Oktay arabasına hışımla binerken sinirle arabanın kornasına doğru vurdu. Telefonu çıkarırken son gelen mesajlara baktı.
Nesrin: Oktay aramalarıma cevap ver.
Nesrin: Çok özledim seni konuşmak istiyorum lütfen.
Nesrin: Hata yaptım biliyorum ama çok seviyorum seni. Böyle olmayalım lütfen affet beni.Oktay Nesrin'in numarasının üzerine basarken telefonun açılmasını bekledi. Bu işi bugün bitirecekti.
"Alo Oktay'ım?"
"Alo Nesrin?"
"Gerçek mi duyuyorum sen misin?"
"Müsaitsen buluşup konuşmak istiyorum."
"Bir kaç hastam kalmıştı ama-"
"Ben hastanenin oradaki kafeye geleyim o zaman anca buluşuruz senin de işin biter." dedi Oktay kararlı bir ses tonuyla.
Nesrin "Süper çok özledim seni o kadar özledim ki" Derken bir şey demeden telefonu kapattı Oktay.Arabayı Nesrin'in çalıştığı özel hastaneye doğru sürerken aklına yine Ekin düştü. İlk tanıştıkları ana giderken üzerinden ne kadar zaman geçtiğini düşündü Oktay. Tanıştıklarında Ekin on beş kendi on yedi yaşındaydı.
Oktay Hollanda'dan yeni geldiği için ortama alışmaya çalışıyor, kültürel farklılıkları sindirmeye çalışıyordu. Her ne kadar babası Türk olsa da ebeveynleri ayrı olduğu için o yaşına kadar Hollanda'da büyümüştü Oktay.
Sadece yazları geldiği Türkiye'de babaannesinin yazlığında yan evdeki teyzenin torunu olan Hakanla tanışmış annesinin tekrar evlenmesi ile de Türkiye'ye temelli taşınarak tek tanıdığı arkadaşı olan Hakan'ın lisesine yazılmıştı.
Yine bir gün okul çıkışı Hakan'ın evinde beraber vakit geçirirken kapı açılmış Hakan'ın kardeşi Halil ve onun en yakın arkadaşı Ekin gelmişti. İlk çok muhatap olmasalar da daha sonra kendi başına oturken yanına Ekin'in oturmasıyla ona doğru bakmıştı sadece.
Oktay üzgündü çünkü annesini, Hollanda'daki hayatını arkadaşlarını özlüyordu. Derdini kimse sormaz o da paylaşmazken on beş yaşındaki Ekin yanına gelmiş "Neden bu kadar üzgünsün?" diye sormuştu.
Oktay ona doğru bakarken ilk defa gözleri dolmuş birbirinin ona bu soruyu sormasını beklemiş gibi göz yaşları yanaklarından süzülmüştü.
Ekin hemen ona sarılırken Oktay'ın bu sıcak kucaklama karşısında kalbi teklemiş içinden sıcak bir şey akmıştı. O gün her şeyi anlatmıştı ona Oktay. Hayal kırıklıklarını, içinde bitmeyen yalnızlık hissini, memleket özlemini. Tüm duygularını teker teker dökmüştü Ekin'e.
"Geçecek, geçecek." demişti Ekin onun sırtını sıvazlarken. Ekin'in kendine has kokusu burnuna dolarken bu çocuk yanımdayken dert bana hiç uğramaz diye düşünmüştü Oktay.
Eskiden arkadaşı Hakan'ın evine iki haftada bir uğrarken şimdi Ekin'i görme umuduyla her gün uğruyor Halil'in ağzından Ekin hakkında laf almaya çalışarak onu görmek için can atıyordu.
Onun tek derdi Ekin ile daha yakın olmak ve hoşlantısını en yakın zamanda açıklayabilmekti . Tabii bu hiçbir zaman gerçekleşmemişti. Liseyi bitirir bitirmez annesinin hastalığıyla apar topar Hollanda'ya geri dönmüştü Oktay.
Arabasını kafenin otoparkına park ederken cam kenarı bir masaya oturdu. Vanilyalı latte sipariş ederken bir süre dışarıyı izledi. Kafenin kapısı açılırken içeri simsiyah saçları ile kırklı yaşlarının sonundaki Nesrin girdi. Okyanus mavisi gözleri etrafı süzerken Oktay'ı görmesiyle kocaman gülümsedi.
Masaya geldiğinde Oktay'ı sarılıp öperken Oktay hiçbir hareketine karşılık vermedi.
"O kadar mutlu oldum ki beni aradığında. Çok özledim seni Oktay." dedi Nesrin oturduktan sonra masa üzerinden Oktay'ın elini okşarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKINCI (BxB)
RomanceEn yakın arkadaşı Halil'e çocukluktan beri aşık olan Ekin'in en büyük korkusu onun bir gün ruh eşini bulmasıydı. Çünkü o beta doğarak bu şansı çoktan kaybetmişti. boyslove etiketinde 🥈26.10.2024