43.BÖLÜM 🔥

182 17 11
                                    

Keyifli okunmalar dilerim ateş parçalarım🔥

🔥43. BÖLÜM🔥

Titreyen ellerinde tuttuğu, okumaya ise yeltenemediği mektupla birlikte karargaha doğru hızlı adımlarla yürürken ne düşüneceğini bilemiyordu Vera.

Tek istediği biran önce aslanın yanına varmak onun aklı selimliğiyle bu işi çözmekti.

Olay düşünülen gibiyse Göktürke bunu nasıl diyeceklerdi onu düşündü biran.

Sena gitti diye hepsi onu suçlamışken ve gerçekten olay onlara söylenen gibi değilse yüzüne nasıl bakacaklardı onu düşünmek dahi istemiyordu.

Hele attığı o mesajı Sena okuduğunda bir daha yüzüne bakamazdı Vera...

Aceleyle merdivenleri çıkıp kendini içeriye attığında "ateş yüzbaşı nerede Şamil" diye önüne çıkan askere sordu.

Asker veranın talaşı karşısında " bir sorun yok değil mi üsteğmenim derken" hızla "yok yok gördün mü yüzbaşını onu de" dediğinde "en son Kaan teğmenimi dövüyordu sizin dinlenme odasında" dediğinde veranın kaşları çatılırken bir şey demeden hızla o yöne yöneldi.

Kapının önüne gelmesiyle bomba gibi içeri düştüğünde gözü ilk aslana sonra da kolunun altına sıkıştırdığı ve "bir daha destursuz bir yere girecek misin lan" dediği, yüzü kıpkırmızı olmuş Kaan'a gitti.

Diğer durağı, karşı koltuğa yayılarak oturmuş ve  "vur abicim vur. O kalın kafasına iyi vur ki aklı başına gelsinler bir daha odalara öyle dalıp iş baltalamaması gerektiğini adam akıllı anlasın" diyen Serdar olurken "kesin şunu" diye öyle bir bağırdı ki hepsi bir irkildi.

Aslanın kara gözleri kapı ağzında telaşlı bir suratla duran, yanakları kızarmış, sık sık nefesler alan sevgilisine gittiğinde kaanı iterek bıraktığı gibi düşmesine sebep olmasını takmadan hızla veranın yanına gitti.

Veranın telaşıyla o da telaşlanırken sevgilisinin titreyen vücudunu sakinleştirmek için kollarını tutup "ne oldu güzelim ne bu halin" diye panikle sordu.

Kaan da hızla düştüğü yerden kalkıp veranın yanına geldiğinde Serdar da eksik kalmamıştı.

Üçü de Vera açıklama yapsın diye belirlerken Vera onları çok bekletmeyip parmakları arasında tuttuğu kağıdı yukarı kaldırarak "makbule teyze az önce getirdi. Ne yazıyor bilmiyorum ama Sena olayında bir bit yeniği var diyor. Açmaya cesaret edemedi" diyip aslana doğru mektubu uzatarak " Bu, Sena'nın Göktürke yazdığı mektup. Makbule teyze açıp okumuş Sena'nın başına bir şey geldi" diyor" demesiyle aslan hızla veranın elindeki kağıdı alıp açtı.

" Anlayamadım, nasıl bir şey geldi. Bu kız İngiltere'ye gitmedi mi" diye Serdar durumu anlamak için sorarken veranın telaşlı yeşil gözleri Serdar'a döndü ve "Sena'nın yurtdışına çıkış engeli varmış. Sena'nın bir arkadaşı ona ulaşamayınca makbule teyzeyi aramış o söylemiş" dediğinde "nasıl ya" diye Kaan'da şaşkınlıkla soludu, az önce abisinin ona hediye ettiği yumruk yüzünden burnundan akan kanı silerek.

"Bilmiyorum ama bunu duyunca makbule teyze mektubu açmış. Okudum karmaşık bir şeyler yazmış ama anladım başı belada falan dedi" diyip hala mektubu okuyan aslana baktı.

Cevap bekleyen gözleri aslanın yüzünü incelerken "ne yazıyor abi" diye veradan önce Serdar lafa girip kafasını kağıda uzattı.

"Tekrarlanmış bir çok cümle var. Sıradan bir veda mektubu gibi ama değil. Bir şeyler gizli" demesiyle Kaan ve Vera da kağıda doğru kafasını aynı anda "nasıl yani" diyerek uzatırken "seni sevmiyorum diyip geçmek yerine dağlara uzanan kızıl ışıkların gölgesi yamaçlara vurduğunda ve orada beyaz bir hare oluşturduğunda ancak seni sevmekten vazgeçerim diyor. Veda bile etmeye tenezzül göstermemiş bir kadının yazacağı cümle değil bu. Kestirip atmamış. Çoğu cümlede kısa kesmek yerine garip garip edebiyatlar yapmış" demesiyle "bir yeri mi tarif ediyor sence" diye merakla sordu Vera.

ATEŞ PARÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin