5.Bölüm: "Koku"

1.5K 192 87
                                    


"Bayılmadan önce düşündüğüm tek şey yaşadığım her şeyin bir rüyadan ibaret olmasını dilediğimdi."

***

Bakışlarım Pars ve Dora arasında gidip gelirken etrafımdaki koku gittikçe yoğunlaşmaya başladı.

Dayanamayarak ayağa kalktım. Buradan gitsem iyi olacaktı. Fakat gideceğim sırada Pars'ın sözleri bana engel oldu.

"Seninle konuşmam lazım."

Bana bakarak keskin bir dille konuşmuştu. Kaşlarım merakla havaya kalktı. Benimle ne konuşabilirdi ki?

"Peki, konuşalım." dediğimde Dora olumsuz anlamda başını iki yana salladı.

Bu hareketi garibime giderken çıkışa doğru yönelen Pars'ın peşinden ilerlemeye başladım.

Kafeden çıktığımız gibi az ileride insanların pek olmadığı ağaçlık alana doğru ilerledi.

Yanına vardığımda bana doğru dönerek ellerini cebine soktu. Koyu gri gözleri, bir yırtıcı gibi kısılmıştı.

"Beran dünden beri kötü. Sürekli ağlıyor ve seni istediğini söylüyor."

Tok sesi kısa bir an beni etkisi altına alırken yutkundum. Sesinin derinliği insanı içine çekiyordu.

"Üzgünüm. Neden bana bu kadar bağlandı bilmiyorum." dediğimde omuzlarımı aşağı yukarı kaldırmadan edemedim.

Derin bir nefes verdi. "Dersin ne zaman bitecek?"

"Neden soruyorsun?"

"Beran inatçı bir çocuk. Seni görmeden rahat etmeyecek. Bu yüzden dersin bittiğinde seni alacağım."

Her ne kadar küçük bir çocuğun isteğini geri çevirmek istemesem de sürekli onların evine gidemezdim. Ayrıca emrivakiyi de sevmiyordum.

"Beran'ı dışarıda kafeye getirebilirsin." dedim fikrimi belirterek.

Bakışları soğukluğunu korudu. "Dersin bitince mesaj at. Beran'ı alıp gelirim."

Cevap vermemi beklemeden yanımdan ayrılmasıyla arkasından bakakaldım. Yine emrivaki yapmıştı!

Sırf Beran için katlanıyordum.

***

Ders saatimin bitmesiyle Pars'a mesaj atmıştım. Dediği gibi beni arabasıyla almış ve üçümüzü bir kafeye götürmüştü.

Şimdi üçümüz de kafede oturmuş içeceklerimizi içiyorduk. Geldiğimizden beri de Beran yanımdan ayrılmıyor ve sürekli benimle konuşmaya çalışıyordu.

Çok meraklı bir çocuktu. Bunun yanında sevimliydi de. Bu yüzden onunla konuşurken mutlu oluyordum.

Abisi ile konuşurken de geriliyordum. Sürekli bir zarar verecekmişim gibi gözlerini ikimiz üzerinden ayırmıyordu. Konuşmalara da katıldığı söylenemezdi. Sadece dinliyordu.

"Alçin, neden abim gibi kokuyorsun?"

Ne?

"Anlamadım?" dedim şaşkınlıkla. Abisi gibi mi kokuyordum?

"Beran!" dedi Pars gerginlikle. "Sus."

Küçük çocuk dudaklarını büzerek oturduğu sandalyede ayaklarını salladı. "Ama abi sen gibi kokuyor. Kokunu eş seçtiğin kişilerin üzerine bırakmıyor muyduk?"

İçtiğim su boğazıma takılırken öksürük krizine girmiştim. Bu çocuk neler söylüyordu böyle?

Tanrı aşkına, hayal gücü çok yüksekti.

YIRTICI GÖZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin