Ekin teyzesinin bahçesindeki sallanan koltukta vaktini geçirirken havadaki yoğun yasemin kokusunu tekrar içine çekti.
Telefonuna gelen bildirimle gözleri yanan ekrana kayarken aradığı ismi görememesiyle iç çekti. Telefonuna resmen tebrik mesajları yağıyordu.
Çoğu zamanında sahiplendirdiği kedilerin ailelerinden gelen mesajlardı ve bir de liseden, üniversiteden kütüphaneden tanıştığı bir kaç kişi mesaj atmıştı. Çoğunluğu şaşkınlık nidaları ile başlayan sonu tebrik ile biten mesajlardı.
Bir de Kerem'den gelen yüz mesaj ve beş cevapsız arama vardı. Halil konusunda ne kadar ısrarcı olduğunu bilen arkadaşı büyük ihtimalle onun kaçırıldığını falan düşünecekti. Arkadaşına durumu açıklayan bir kaç satır yazarken telefonu yanına fırlatarak salıncakta sallanmaya devam etti.
Resmen yaptığı acizlikti. Halil'den neyin ilgisini bekliyordu ki? Ona o kadar lafı söyleyen kalbini kıran yine o değil miydi? Onu kıskandığını bilmesi neyi değiştirecekti ki? Yaşananları, onun söylediklerini geri mi alacaktı? Kalbindeki ateşi mi söndürecekti? Sadece Ekin'in hala Halil'in ilgilisine muhtaç olduğunu kanıtlamaktan başka bir şey yapmamıştı bu davranış.
Telefonunu da alıp içeri girerken balkon kapısını kapatıp perdeyi çekti. İçeride yakın gözlükleriyle kitabını okuyan teyzesi gözlerini onu doğru çevirirken "Ekin oğlum?" dedi kendine has tatlı bir ses tonuyla.
Ekin hemen teyzesinin yanına doğru ilerlerken kendini onun yanına bırakıp kafasını teyzesinin omzuna yasladı. "Neyin var güzel oğlum?" dedi teyzesi yeğeninin dalgalı kahverengi saçlarını severken "Anlat da hafiflesin şu gönlünün acısı. Geldiğinden beri uzaklara dalıp telefonuna bakıyorsun sadece."
Ekin'in gözleri teyzesinin şefkatli sözleriyle dolarken "Ben vazgeçemiyorum teyze." dedi. "Ben sevdamdan vazgeçmiyorum. Ne yaptıysam olmuyor ne denediysem olmuyor. Ben vazgeçemedim o da neler yapmasına rağmen vazgeçtiremedi beni. Neden böyleyim ben? Neden hala ondan ilgi beklerken buluyorum kendimi?"
Ekin gözyaşlarıyla birlikte akan burnunu içine çekerken konuşmaya devam etti "İncindim, gururum kırıldı. Bizzat kendi kırdı beni. Neden yaralarımı açan oyken kapatmasını, şifalandırmasını beklediğim kişi yine o oluyor?"
Candan hanım yeğeninin sırtını sakinleşmesi okşarken "Çok doğal oğlum." dedi. "Aşıksın seviyorsun. Sende onun tarafından ilgi görmek beğenilmek sevilmek istiyorsun. Bundan doğal ne var? İnsan sevdiği tarafından sevilmek istemez mi? Ama sınırı bilmek gerek. Kimseyi hayatının merkezine koyamazsın Ekin. O merkezde daima senim olman lazım. Sinan bana anlattı biraz. Bu çocuk senin için önemli biri olabilir sana uzun zamandan beri destek çıkan biri olabilir. Ama ona olan sevgin sana zarar veriyorsa bunu artık masum bir sevda olmaktan çıkıyor. Seni tüketiyor. Dünyada karşılıksız aşk yaşayan sevgisine karşılık görmeyen ne ilk ne de son kişi sen olacaksın. Sen sevgini ilan etmişsin. O da aynı düşünüyorsa ne güzel. Ama seni arkadaş olarak görüyorsa artık yoluna devam etmenin zamanı gelmiş demektir. İnan kolay olmayacak. Yine üzülecek acı çekeceksin. Ama hiçbir şeyin kolay olmadığı gibi mutluluk da kolay yakalanmıyor maalesef oğlum ." Dedi Candan hanım uzaklara bakarak. Aşk yeğenine iyi davranmadığı gibi ona daha iyi gelmemişti hiçbir zaman.
"Bak burada üç günün kaldı. Bu üç gün hiçbir şey düşünme eğlenmene bak. Sonra git konuş bir çocukla. Kırgınlıklarını açıkla, aranızdaki ilişkiye bir isim koyun. Bu kadar üzülmen çok doğal çünkü insan zaten sevdiğine kırılır. Arkadaş olmaya devam edeceksiniz iki tarafta bunu açık açık bilsin. Aranızda şüpheye yer bırakmayın. Sonra etrafına bak. Sana demiyorum ki hemen başkasını bul. Ama onları tanı onların da seni tanımasına izin ver. Kendini kapatma. İlla Ekin'i Ekin olduğu sevecek biri çıkacak karşına. Ben buna inanıyorum. Çünkü çok güzelsin Ekin çok değerlisin. Işıl ışıl parlıyorsun çevreni aydınlatıyorsun güzel enerjinle."
Ekin elinin tersiyle gözlerini silerken başını salladı. Teyzesine sımsıkı sarılırken bir süre sakinleşmesini bekledi Candan hanım yeğeninin.
Ekin'in gözleri uykunun etkisiyle kapanmaya başlarken "Hadi git yat bakalım. Sabah güzel bir krep yaparım bize. Sonra gider beraber dükkanı açarız oldu mu? Gelen müşterilerim çok tatlı seni de merak ediyorlardı. Biraz kafanı dağıtmış olursun."
Ekin kafasının onaylarcasına sallarken "Teşekkür ederim teyze." dedi. "İyi ki varsın."
"Sende iyi ki varsın oğlum. Hadi iyi geceler tatlı rüyalar."
Ekin de teyzesine iyi geceler dilerken yavaşça merdivenlerden üst kata çıktı. Sinanla kaldıkları odanın kapısını yavaşça ittirirken Sinan'ı yatağında sırt üstü uzanmış telefonundan bir şeyler dinlerken buldu.
Ekin hemen üzerindekileri çıkarıp pijamalarını giyerken "Ne dinliyorsun?" diye sordu kuzenine merakla.
"Uykuda ruh eşini çekme olumlamaları." dedi Sinan ciddi bir sesle.
Ekin gülmemek için dudaklarını ısırırken videoda konuşan kadının dediklerini tekrar etti Sinan. "Artık ruh eşimi bulmaya hazırım. Ruh eşimi bu sene bitmeden içime sinen bir şekilde güzellikle hayatıma davet ediyorum."
Ekin hemen Sinan'ın yatağınının karşısındaki yatağa geçerken pikeyi üzerine örtüp burnuna kadar çekti. İstemsizce kadının söylediklerini Sinanla beraber tekrar ederken gözlerini yavaşça kapattı. Pencereden giren esinti iki oğlanın da saçlarını okşarken gökyüzünde iki yıldız parladı. Belki o kadar da yanlış değildi bu olumlamalara inanmak kim bilir?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Halil odasının kapısının aralanmasıyla gözlerini açarken kapıda dikilen abisini gördü.
"Öldün mü oğlum dersten geldiğinden beri full yatıyorsun. Babam merak etti insin aşağı da yemek yesin diyor. Çok ters zamanda yattın haberin olsun."
Halil "Tamam abi." diye mırıldanırken baş ucundaki saate baktı. Resmen gece yarısına bir saat kala tüm uykusunu aldığına inanamıyordu.
Üzerindekileri çamaşır sepetine atıp duşa girerken çıktıktan sonra bir süre dolabının önünde dikildi. Genelde tüm kıyafetleri kendi evinde olduğundan babasının evinde kendine göre kıyafet bulmakta zorlanıyordu. Ama gidemiyordu işte Ekin'i gittiğinden beri giremiyordu evine.
Abisinin odasından tişört ve eşofman altı çalarken hemen üzerine giyip aşağı indi Halil. Gözü televizyonda basketbol maçı seyreden babası ve abisine kayarken "Nasılsın oğlum?" diye sordu Adem bey.
"İyiyim baba. Ya bizim uçuş dersi hocası var çok yoruyor bizi. Yemin ederim hayatımdan bezdim ya. Abim gibi askeriyeye girseydim bu kadar yorulmazdım yeminle."
"Oh çok iyi yapıyormuş. Disiplin hayatın her alanında herkese lazım."
"O da senin gibi asker emeklisi zaten. Hiç şaşırmıyorum o yüzden bu söylediklerinde. Okulda bile tüylerim diken diken oluyor hatta sanki iki babam varmış gibi oluyorum."
"Hadi çok konuşma da ye bir şeyler." dedi Adem Akıncı oğlunun dediklerine gülerek. Halil dolaptan çıkardığı çorba tenceresini ocağa koyup ısınmasını beklerken şarjı bitmiş telefonunu prize taktı.
Telefonuna düşen yoğun bildirimlerle kaşlarını çatarken en son Oktay'ın "Instagrama bak." Mesajını gördü.
Hemen uygulamayı açarken önüne düşen fotoğrafla gözleri kocaman açıldı Halil'in. Telefon istemsizce elinden düşerken kalbine giren ağrıyı def etmek istercesine göğsünde Ekin yazan yeri tuttu sıkıca.
Rengi gittikçe solarken yerden aldığı telefonla fotoğrafa bir daha bakıp duvara fırlattı.
Ekin'i... Ekin'i biriyle öpüşüyordu.
Hep Ekin'im mi üzülecek biraz da Haliliskoyla Oktay sürünsün. Gerçi Oktay'ım alışkın ama Halil... Hayatta başarılar Halil'im 🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKINCI (BxB)
RomanceEn yakın arkadaşı Halil'e çocukluktan beri aşık olan Ekin'in en büyük korkusu onun bir gün ruh eşini bulmasıydı. Çünkü o beta doğarak bu şansı çoktan kaybetmişti. boyslove etiketinde 🥈26.10.2024