TaehyungBir şey demeden odadan çıktığında ben de peşinden çıkıp sokaklarda boş boş gezmiştim. Ne kadar belli etmesem de ben onun yanında fazla zorlanıyordum. Hatta gittiği gibi kafamı dağıtmak için kendimi dışarı atmıştım.Bir parkta Yuta'yla karşılaşarak yanına ilerledim. Bu tesadüf müydü bilmiyordum ama kafamı dağıtabileceğim bir şey bulmak iyiydi.
"Hey, selam."
Yuta, "Ah, Taehyung, selam." diye karşılık verdi.
"Yarın Kore'ye döneceğim, önerdiğin bir yer var mı?" diye sordum.
Yuta hafifçe güldü ve "Evim?" dedi.
"Bir dahakine kesinlikle uğrayacağım." Biraz parkta dolanıp sohbet etmiş, sakince vakit geçirmiştik. Daha çok o anlatmıştı tabii. Ancak sorular bana yönelmeye başladığında gitmem gerektiğini anladım. Yutada buna itiraz etmedi. Onunla vedalaşarak akşamı da bir barda geçirmiş ve odama geldiğimde dün gecenin hayaliyle sırıtarak gözlerimi kapamıştım. Benden nefret etmiyordu, bildiğim tek şey buydu.
Kore'ye döndükten sonra uzun süre onunla karşılaşmadım. Ölüm sayısı artarken ve çoğu yakın mesafeyken bile onun işine karışmak istemedim. Sanki, Japonya'da ona tüm içini döktürmüş ve rahat bırakmışım gibi. Ama tabi ki bu içimdeki hırs duygularımı bastırana kadar devam etti. Japonya bir nişancı için en önemli alandı ama o bunu engellemiş hatta beni vurmaya çalışmışlardı, ben bu haldeyken onun basitçe işlerini halletmesine izin vermeyecektim.
Bir haftadır bilgisayarıma gömülmüş analiz yapıyordum. Onunla seviştim diye ona yumuşayacağımı düşünmemeliydi, sadece rahatlıyorduk fazlası yoktu.
Bugün tahminimce yapacağı bir iş vardı. O adama yaklaşırken ben adamı vuracak ve kollarına düşürecektim. Sadece bir hatırlatma için, benim hala hayatta olduğumu ve son nefesimi verene kadar onun ensesinde olacağıma dair. İlerleyen saatlerimi onlardan kopardığım birkaç bilgiyi incelemekle geçirmiştim. Başka bir hamlem daha vardı, banka sisteminden hesaplarına erişerek bir miktar paralarını alacaktım, sadece keyfi olarak.
Dışarı çıkmadan hatırladığım kodlarla bir şekilde sisteme girebilmiştim.
"Hacker mı olsam ne olsam?" diye kendi kendime konuştuktan sonra ortak hesaplarından yüzde 25'lik bir miktarı random hesaplara geçirtmiştim. Sistemden çıkarak yerimde gerinmiş ve dağınık eve baktım, kafamı onlara takmıştım ve uzun süredir doğru düzgün uyumuyordum.
Bir geceyi daha boş geçirmiş ve sabah erkenden evden çıkmıştım. Bugün bara gidip biraz çevre kontrolü yapacaktım uzun zamandır boş bırakmıştım. İşe başlamadan binanın önünde bir sigara içerek çantamı elimde tuttum. Hava güzeldi, güneş tenimi yakıyordu ve rüzgar rahatlatıcı şekilde geçiyordu.
Çatıya yerleştiğimde şapkamı eğip dürbüne eğilmiş ve hedefle Jungkook'u görmeyi bekledim.
Jungkook kapının uzağında belirdiğinde sigara içişini izleyip yeniden kapıya odaklandım. Adam hafif seker adımlarla yürürken Jungkook da ona yaklaşmaya başlamıştı.
Nefesimi tuttum, bedenimi gerdim ve odaklanarak tek bir atış attım. Adamın alnından giren kurşunla geriye doğru Jungkook'un üstüne düşerken yerimden uzaklaşmadan onu izledim, ne tepki vereceğini. Zaten bu kadar uzaktan bana zarar veremezdi, istese bile.
Boynundaki izleri dürbünden görerek sırıttım. Rahatını bozmuştuk beyefendinin anlaşılan.
İlk başta afallasa da benim adımı sayıkladı ve adamı ileri atıp kafasını yukarıya kaldırdı. Beni tahmin etmesi şaşırtıcı değildi. Zaten adam vurulduğumdan ortalık fazla karışıktı.