Mermaid Song

Bölüm 15

Vreme efendisinin duygularına karşılık vermiş ve onlara hayat sağlayan oksijeni içlerine çekerken efendisinin düşman olduğu herkesin daha soluk borusunda iken katılaşmıştı. Bundan duyduğu zevki herkes içinde hissedebiliyordu. Vreme'in asırlar boyu tutsak kalan sadistliğini sergilemesine izin veren adama büyük bir sadakatle bağlanmış ve isteklerine karşılık vermişti yaşayan hava. 

Aptal kız kardeşi gibi içinde yaşayanlara bir yuva olmak hayat sağlamak gibi aptalca bir amacı benimsememiş aksine içinde yaşayanları her zaman birer oyuncak olarak görmüştü. Jala Samajya'nın yaşayan iki elementinden en güçlüsü hatta evrendeki en güçlü element olmanın verdiği gururla her gün yüzlercesinin nefeslerini kesmiş onların acıyla kıvranışlarıyla mutlu olmuştu. Onu uyutup da geride sadece uykuda kalan bedenini ve doğal bir koruma sağlayacak yansımasını bıraktıları zamanlarda bir gün birinin gelip onun uykusuna son vereceğini biliyordu.

Tıpkı onun gibi nefretle bilenmiş ve nefretini silah olarak kullanmayı öğrenen biri kutsal ırkların mühürlerinde ki açıklığı görüp onu serbest bırakacaktı ve küçük Durin bunu başarmıştı. Vreme acı çekerek öldürmeye çalıştığı kişilerin onunla dalga geçtiğini bile fark edememişti bu hoşnutlukla. O fazlasıyla tanıdık fazlasıyla sinir bozucu kadının düşünceleri içinde çınlamıştı Vreme'nin.

"Sen Vorde gibi güçlü değilsin Vreme. Vorde öldürmek isterse engellememiz mümkün değil bizi anında böcek gibi ezebilir ama seni engellemek kolay. Sadece nefesimi tutmam gerekiyor ve sen etkisiz kalıyorsun."

Nike ve diğer hepsi Vreme'nin sinirini hissetseler de nefeslerini tutmaya devam etmişlerdi. Buna ne kadar devam edeceklerini bilmedikleri için yoktan var olan beyaz bir sis hepsini örtmüş ve Luhan nihai formuna geçerek Vreme'nin kendileri için uyguladığı taktiği düşman saflarına uygularken bir yandan da onunla dalga geçerek dikkatini arkadaşlarının üzerinden çekmeye çalışıyordu.

"Oysa ben senin gibi değilim antika! Onlar istemese de burun deliklerinden, kulaklarından, ağızlarında girer tüm vücutlarını ele geçiririm. İstersem onları öldürür istersem kuklam yaparım."

Vreme'nin dişleri olsa onları gıcırdattığını duyabilirdi Luhan öyle ki onun içinde dağılmaması için katılaşmaya bile çalışıyordu ama Luhan çoktan amacına ulaşmıştı. Vreme onu engellemeye çalışırken diğerleri çoktan hedeflerine doğru yol almışlardı. Nefeslerini belli bir aralıkta tutabildikleri için bir an önce bu işi bitirmeleri gerekiyordu.

Sehun çoktan savaş alanının etrafında koca bir çember çizerek uçmaya başlamıştı bile. Kollarını boynuna dolayan kız onun uçuş hızından düşmemek için sıkı sıkı sarılırken Sehun canının acıdığını belirtmek istercesine kızın eline dokunsa da yanlış anlayıp daha sıkı sarılınca uyarmaktan vazgeçmiş ve bir an önce işine odaklanması gerektiğini hatırlatmıştı kendine. 

Sınırları belirledikten sonra korkarak ellerini yumruk haline getirirken Arilena'nın dokunuşlarının daha yumuşak olduğunu fark etmişti. Kız sanki onunla yüz yüze gelmek istiyor gibi kendini öne doğru çekince Sehun kızı kolundan tutup kucağına almıştı ve kuzeninin tüm bedenini koruyucu mor bir alevle sarılı olduğunu görmüştü. Saç uçlarından kuyruğuna kadar vücudunu bir koruma kalkanına almıştı ve oldukça güzel görünüyordu. Bedenini tamamen dönüştürmemişti ama bir zırh gibi sarmıştı alevlerini vücuduna. Sehun alevlerini bu kadar iyi kontrol edebildiği için Arilena'yı kıskanmıştı ama kızın gülümseyip cesaret verircesine göğsüne dokunması ile annesinin daha doğrusu deniz halkı kraliyet ailesinin madalyonun hala göğsünde olduğunu hissetmişti Sehun. Arilena'nın sesini ne kulağında ne de beyninde değil tam da dokunduğu derinin altında kalbinin içinde duyumsayan Sehun "Ben yapabiliyorsam sen de yapabilirsin hatta benden daha iyisini bile yapabilirsin. Bunca zamanın korkularını ve başarısızlıklarını bugün yok et artık. Başarısız olmak gibi bir şansın yok unuttun mu bu ailemiz için verilen bir savaş" diyen Arilena'ya güvenmişti.