Mermaid Song

Bölüm 1

Kahkahaların çınladığı nehir kıyısında neşeyle koşuşturan, kanat çırpan ve oyunlar oynayan grup fazlasıyla gürültülüydü. Bir köşeye uzanmış onların neşeli oyunlarını izleyen kız yanındaki genç adamın göğsüne yaslanmış bir yandan da onun saçlarıyla oynayışının keyfini sürüyordu. Sürekli onlara laf atan esmer çocuğu dikkate almayan kız gözlerini sırayla nehir kıyısındaki ekibin üzerinde gezdiriyordu. Gürültücü grubun biraz daha gerisinde oturmuş oldukça vakur bir eda ile arkadaşlarını izleyen Baekhyun, ona hayran hayran bakan Linna'nın farkında değil gibi görünüyordu. Yaş olarak en büyükleri olmasa da en olgunları olan adam bir grup çocuğun oyununu izler gibi izliyordu arkadaşlarını. Kai, Luhan ve Sehun havalanıyor, suya giriyor birbirlerine saldırıyor ve üç ayrı yere dağılıp diğerlerinin üzerinden uçtuktan sonra tekrar kahkahalar eşliğinde yere iniyorlardı. Bir yandan Baekhyun'a sataşıyor bir yandan Linna'nın üzerinde daireler çizerek uçuyor ve onu güldürüyorlardı.

"Ne düşünüyorsun böyle Nike?"

"Hiç. Hiçbir şey"

Kızın saçlarını okşayan genç adam kafasını kaldırıp gölgesinin kızın üzerine düşmesini sağlarken "Bu yüzden mi böyle bakıyorsun?" diye sordu. Gözleriyle kızı delip geçerken ona saklanacak yer bırakmıyordu. Nike bir yıldır bu kollarda uzanıyor bu gözlere bakıyor olsa da hala genç adamın onu bu kadar kolay yakalamasına bir türlü alışamamıştı. Yanında büyüyen Baekhyun dahi kafasından geçen karışıklığı onu huzursuz eden bir şeyi bu kadar kolay fark edemezdi. Kız gözlerini kapatıp içini çekerken "Aslında bir şey var." diye itiraf ettiğinde Lay gözleriyle devam etmesi için kıza cesaret verdiği sırada başlarından aşağı buz gibi suyun dökülmesi ile ikisi de yerinde sıçramıştı. Lay kafasını kaldırdığında Nike çoktan yanından uzaklaşmış ışık hızını aşan bir seviyede uçarak kaçmaya çalışan Kai'yi yakalamıştı. Lay ikisinin bu hallerini izlerken bir yanda da saçlarını savurup suları dört bir yana sıçratarak ikilinin başına biriken kalabalığa katılmıştı.

 İlk gördüğünde Kai ve Nike'ın bu kavgalarıyla şok olsa da zamanla bu duruma alışıp üstüne üstlük eğlenceli bulmaya başlamıştı. Nike genç adamın mavi kanatlarını tek eliyle kırma seviyesinde tutarken bir yandan da yüzünü toprağa yapıştırdığı çocuğu "Seni ben neden elfler ülkesinde bırakmadım ki! Kafamı dinlerdim" diye azarlıyordu.

"Bıraksaydın! Olan var olmayan var! Herkesin içinde ayıp değil mi?"

"Sana mı soracağım be!"

Kai'nin acı dolu inlemelerine gülen Sehun ve Luhan'ın aksine Baekhyun tepki vermiyor Linna ise ellerini ağzına kapatmış korkulu gözlerle izliyordu.

"Ya bıraksana koparacaksın kanatlarımı. Sen o kanatların ne kadar değerli olduğunu biliyor musun acaba? Ben Stymphalia veliahtıyım. Irkım düşüşe geçmeseydi kral olacaktım ve seviyem senden daha üste olacaktı."

"Hah! Yemişim senin veliahtlığını. Hadi kurtar o soylu kanatlarını elimden bay ukala. Ben kaç kez dedim sana sululuk yapma diye. Sözlü olanını geçtin şimdi bir de su fırlatmaya mı başladın?"

"Ya sıcaktı serinleyin istedim iyilik de yaramıyor"

"Kalsın senin iyiliğin"

"Ya Linna var yanımızda hadi bizden utanmıyorsunuz ondan da mı utanmıyorsunuz?"

Nike kanatlarını iyice çekerken bir yandan da kafasını toprağa gömdüğü çocuktan çıkan çığlıklar Luhan ve Sehun'un yeri yumruklayarak gülmesine neden oluyordu. Lay onları kendi haline bırakıp, Nike ile daha sonra konuşmaya karar vererek korkudan rengi atan kıza yönelip "Linna dinlendiysen çalışmaya devam edelim" demişti. Kız mavi boncuk gibi gözlerini ona çevirmiş "Ama..." diye titrek bir sesle Kai ve Nike'ın olduğu yere kaçamak bir bakış atınca Lay gülerek kolunu kızın omzuna dolamış "Merak etme sen. Bu onların sevgilerini gösterme şekilleri. Bir şeycik olmaz hadi bakalım" diye onu ileri doğru itelemişti. Luhan kardeşi, bir tek Lay'in yanındayken rahat olduğunu söyleyip herkesin başının etini yediği için Lay ve Nike sıra ile Linna'nın eğitimini üstlenmişlerdi.