KAVGA

105 12 3
                                    

Araban inip Tunahan'ın gösterdiği apartmanın karşısındaki apartmana ilerlerken ben hâlâ o apartmanı süzüyordum.

"Ne demek cevabım burda?" Demir kapıyı itekleyip açtı ve bende içeriye girdim. Merdivenleri çıkmaya başladığında peşi sıra ilerliyordum.

"Buraya taşınmışlar üç yıl önce. Bende peşlerinden geldim." Çokta öncemli bir şey değilmiş gibi konuşurken elini cebine atıp anaktarını çıkardı.

"Sen niye peşlerinden geliyorsun oğlum?" Üçüncü katın kapısana ulaşmışken nefes nefese kalmıştım. "Egemen benim manita ya." Kapıyı açtığı anda duyduğum cümle ile donakaldım.

Koridorda ilerlerken yüzündeki sırıtma ile bana döndü. "Yav şaka şaka, kalbine inecek yaşlı adamsın geçte anlatayım." Yanıma ilerleyip kolumdan çekip beni içeriye aldı.

"Tunahan şakanı siktirme." Sinirle tısladığımda gülmeye devam ederek salona doğru ilerledi.

"Merakla bekliyordum ilk küfürünü biliyor musun?" Yılların onda değiştirmediği tek özelliği gevşekliği olabilirdi. Kendini üçlü koltuğa atıp yayılırken üzerindeki ceketi çıkartmaya başladı.

Bende tam karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Sade bir evdi. Onun oturduğu koltuk ve benim oturduğu tekleme koltuk vardı. Ortada ayaklarını uzattığı sehpa. Büyük bir televizyon ve köşede büyük saksıda duran iki çicek vardı.

"Konuş." Dedim daha fazla onun keyfini bekleyemezdim. Gözlerini bir süre tavanda gezdirdi sonra derin nefes alıp yerinde dikleşti.

"O piç yani Ali, seni içeri aldırdıktan sonra Egemen'den beni aradı. Arama geçmişinden benimle konuşmalarını falan çıkarttırmış. İşte ileri geri konuştu. Kahve mi çay mı?" Konuşmasının yarısında ayaklanırken giriş kısmının oraya doğru ilerlediğinde bende peşi sıra kalktım.

"Yemek." Dedim ona sunduğu seçeneklerin dışında cevap verirken. Benim yanıtımlada duraksayıp dolaba döndü.

"Sonra ben onu dövmeye gittim adam toplayıp. Dövdüm. İki hafta sonra kendi geldi beni tek sıkıştırdı orospu." Sanki kendi adam toplayıp onu dövdürmemiş gibi kendisini teke tek sıkıştırmasına laf ediyordu.

"Beni bir güzel dövdü. Ama öyle böyle değil iki hafta yağun bakımda yattım amına koyayım." Abartılı anlatışına dudaklarım kıvrılırken üzerindeki siyah sporcu atletinin ucunu kaldırıp belindeki bir parmak uzunluğundaki izi gösterdiğinde tebessümüm dudaklarımda asılı kaldı.

Ciddi ciddi dayak yemişti.

"Sonra sen misin bana böyle yapan deyip yapıştım yakasına, sövsede saysada öyle böyle alıştı bana. İlk zamanlar intikam niyetiyle yavşıyordum ben buna. Sonra peşinden buralara gelecek hale düştüm." Doğrudan söylemesede aşık olduğunu itiraf etmesiyle gözlerim büyüdü.

Tunahan aşk adamı değildi. Takılır geçer gönlünü hoş tutar dururdu. İçerde durduğum yıllarda onda ne kadar değişmeyen özellikte olsa değişen şeylerde vardı anlaşılan.

"Sevgili misiniz?"

"Yok, görmezden geliyor." Dedi. Eğer sevgili olduk gibi bir şey deseydi onu öldürmeye ben giderdim. O kadar yıl içeride yatmıştım ve çıktığımda böyle bir ihtimalle karşılaşmak...

"O nasıl?" Çenemle omuzum üzerinden kapıyı gösterdim. Egemen'i kastediyordum.

"İyi yurda gidip geliyor." Elindeki kazanı ocağın üzerine koyup altını yaktı.

"Ne yurdu?"

"Aşçılık yapıyor bir yurtta." Dediğinde gözlerimi önümdeki bir noktaya sabitleyip düşünceli şekilde kafamı hafifçe salladım.

Yemek yapmayı çok seviyordu, iddialıydı ve onu bu iddiadan döndüren olmamıştı anlaşılan. Lezzetli yemeklerini özlemiştim. Hatta içerideyken daha çok özlemiştim. Oranın kalitesiz yemeklerine göre fazlanında fazlası özlediğimi şu an fark ettim.

"Saat beş gibi falan geliyor." Çekmeceden kaşık çıkarıp kazanın içindeki çorbayı karıştırırken dudaklarının arasına sigarasını yerleştirdi.

Tezgahın üzerine koyduğu pakete ilerleyip içinden bir tane çıkarıp dudaklarıma yerleştirip yaktım. Derin bir nefes alırken adımlarımı balkona çevirdim.

Az biraz temiz hava almalıydım. Ne kadar elimdeki sigaraya karşıt düşsede umursamadım bu düşüncemi. Balkonda minik bir masa ve üç sandalye vardı. Oturmadan önce mahallenin sokağına eğilip baktım. Bir köşede çocuklar top oynuyordu.

Bakışlarımı karşıma çevirdim. Egemen'in oturduğunu söylediği apartamnla karşılıklıydı. Acaba hangi katta oturuyordu. Bunu düşünmeme çok kalmadan tam karşımdaki balkonun kapısı açıldı, içeriden beni içeriye attıran şerefsiz çıktığında çenemi sıktım.

Bakışlarını bu tarafa çevirmeden sigarasını yaktı elindeki bardaktan bir yudum içip mahalleye doğru bakındı. Gözleri Tunahan'ın arabasının üzerinde oyalanırken dudaklarının iki yana kıvrılmasını izledim.

Alaycı bir şekilde gözlerini tam tamına karşılıklı olan balkona çevirdiğinde gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Gözlerini kıstı sonra kim olduğumu fark eder gibi kaşlarını çatıp çenesini sıktı.

Elindeki sigarasını sokağa atıp bir hırs ile içeriye girdiğinde ben dümdüz bakıyordum. Onun ecdadını sikecektim beklesin biraz diye kendi kendime telkin verdim.

"Niye sırıtıyorsun hoca?" Tunahan elindeki küçük tepsi ile balkona girdiğinde onun gözleride direkt karşı balkona kaymıştı. Masanın üzerinde bıraktığı tepsiden çorba kasesini alıp açlıkla yemeye başladım. Arada ekmeği bandırıyordum.

"Şerefsizin birini gördüm." Dedim çenemin ucuyla karşıyı gösterirken. O çoktan karşımdaki sandalyeye oturmuş kendine bir sigara daha yakmıştı.

"Geliyor benim şerefsiz." Tunahan sırıtarak balkondan aşağıya baktığında bende baktım. Bakmadan öncede ekmeğimi çorbaya batırıp ağzıma atmıştım.

Apartmanın kapısında dururken öfkeyle önünden geçen arabayı bekledi. Bakışlarını yukarı çevirdiğinde Tunahan gibi gevşek davranıp bende sırıttım. Dudaklarını oynattı, büyük ihtimal ana avrat dümdüz sövmüştü piç.

Öfkeyle bizim apartmana ilerleyip gözden kaybolurken Tunahan derin bir ofultuyla kalktı. Az önceki sırıtışına çok ters düşen bir ofultuydu.

Onu takip edip balkondan salona geçmişken kapı alacaklı gibi çaldı. Ya yılların acısını çıkarıp ağız burun demeden kıracaktım ya da, ya dası yoktu o dişlerini söküp eline verecektim.

Kapı birkez daha dövülürken salonda durup Tunahan'ın kapıyı açmadan önce derin nefes alıp vermesini izledim. Kapının kolunu indirmesiyle kapı itilirken Tunahan'ıda göğsünden itip sırtını duvarla buruşturdu.

"Ne işin var lan burda şerefini siktiğim!" Öfkeyle uzun koridoru iki üç belkide dört adımda bitirip yumruğunu havaya kaldırdığında sertçe yanağıma indirdi.

"Ebeni sikmeye geldim!" Aynı şekilde karşılık verip onun ikinci yumruğunu indirmesine müsade etmeden çenesine sertçe vurup başının yana düşmesini sağladım.

İkinci bir yumruğumu daha indirmeden karnına tekme atıp zemine düşmesine neden olduğumda dudakları kanla kaplanmıştı.

Yerden kalkmadan üzerine oturdum. "Piç herif!" Bir yumruk daha, bir tane daha ve bir daha... onun bana saldırmasına hiç zaman tanımadan defalarca vurdum.

Yıllardır hasret kalmıştım her şeye. Gökyüzüne, rahat nefes almaya, istediğim gibi olmaya, Egemen'e...

Bir şey itiraf edicem, yazmaktan sıkıldım. Ya da baya boşluk bıraltığım için bunu yazasım gelmiyo. Tunahan'la Ali'yi yazasım var

DAVETKÂR  ~GAY~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin