3 Gün Sonra :
Bu sıralar üzerime bir ruh gibi sinen dalgınlık hissiyatımla karşımdaki adamı dinliyordum.
"Kırmızı reçeteli yazasan dohtor, başkasi kesmiyir beni."
"Maalesef beyefendi, anlattıklarınıza göre kırmızı reçetelik bir durum yok ortada."
"Yav yaz diyirsam yaz işte uzatma!"
"Anlamıyor musun be adam? Yazamam diyorum, etik değil."
"Başlatmayasın etiğine kemiğine! Yazacahsan o ilacı!"
"Yazmıyorum çık şu odadan!"
"Delirtme lan beni! O reçete yazılacak, hemen şimdi!" Dedi ve cebinden çıkardığı kelebek model bir bıçağı elime doğrulttu. "Bir doktorun en önemli ekipmanı ha bu elleridir değil? Şimdi ben ha senin şu narin parmaklarını kesip atsam, sen bırak reçete yazmayı kalem bile tutamazsın değil?"
Korktum.
Panikledim.
Gerildim.
Ama belli etmek istemedim.
"Dediklerini yaparsan ne olacağını biliyorsun değil? " Dedim onu taklide alarak. Korkumu böyle gizleme çabasındaydım.
"Ha ben en çok 2 yıl yatar çıkarım, alışığım oralara. Ya sen doktor, alışabilir misin böyle yaşamaya?" Dedi ve devam etti . "Uzatma , yaz. Diyorsan ki ille de yazmayacağım, acıya hazırla kendini. "
Ne yapacağımı bilemediğim çıkmaz sokaklardan birindeydim. Tek bir yol vardı ve ben zaten o yoldan kaçıyordum.
Adamın sorunlu bir tip olduğu her halinden belliydi. Ona bu reçeteyi yazarsam olası bir sorunda benim başımda yanacaktı. İlacın kafa yapan etkisiyle yaptığı davranışlardan ben bile sorumlu sayılacaktım. Ona bu reçeteyi nereden ve kimden aldığı sorulduğunda düşünmeden benim ismimi verecekti ve her ne kadar onun beni tehdit ederek reçeteye sahip olduğunu savunsamda bu beni aklamayacaktı.
Böylesine büyük bir başarıya bu kadar kısa sürede ulaşmışken bu herşeyi baltalayacaktı.
ama sorun şuydu ki :
Reçeteyi yazmadığımda da mesleğim ve ellerimden olacaktım. Bu yüzden çıkmaz sokakta gibiydim.
"YAZSANA LAN!"
Diye bağırmasıyla kapının kırılırcasına açılması bir oldu. Olağanüstü bir hız ve güçle karşımdaki adamın benden uzağa çekilmesi bir oldu.
Bugün'de köşeyi dönmüştüm.
İri ve kaslı bir sırtın sahibi olan - muhtemelen adam- beni tehdit eden adamın suratına yumruklarını indiriyordu.
"Beyefendi durun lütfen, başınız belaya girecek." Dedim can havliyle.
Adam benim sesimi duyduğunda kaslı sırtı gerildi, omuzları dikleşti. Tek koluyla yakasından tuttuğu adamı fırlatırcasına odadan attığında kapıyı kapattı ve bana döndü.
Mematiye bir şey olmuş mu?
O kim şekerim?
Bu adamda benim şekerim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Bir Kadın : Asker - Yarı texting
Fiksi RemajaHerşey Cemre Bağcının, sorunlarını anlatmak için rastgele bir numaraya yazmasıyla, ve numara sahibinin uzun bir göreve çıkan bir yüzbaşı olmasıyla başlar... Siz : kim olduğunu bilmiyorum. Siz : bu numaranın kullanıldığından bile emin değilim. Siz...