiyorum. Özür dilerim gerçekten. Kalın kıyafetler giydirdin mi peki?

- Tabiî ki.

- Ne kadardır dışarıda?

- Yarım saat kadar.

- Çok kalmış. Lütfen onu getirir misin? Hasta olmasını istemiyorum.

- Elbette.

Mariam denileni yapmak için paltosunu sırtına alıp botlarını giydi. Hızlı adımlarla dış kapıdan geçip bahçeye çıktı. Gerçekten dışarısı çok soğuktu. Üşümemek için ellerini cebine soktu. Üç beş adımdan sonra ufaklığın yanına varmıştı. Durduğu yerde titrerken "Hadi Joseph eve geri dönmeliyiz. Annen seni çağırıyor" dedi. Minikte yeterince üşüdüğünü fark etmişti. Mariam'ın paltosunun kenarından tutarak birlikte dış kapının önüne geldiler. Selin onları kapıda karşıladı ve içeri aldı. Ne kadar oğluna bir söz vermiş olsa da ondan izinsiz dışarı çıktığı için kızmıştı. Tam tersleyip, bağıracakken Joseph bunu sezmiş olmalı ki heyecanla annesinden önce söze başladı:

- Anne beyaz kardan bir tane ev yaptım. Çok güzel oldu. Sende görmelisin.

Selin bu arada oğlunun kıyafetlerini çıkarıyordu:

- Tatlım kahvaltı yaptın mı?

- Hayır.

- Kuralları biliyorsun değil mi? Uyandığımızda ne yapıyorduk?

Ufaklık hatasını anlamıştı. Boynunu büktü:

- Evet, biliyorum.

- Neden uygulamadın acaba?

- Ben sabah hemen uyandım. Daha çok kar yağmış diye camdan baktım. Çok yağmıştı. Bahçeye gitmek istedim. Aklıma yemek yemek gelmedi anne gerçekten.

Selin oğlunun nazına dayanamıyordu. Ses tonunu yumuşatarak:

- Tamam, daha dikkatli olmalısın.

Bir Geceye Altı AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin