"Özür dilerim." Geldiğindan bu yana hatta daha öncesinden dahi mesajlar üzerinde defalarca özür dileyen çocuk yine özür diliyordu.
Çenemdeki morarıklığı geldiği ilk anda dolu gözleriyle izlemişti. Her zamanki tuvaletin içinde kollarını boynuma sarmışken bende belini sıkıca kavradım.
"Ayrılmak istemiyorum." Burnunu içine çekip iyice boynuma sarıldı. İçim gidiyordu ağlamasına.
O gün ki yüzündeki kızarıklık, parmağındaki şişliğin hepsi o videoyu görmesinden dolayıydı. Dövmüştü kollarımdaki bu minik bedeni.
"Ayrılmayız ki güzelim. Abin unutana kadar nadiren de olsa konuşuruz telefonundan ben de en kısa sürede tayinimi ister gelirim yanına." Kendimi geriye çekip kırmızılaşan gözlerine baktım. Geceden beri ağlıyordu.
"Gelirsin demi?"
"Gelirim." İkimizinde kulaklarını tenefüsü bildiren zil kapladı. Birazdan çocuklar doluşacaktı içeriye biliyordum.
"Hadi bakalım." Elimle kalçasına vurup kilite uzandığımda durdurdu beni. Gözlerimi ona çevirmeme kalmadan bana yaklaşıp dudaklarımı kendi dudaklarına esir ettiğinde anında karşılık verdim.
Dudakları kendi göz yaşlarıyla ıslanmıştı ve onun bu tadını alıyor olmak bile iyi hissettiriyordu. Onun tadıydı. Acısıyla tatlısıyla oydu.
Saniyeler sonra tuvaletin içerisinde sesler doluştuğunda çıkamayacağımızı anlayıp klozetin kapağını kapattım ve onu kucağıma çektim.
Tekrar dudaklarımızı birleştirirken kollarını boynuma dolamış bacaklarını iki yanımdan salkıtmıştı.
Üst bacağımda otururken kucağıma tamamen yerleşip daha duygulu öpüşmeye başladı. Ona biraz zaman tanıdım. Eminim birazdan nefessiz kalıp kendini geri çekecekti.
Çok sürmemiş bu düşüncemin ardından soluklanmak için hafif geriye çekmişti başını. "Kamera yok değil mi?" Şakaya vurup etrafa bakınırken omuzuma vurdu. "Onun yüzüne oldu zaten." Ufak fısıltısı ile bende fısıldadım.
"Nasıl yakaladı abin? Senin abin mi vardı?" Daha önce iki kardeşi olduğunu biliyordum ama abisini hiç duymamıştım.
"Var. Ama on dokuz yaşındayken askerden gelince babamla tartışıp gitmişti. Ara ara bizi görmeye gelir." Elini yakama atmış gömleğimin yakasıyla oynuyordu.
"Nasıl yakaladı peki?"
"Maç izleyecekti. Kendi telefonu kırıkmış. Video gizli klosörde diye umursamamıştım. Sonra ben ders yaparken telefon kapandı diye parmak izimi okuttu. Meğerse klasörü açmak içinmiş. Telefonumu kurcalamış işte." Omuzlarını silktiğinde o anları hatırlar gibi gözleri doldu.
"Sonra geldi odama biraz bağırdı. Bende seni korumak için gay barda birisi dedim. Onu duyunca da zaten... öyle işte. Kimse bilmiyor. Babam ya da anneme söylemedi." Gözlerini elinin tersiyle silip bana baktı.
"Her şeyi elimi yüzüme bulaştırdım." Omuzlarını silkip elinin tersiyle sulanan gözlerini sildi. "Her şey güzel olacak." Sırtını okşayıp kollarımı bedenine sardım.
Dakikalar boyunca dışarda kimi zaman sesler yükselmiş kimi zaman azalmıştı. Beş dakika önce zil çaldığı için tenefüs bitmiş büyük bir sessizlik etrafı sarmıştı.
Egemen geri çekilip elini cebine atarak telefonunu çıkardığında telefona baktım. Telefon sessizdeydi ve abisi arıyordu. Gözleri bana değsede geri indirdi.
Ayrılık vakti gelmişti anlaşılan. Okul saati abisi uyanmadan evden kaçıp okula gelmişti. Büyük ihtimal şu an uyanmış sinirle soluyordu.
"Alo."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVETKÂR ~GAY~
HumorÖğretmen & Öğrenci ilişkisi •Argo kelimeler ve cinsel içerik bulunmaktadır. İYİ OKUMALAR✨️