Bölüm 14

186 20 50
                                    

Bir Palcureehn'e oranla uzun sayılabilecek, kafası daha orantılı ve yüzündeki çıbanları daha az belirgin olan adam sinirle odanın içini arşınlıyordu. Yeni gelen haberlerden biri bile onu mutlu etmediği gibi şefin mesajını getiren ve şu anda ölü olan genç de gözüne batıp duruyordu. Onu dışarı çıkarmalarını söylemek istedi ama o kadar sinirliydi ki ağzını açmak dahi istememişti. Bin bir zorlukla kaçırdıkları tüm deniz kızları karınlarındaki çocuklarla ülkelerine dönmüşlerdi. Planı adeta kendi aleyhine dönüyordu. Melez çocukların kalplerini yiyerek ölümsüz olacak olan kişi kendisiydi ya da doğacak çocuklardan bir ordu kuracak olan da. Şimdi ise yıllardır ilmik ilmik dokuduğu planının meyveleri ellerinden zorla çekilip alınmıştı hem de kim tarafından! Şefleri bile ona sırtını dönmüştü. "İki yüzlü pis  bunak" diye mırıldandı içinden. Deniz halkına hükmedebilecek olduğunu söylediğinde ağzından salyalar aka aka onun yanına konuşmaya gelen, elini eteğini öpüp onunla inanılmaz bir saygı ifadesi ile konuşan adam kuyruğu titreteceğini anladığı anda geri çekilip artık hareketlerini mazur göremeyeceğini söylemek için bir elçi gönderiyordu. 

Gönderdiği elçi ona yapmak istediği davranışa maruz kaldığı için üzgün falan da değildi. Kimse, hiç kimse ona artık dur diyecek rütbede değildi. Planı aksamış olabilirdi ama hala planının tohumları büyümeye devam ediyordu. Üstüne üstlük en çok arzuladığı kişi onu suya dalma sıkıntısından kurtarıp ayaklarıyla ona gelmişken ne pahasına olursa olsun başarmak zorundaydı. Ne Ilaisa, ne Liegia, ne Nike, ne de o kuş bozuntusu deniz erkeği onu durduramazdı. 

Prenses Nymphadora ve aziz Eliah'ın birlikte olacağı bir çocukları olacağı hiçbir zaman hesapta yoktu elbette ama zorluklarla karşılaşacağının farkındaydı. Şimdi onları aşacak ve Prenses Arilena'yı kendisi yakalayacaktı. O zaman şef de diğer herkes de ona olan saygısını geri kazanacaktı. Daha fazla sinirlenip de kendi için savaşacak adamları kendisi öldürmeden bir plan yapmalıydı. Karşısındakiler hafife alınmayacak cinsten savaşçılar olduklarını kanıtlamışlardı zaten. Baekhyun'un özel kılıcını dikkate alarak onunkinin benzeri silahlarının onun üzerinde etki etmesini beklemiyorlardı ama diğer üçüne yeteceğini düşünmek elbette aptallıktı. Hele melez bir günah tohumu olan o çocuğun  bu denli güçlü olması planlarında bir adım ilerlemesi gerektiğini anlatmıştı Durin'e.

"Neredeler şimdi?"

Durin'in odanın ortasında durup da sonunda konuşması ve etraflarındaki cesetler yüzünden var olan tedirginliklerini artırması ile sağa sola doğru çekilen genç Palcureehn'ler "Sınırdalar efendim. Prenses Arilena'nın geri gitmesi için onu ikna etmeye çalışıyorlar. Gözcülerimiz onları uzaktan izliyor." dediğinde Durin'in bakışları ve yumruğunu sıkıp avucunun kanamasına neden olması yüzünden ölümünün çok yakında olduğunu düşünen Palcureehn gözlerini kapatmıştı ama beklediği darbe gelmemişti. Bunun yerine Durin'in yüzünde yayılan ve içleri ürperten gülüşüyle gözlerini açan Palcureehn bu gülümsemenin hiç de iyi bir anlam içermediğinin farkındaydı. 

"Biricik eşimi benden uzaklaştırmalarına göz yumacağımı düşünmüyorlar herhalde"

Durin önündekileri yararak kapkaranlık sığınaktan çıktığında ardındakilere "Gidip de alalım onu ellerinden. Madem geri dönmek istemiyor" diyerek peşinden gelmelerini emretmişti. 

Palcureehn'ler tüm güçleri ile sınıra doğru yaklaşırken hali hazırda sınırda olan kalabalık da deniz kızı prensesinin önünde dizilmiş geri dönmesi için ısrar ediyorlardı.

"Babanın bu durumdan haberdar edilmesi ve serbest bırakılması gerekiyor ayrıca esir deniz kızları da senin sorumluluğuna girdi. Senin askerlerin götürdü onlarla da ilgilenmelisin"

Mermaid SongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin