2: Hisler

11 4 0
                                    

Ufak bir not, bazı bölümler Taehyung'un bazı bölümler ve çoğunluk olarak Jungkook'un ağzından olacak. Sebebi ise iki ana karakterin de farklı zamanlarda merkezde olması gerekmesi. O yüzden her bölümün başında bölümün kimin ağzından olduğu belirtilecek. Ayrıca bazı bölümler fazla uzun bazı bölümler biraz kısa olmuş olabilir. Onu hala ayalamaya çalışıyorum ahskhakahsk

İyi okumalar.

---
Taehyung

Geçici bir aşk ilişkisi, şimdi olduğum yerde durmamın sebebiydi. Eski ekibimi hiç düşünmeden bırakmıştım, Jeon Jungkook anlaşması zor bir çocuktu. Kalsam, bu ekibi de etkilerdi ve ben sanırım şu tek tabanca olan kişilerdendim. Jungkook'u sevmedim diyemem ama hırslarım bunu bastırmaya yeti.

Güzel bir yatak ilişkimiz olmadığını söylersem de yalan olur, yatakta sizi fena delirtecek biriydi. Kontrol sizde de onda da olsa, her şekilde onda olduğunu hissederdiniz. Sanırım onda özlediğim şey bu. İnsanı boşluğa düşmüş gibi hissettiriyor. Ama cinsellikten çıkarsak, pek de birbirimize göre değiliz. hatta, hiç değiliz. Jungkook pek böyle düşünmese de ben ona hiçbir zaman katılmadım. Başı güzel görünen şeyler bazen böyle sonuçlanıyordu ve sonucunda şimdi evimde silahımı temizliyorum, Tek başıma.
Ekipten ayrıldıktan sonra bu işe devam etmiştim. Silahlar benim için yaşam kaynağı gibiydi. Düşen kurşun seslerine tahrik olacak derece takıntılıydım. Risk, beni heyecanlandırıyordu.

Hayatı böyle uçta yaşamak...

Silahımı belime koyup ceketimi giyerek evden çıktım. Sıradaki adımım bir bar açmaktı. Sıradan görünen herkesin eğlendiği bir bar. Fakat her şeyi kapağına göre yargılamamak gerekiyor. Burası sıradan bir bar olmayacaktı. Alt katını bir kumarhaneye çevirecektim, İddiaların paradan daha keskin olduğu bir yer. Tam da beni yansıtan, uçuk bir yer. Az kalmıştı, hatta bir eksik yoksa yarın açılışı yapacaktım. Göründüğü gibi, en değerli şeyim şöhretim ve işimdi. Tabi bir de oğlum, Infinity tabancam.

Tutacağım mekana girerek etrafa göz attım, Eksik pek bir şey kalmamıştı. Birkaç dokunuşa her şey istediğim gibi olacaktı. Mükemmelliyetçi biriydim, bu kadar hızlı yükselmemim en önemli püf noktası da buydu. Mekandaki masaları tek tek düzelttirmiş ve aşağı inmiştim. İstediğim gibi kapının ardındaki bir odaya giriyor oradan da kasayı açarak kumarhaneye geçiyordunuz. Burada uyuşturucu ve yeni üretilen ilaçları döndürecektim.

Eksik olmadığını gördüğümde çıkarak bar kısmına ilerledim. Bir barmen bulmuştum. Gençti ama onu seçerken epey zorlamıştım, Ağzı sıkı olmalıydı çünkü ne olursa olsun. Benim için çevremdeki insanlar yaşamak istiyorsa bana sadık olmalıydı.

"İçkilerde eksik var mı Minho?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Hayır efendim, bunlarla harikalar yaratırım merak etmeyin." dedi sakin bir tonda. Sakin bir insandı. Olması gerektiği gibi.

"Güzel, yarın açılış ama bugün biraz takıl, sonra kapatıp çık. Sabah da hazırlık için erken gel. Sana güveniyorum."

Sadece işini iyi yapması için ufak bir yalan. Ben kimseye güvenmem.

Minho'nun kafa sallamasıyla mekandan çıktım hızlı adımlarla. Orada durmamı gerektirecek başka bir şey yoktu. Arabama geçtim ve orta kısımdaki dokunmatik ekrana tıklayarak canlı yayın kısmını açtım. Yeni gelişmelerin yanı sıra, lokal bir haber kanalı olduğundan son haberlerde alakadar olduğum bir şey duymayı umdum.

Şehrin en büyük otellerinden biri, otel odası ve elbette içindeki kişi havaya uçmuş. Tarzlarından kimin yaptığını bile anlayabilirdim. Kim elinde bombayla bu kadar rahat bir şekilde en korunaklı otellerden birine giriş yapabilir? Bu bizimkilerdi, gayet güzel bir iş çıkartmıştı. Yüzümdeki sırıtışla arabayı çalıştırıp gazı kökledim. Yakındım oraya. Ancak bombalama işi... Pek basit geliyordu kulağa.

İşi henüz bitmedi.

"Demek hala bu çevredesin. Ah tek iş için merkeze bu saatte inmezsin sen Jeon..." dedim arabayı gazlayarak.

Ekipten ayrıldığımdan beri onlarla karşılaşmamıştım. Aslında onunla karşılaşmayı her şeyden çok istiyordum ama işleri biraz daha karıştırmalıydım. Ama en sonunda bir yerde denk geleceğimizi biliyordum, Hepimiz bunun için yaşıyorduk ve açgözlüydük. Elde ettiğimiz şey asla yetmezdi.

Şehir merkezine geldiğimde arabamı kapalı otoparka bıraktım ve bir haftadır yaptığım araştırmayı bitirmek için tekrar yürüyüşe başladım. Ellerim cebimde ıslık çalarak yürüyordum. Tüm bu insanların bu şehirde neler döndüğünden habersiz huzurla yürümesi komikti, hatta bu yüzden durduk yere gülmeye başladığım çok an oluyordu.

Etrafı süzerek yürürken bir anlık gördüğüm şeyle birkaç adım gerilemiştim. Açık bir otoparktı ve ben ona ait her şeyi daha dünmüş gibi hatırlardım. Hafızamız güçlü olmalıydı bu iş için sonuçta, detayları iyi yakalardık, o buradaydı.
Bulunduğum yerde birçok önemli yer vardı bu da birçok önemli kişinin olduğu anlamına geliyordu. hangisini hedef aldıklarını bilemezdim ama... Bu işe kesinlikle engel olabilirdim.

Şehir merkezinin en yoğun kısmına geldiğimde yavaşça belimdeki silaha uzandım ve elimle ceketin önünde tuttum. Merkez bankası, otel ceoları bu hedef herkes olabilirdi ben ona engel de olamayabilirdim ama bu iş böyleydi. Dene ve yanıl. Jeon her yerde olabilirdi, fare deliğinden çıkar gibi her yerden çıkma huyu vardı kendisinin.

Saatime bakarak tahmin ettiğim bir anı beklemiş ve ceketin önünü hafifçe açarak havaya boş şekilde üç el sıkmıştım. Herkes koşuşturmaya başlarken büyük bir karmaşa olmuştu. Ezilenler olduğunu bile görmüştüm. İnsanlar böyle anlarda kendi canı için diğerini düşünmeden eziyordu ve bu görüntü bana inanılmaz bir zevk veriyordu. Oysa ki bir çaba göstermemiştim bh karmaşayı yaratmak için.

Boşalan alanda tek başıma dikilmiş ve yüksek bir binadan çıktığında yüzündeki ifadeye bakmıştım. Kasılan çenesiyle yüzümdeki büyük bir gülümseme yer almıştı.

Masummuş gibi ellerimi kaldırıp koşuşturmasını izlemiş ve arkasından gülmüştüm. Cebimden sigaramı çıkartıp sakince elimle rüzgarı kapatmış ve yakarak derin bir nefes almıştım. Dumanı dışarı verirken kafamı kaldırıp binaya baktım.

"Sen keskin nişancılık mı oynamak istiyorsun Jeon gerçekten?" dedim kendi kendime. Çatıya onu mu vermişlerdi cidden? Biliyordum her delikte olabileceğini.

Ben ne kadar uzakta iyiysem o da yakında öyleydi. Bu yeteneğine hayran olduğumu gizleyemezdim. Yürürken bir anda göğsünüze giren kurşunu fark etmezdiniz, ya da bacağınıza saplanan bıçağın varlığını ancak yürüyemeyip yere düştüğünüzde anlardınız. Jeon'u başarılı yapan bunu yanınızdan geçerken yapabiliyor oluşuydu. Onun yakınında olmak, ateşle oynamak gibiydi. Onun bu deliliği beni kendine bağlamıştı zaten.

Polis sirenleri duyulduğunda araştırmamı yapamasam da işini bozmanın verdiği hazla arabama döndüm ve eve dönmek için arabamı çalıştırdım. Dışarıda fazla gezmeme gerek yoktu. Hele ki manyak Jeon bir anda beni sokaklarda aramaya çıkabilecekken.

---

İlk iki bölüm iki karakteri tanımak için bir başlangıç bölümü oldu. Normal akışa bir sonraki bölümde başlayacak.

<3

L.

Nightwalker | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin