"Tesadüf olamayacak kadar tesadüftü.
Belki de kaderin yarattığı bir tesadüf oyunuydu."
**"Günler hızla geçerken bugün ilk defa kendime izin vermiş ve yakın arkadaşımla çarşının içindeki içkili mekanlardan birine gitmeye karar kılmıştık. Pek fazla dışarıya çıkıp böyle müzikli mekanlara gelmezdim. Ama final haftasını atlattığımız için Belgin ile eğlenmek istemiştim.
"Alçin hadi ama eğlenmeye geldik." Yanımda bana yakınan arkadaşım ile eteğimi düzelterek ayağa kalktım. Belgin geldiğimizden beri beni dans etmeye kaldırmaya çalışıyordu.
"Belgin beni bugünlük affetsen. Biliyorum eğlenmeye geldik, ama dün yetiştirmeye çalıştığım yazıdan dolayı bir türlü uyuyamadım. Başım fena halde çatlıyor. Alışık olmadığım için çarpmış olmalı. Ben eve gideceğim."
Görüntüm bile bulanıklaşmaya başlamıştı. Başımı ise dik tutacak gücüm dahi yoktu. Dün gece çok yorulmuştum.
"İtiraz ederdim, ama halin çok kötü gözüküyor. Ben biraz daha kalır, sonra giderim. Hem sen emin misin tek başına gidebilecek misin?"
Başımı hızla sallayarak "Beni merak etme giderim." dedim ve onunla vedalaştıktan sonra çıkışa doğru yürüdüm. Yürüdükçe kendimi bayılacakmış gibi hissediyorum. Ama kendime söz vermiştim, bir daha ağır alkol almayacaktım.
Dışarı çıktığımda serin hava az da olsa iyi gelmişti. Bu yüzden biraz yürüyerek ileride bir yerde taksi bulmaya karar verdim. Derken az da olsa yolda ilerlemiştim. Yürümekten pes edip uzaktan gelen taksiyi durdurmak için el kaldırdım. Biraz dengemi bulamamış olmalıyım ki taksinin önüne atlamış olabilirdim. Hızla duran araba sayesinde vakit kaybetmeden arka koltuğu açarak oturdum.
Ani firen sesi kulaklarımda çınlamıştı.
"Ne oluyor?"
Yarı açık gözlerimle şoför koltuğunda oturan taksiciye baktım ve gözlerim sonuna kadar açıldı. Alkolün etkisinden olmalıydı ki şu an hayal görüyor olmalıydım. Yoksa karşımda oturan kişi Pars Bera'ydı!
Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp açtım. Ama hayali görüntüsü kaybolmadı.
"Neden senin hayali görüntünü görüyorum? Pars?" ağzımdan çıkan yarım yamalak kelimelerle gözlerimi açık tutmak için bayağı bir çaba sarf ettim. "Senin taksici olman lazım."
"Fazla alkol almış olmalısın. Ve hayal değil gerçek görüyorsun."
Durmuş arabanın içinde bana doğru dönük bir şekilde konuşan Pars ile kahkaha attım. "Yalan söylüyorsun. Arabanın rengi sarı ve ben taksiye bindim."
Sıkıntılı bir nefes vererek "Sarı arabayı taksiye mi benzettin?" dedi ve alnını ovalayarak arabanın ön camından dışarı baktı.
"Ben başım dönüyor ve galiba bayılacağım."
Seri bir hareketle başını sağa sola salladı. "Sakın bayılayım deme!"
Ama çok geçti. Çünkü etrafımın karardığını hissetmiştim. Zaten gerisi bir küfür eşliğinde ıssız bir karanlığa gömülmüştü.
***
Sırtımın soğuk ve aynı zamanda yumuşak bir çarşafa değdiğini hissettim. Bulunduğum karanlıktan yavaş yavaş sıyrılırken karşımda gördüğüm beden ile gözlerim yarım bir şekilde açılmıştı.
Pars alnına düşen kahverengi bir renkteki saçlarıyla beni siyah çarşaf serilen yatağa yatırıyordu.
"Bak, seni evime getirmeye mecbur kaldım. Yarın erkenden gideceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIRTICI GÖZLER
FantasyNadir kedi türlerinden biri olan pars, bir insan bedeni ile bütünleşmişti. Pars Bera Sarkan.. Yarı insan yarı pars. Koyu gri renginde yırtıcı gözlere ve keskin pençelere sahip olarak bir dönüşüm geçirse de özünde bir insandı. Türü gereği vahşi, ins...