Bölüm 8

173 24 13
                                        

Kızın sesinin yankılandığı kayalıklardan kalkıp Sehun'un yanına gelen üç adam da aynı anda kafasına yumruğu geçirdiğinde Sehun hala deniz kızının kaybolduğu yerde sarı kuyruğunun bıraktığı renk girdabına bakıyordu. Kafasına aldığı üç sert yumruğun acısını da duyumsamıyordu daha önce aldığı yaraların acısını da... Ona deli gibi bağırıp dikkatsizliği yüzünden azarlayan arkadaşlarının sesi çok ötelerden geliyordu genç adamın kulağına. Düşünebildiği tek şey küçük deniz kızının söylediği sözlerdi. Aylardır ona rüyalarında acı çektiren sesin gelip onu bulacağını söylediği cümleler beyninde yankılanıyordu. Kim olduğunu bilmediği ama onun için, intikamı için bekleyen biri vardı. Nike'ın ona ulaşmasına engel olduğu biri. Babasının düşmanlarından belki de annesinin katillerinden biri... Düşündüğü tek şey bir an önce gelmesiydi. Hiç tanımadığı, tanıyamadığı ailesinin intikamını almak istiyordu. Babasının işlediği günahla yüzleşmek istiyordu ve bu uğurda verdiği tavizlerin hiçbirinden pişman değildi. Ne o kızın kanadından aldığı tüy konusunda endişeleniyordu şu an ne de onunla konuşmayı pervassızlık olarak görüyordu. 

Bir geçmişi bir ailesi olduğunu anlatan ona gösteren bir düşman bile olsa bu durum aksine onu mutlu ediyordu. Sonunda gözünü artık bir çarşaf gibi dümdüz olan sudan çektiğinde diğerlerine dönerek "Hadi ama artık yapacak bir şey yok. Olacakla öleceğe çare mi var? Üstelik hepimiz biliyoruz ki bir şeylerden kaçmak çare değil değil mi? Luhan senelerce geçmişinden kaçtı, ailesine olanlardan kaçtı ne oldu? Sadece içindeki nefreti büyüttü ve bir gün o nefret ona geri döndü. Kai senelerce geçmişinden kaçtı ve onunla yüzleştiğinde özgür kaldı. Kaçmanın çare olmadığını biliyorsunuz. Bunca zaman kaçmak zorunda olduğum bir geçmişim olmadığı için kendimi şanslı hissettiğimi falan düşünmüyordunuz değil mi? O kızla konuşmamış olsaydım da, kanadımdan bir tüy almasaydı da eninden sonunda bana ulaşmak isteyen kişi gelip bulacaktı beni. En özel anıma rüyalarıma girmeyi başaran biri bir gün mutlaka bunu yapacaktı. Ertelemenin anlamı var mı? Hadi gidip Nike'ı bulalım. En azından aynı anda iki cephede savaşmak istemiyorum. Bu tarafta üzerimize gelenleri bir an önce kontrol etmeliyiz ki diğerleri için gücüm kalsın" diyerek gülümsediğinde arkasında şaşkın üç adam bırakarak havalanmıştı. 

Kai kendini toplayabildiğinde çoktan uzaklaşmış olan Sehun'un gittiği yöne doğru parmağını uzatarak "Kimdi o çocuk? O deniz kızı Sehun'un bedenine başka bir ruh mu üfledi?" derken Luhan ve Baekhyun da küçük, mızmız, hala korunmaya muhtaç olarak gördükleri, sakar ve aşırı duygusal kardeşlerinden böyle olgun sözler duymanın şokunu yaşıyorlardı. Baekhyun'un "Peşinden gitsek iyi olacak sanırım. Haklı, Nike'ı bulmalıyız ve hala biraz şansımız varsa bu olanları anlatmalıyız. Böyle bir şey bekliyordum ama deniz halkının Nike'a sunduğu anlaşmada Sehun'un onlara teslim edilmesi kadar ileri gideceklerini düşünmemiştim. Bu gidişle gerçekten de Deniz Halkı'na yardım etmek için onlara karşı savaşmak zorunda kalacağız." demesi ile havalanan üçlü Sehun'u takip ederek az önce ciddi anlamda pusuya düştükleri ve ucu ucuna kurtuldukları savaş alanının üzerinden geçerken biraz daha yükseldiler. Palcureehn'lerin tuzaklarının ne kadar alanı kapsadığını hesaplayarak ve mümkün olduğunca görünmeden uçmaya çalışan dört Stymphalia hala sarı ejderhanın bir şeyler yiyormuşçasına saldırdığı yeri gördüklerinde kalplerindeki bastırmak için çaba harcadıkları korku tüm duvarlarını yıkmış akın akın yüzeye çıkmıştı. 

Nike'ın bunca zaman onlara gelmemesinin nedenleri azdı hatta o kadar azdı ki bu durum dört genci de korkuyla titretmeye yetiyordu. Nike'ın yüzlerce yıl uyutulması için her gün bambaşka yöntemler geliştiren ve onun ölümsüzlüğünü etkisiz bırakmaya çalışan milyonlarca düşmanları vardı. Sonunda bir zamanlar Ilaisa'nın evi olan ama artık yıkıntıdan başka bir şey olmayan viraneye vardıklarında dumandan olmasına rağmen bu kadar büyük bir ejderha ile karşılaşmış olmanın dehşeti ile sarsıldılar. Yaşayan herkese saldırması emredilen ejderha kafasını dört Stymphalia'ya çevirdiğinde Sehun daha ne olduğunu anlamadan Kai ve Luhan çoktan nihai formlarına geçmiş ve dumandan ejderhanın etrafını sarmışlardı. Bembeyaz  bir dumana dönüşüp tüm yaşam enerjisini ve hareketlerini emmek için sarı dumanı çepeçevre saran Luhan'ın peşinden Kai de siyah güllerle dumanı kıskacı altına almıştı. Sehun bunun sadece yaşayan bir varlık için işe yarayacağını bildiği için yaptıkları bu anlamsız şeyi bir türlü anlamayarak Baekhyun'a döndüğünde "Yaşıyor. Bu duman hayat enerjisi taşıyor bu yüzden de yaşıyor. Birilerinden emdiği enerji sayesinde en az senin benim kadar canlı bunu fark ettiler" demiş ve Sehun'un "Burada hayat enerjisini emebileceği sadece..." demesi ile de kafasını sallamıştı. 

Mermaid SongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin