"Siz ne alırdınız efendim?" diyerek bahçedeki küçük iki masadan birinde oturan çiftin başında bekledi Ekin. Bugün Antalya'daki son günüydü. Sinan dövme yapmak için eğitim aldığından kursa gidiyordu gündüzleri. Ekin de boş zamanını teyzesine yardım ederek değerlendirmek istemişti.
Müşteri "Biz iki limonata, bir tane beyaz çikolata brownie bir tane de vişneli cheesecake alalım." diyerek siparişini verirken hemen not aldı Ekin. Sipariş fişini peçeteliğe sıkıştırırken afiyet olsun diyerek hemen dükkana girdi.
"Teyze bir beyaz çikolatalı brownie, bir vişneli cheesecake." dedi kasanın başında duran kadına. Candan hanım dolapta duran tepsilerden tatlıları tazecik keserken Ekin de buzdolabından çıkardığı el yapımı limonatayı bardaklara servis etti. Bahçedeki çifti dikkatli gözlerle seyrederken kıyafetlerinin rengine göre pipet koydu Ekin. Bir de birbirlerine o kadar sevgi dolu gözlerle bakıyorlardı ki yanlarına ikramlık kurabiye eklemeden edemedi limonataların.
Teyzesinin servise hazırladığı tabakları masaya götürürken limonataları da arkasından götürdü. Çift güler yüzle ona teşekkür ederken "Allah mesut etsin." dedi içinden. Duygusal olduğu zamanlar aynı anneannesine benziyordu.
Bir önceki müşterilerden kalan tabak ve bardakları tepsisine doldururken dükkanın arka tarafındaki boncuk perdeden geçerek lavaboya bıraktı bulaşıkları.
"Allah razı olsun Ekin'im." dedi Candan hanım bulaşıkları endüstriyel bulaşık makinesine yerleştirirken. "Ne demek teyzem." Dedi Ekin gözlerini etrafta dolaştırırken. "Var mı başka yapılacak bir şey?"
"Yok oğlum son müşterilerimiz de kalksın kapatalım dükkanı malum yarın yola gideceksin dinlen biraz."
Ekin itiraz edercesine elini kaldırarak "Olur mu teyze öyle şey." dedi gözüne kestirdiği çatalları makineye koyarken. "Ben burada olmaktan çok memnunum. Hem istediğim zaman lezzetli kahve içip tatlı yiyebiliyorum daha ne isterim!"
"İyi o zaman Sinan da buraya gelsin akşam güzelce yemek yiyelim burada. Oturur sohbet ederiz. Çarşı da kalabalık zaten bugün cumartesi azıcık gezer döneriz evimize sonra." diyerek teklifte bulundu kadındı.
Ekin kafasını onaylarcasına sallarken "Çok iyi fikir." dedi. Bahçeden bakar mısınız diye bir ses yükselirken "Müşteriye bakıp geliyorum hemen." diyerek çıktı mutfaktan.
Kasadan bir koşu pos makinesini alırken teyzesini öğrettiği adımları teker teker uyguladı. Müşterileri güler yüzlü bir şekilde uğurlarken masanın üzerindeki bahşişe bakıp zaferle gülümsedi. Kedilerine yarım kilo mama alabilirdi bu parayla.
Kasanın başına tekrar geçerken fark etmeden saatler geçmişti. Dükkana kırklı yaşlarının sonunda bir adam girerken "Candan hanımın dükkanı mı burası?" diye sordu kibar bir sesle.
"Teyzem para bozdurmaya gitti buyrun ben yardımcı olayım?" dedi Ekin. Adamın gözleri parlarken dükkanın içine geçip kasaya yakın masalardan birine oturdu. Sütsüz filtre kahve sipariş ederken kendi bildiği usulde demleyerek fincana döktü Ekin. Yanına son kalan kurabiyelerden eklerken adam itiraz edecekti ki "Teyzem elleriyle yaptı bu kurabiyeyi." diyerek açıklama yaptı Ekin.
Adam ilk kurabiyeyi yiyip daha sonra kahvesini içerken "Sen Gülsüm'ün oğlu musun?" diyerek soru yöneltti Ekin'e.
Ekin yüzünde gülümsemeyle adama dönerken "Annemi tanıyor musunuz?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKINCI (BxB)
RomanceEn yakın arkadaşı Halil'e çocukluktan beri aşık olan Ekin'in en büyük korkusu onun bir gün ruh eşini bulmasıydı. Çünkü o beta doğarak bu şansı çoktan kaybetmişti. boyslove etiketinde 🥈26.10.2024