Bölüm 15: Yorgun Ekin

171 24 9
                                    

Baran geceleri taksiye çıkmayı hiç sevmiyordu. Hem müşteri profili sıkıntılı olur sarhoş nereye gideceğini bilmeyen müşterilerle uğraşır hem de trafik canavarlarıyla karanlık sokaklarda cebelleşirdi.

Ara sokakta müşterisini bıraktıktan sonra durağa dönerken karşı sokaktan koşarak gelen birini görmesiyle ani fren yaparak durdu. Liseli yaşlarda olduğunu tahmin ettiği çocuk ağlayarak aceleyle taksiye bindiğinde onu birinin kovaladığını düşünerek gaza bastı.

Dikiz aynasından ağlayan çocuğa bakarken "İyi misin kardeş?" diye sordu. "Biri bir şey mi yaptı karakola gider  hallederiz evelallah." dedi hafif doğu şivesiyle. Ekin'in nefesleri gittikçe sıklaşırken "Aha gidiyor çocuk." dedi Baran endişeli bir sesle.

"Ölme kardeş nolur ölme kırk yılın başında gece taksiye çıktım ya." dedi Baran sitem edercesine. Ekin'in gözleri kapanırken telefonunu cebinden çıkartırken durak sahibi Veysel'i aradı.

"Alo Baran'ım?"
"Abi Gülseren Sokak'tan bir müşteri aldım da ben ağlıyordu arabaya bindiğinde polis karakola falan bir şeye gidelim mi dedim olduğu yerde bayıldı kalakaldı çocuk ne yapayım?"
"Oğlum beni ne arıyorsun hastaneye sürsene başına iş açacaksın akşam akşam."
"Allah'ına kurban Veysel abim ben hemen hastaneye sürüyorum o zaman." dedi Baran telefonu kapatarak.

Baran taksiyi en yakın hastaneye sürerken taksiyi acilin ilerisine park edip arka koltuktan Ekin'i kucakladı. Karanlıkta yüzünü seçmeye çalışırken "Kuş gibi bir şey bu." diyerek acilin kapısından girmiş gördüğü ilk yatağa çocuğu yatırmıştı.

Yanlarına gelen hemşire "Hastanın nesi var beyfendi?" diye sorarken. "Vallahi abla bu çocuk benim taksiye bindi ilk ağlıyordu çok sonra nefes nefese kaldıktan sonra olduğu yerde kalakaldı bende bilemedim." dedi.

"Tamam siz çıkın biz hastaya müdahale edelim." dedikten sonra hemşireler yatağın çevresindeki perdeleri kapatmış Baran'ı dışarı doğru yönlendirmişlerdi.

"Eee ne yapacağım ben şimdi?" dedi Baran etrafına bakarken. Saate baktığında gece on ikiye yaklaştığını gördü. Gece yarısı yetişkin olmayan birini hastane de olsa yalnız bırakamazdı.

Hemşire perdeyi hafifçe aralarken "Beyfendi bir numara ısrarla arıyor bakın önemli olabilir." diyerek çocuğun telefonunu uzattı. Kilitli ekrandaki aramalara bakarken Halil adlı kişinin bir sürü mesaj ve cevapsız çağrı bıraktığını gördü.

"Ulan Halil deyyusu mu kovalıyordu acaba bu çocuğu?" derken Halil adlı kişiden gelen bir çağrıyı daha yanıtsız bıraktı.

Telefon elinde bir daha titrerken bu sefer ekranda gördüğü babam yazısıyla gelen aramayı yanıtladı.

"Alo Ekin neredesin oğlum Halil perişan oldu koşarak gitmişsin eve de gelmedin." dedi telefondaki adam endişeli bir sesle.
"Alo beybaba bu telefonun sahibi çocuk benim taksiye bindi de bir şey oldu fenalaştı galiba bende hastaneye getirdim." dedi Baran.

"Ne hastanesi? Oğlum iyi mi? Hangi hastane?"
"Hemşireler şimdi müdahale ediyor. Korutürk devlet hastanesinin acili burası. Benim adım Baran Yılmaz."
"Allah razı olsun senden Baran evladım sakın ayrılma ben hemen geliyorum." dedi yaşlı adam telefonu kapatarak.

Baran dinleme alanındaki koltuklara otururken on beş dakika sonra üç kişilik bir aile telaşla acile girmişti. Adam "Ekin!" diye seslenirken annesi telaşla etrafına bakıyor yanlarındaki kız ise ağlıyordu.

Baran bunun getirdiği çocuğun ailesi olduğunu düşünerek elini kaldırırken aile onu görüp hemen yanına geldi.

"Nasıl Ekin'im iyi mi?" diye sorarken çocuğun yattığı yatağın perdeleri açılmış hemşire "Hastanın yakınları siz misiniz?" diye sormuştu.

AKINCI (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin