"Hadi Kiraz. Geç kalıyoruz."
"Tamam geliyorum!" Makyajımın son dokunuşlarını da hallettim ve aynadan kendime baktım. Dizlerimin biraz altında biten askılı bir siyah elbise giymiştim. Göğüs kısmında parlak taşlar vardı. Saçlarımı da topuz yapmıştım. Makyajımı da fazla abartmadan elbisemle uygun şekilde yapmıştım. Ayakkabılarım da yine siyah ve topukluydu. Pırlanta takılarım ve takip cihazı olan bilekliğimle (!) birlikte gayet güzel görünüyordum. Çantam da siyah ve üzerinde gümüş marka amblemi olan bir çantaydı. İçine telefonum, cüzdanım ve makyaj malzemelerimi koydum. Elime aldım ve odadan çıktım.
"Kiraz, gerçekten geç-" Merdivenlerden inmeye başladım. Kerim siyah bir takım elbise giymişti. Gümüş saati ve kravat iğnesi de kombinini tamamlamıştı. Gerçekten çok yakışıklı görünüyordu. Onu bu şekilde dışarıda gezdirmesem daha mı iyiydi acaba? "Çok güzel olmuşsun." dedi gülümseyerek. Ellerimi boynuna doladım.
"Siz de çok yakışıklı olmuşsunuz Kerim Bey." dedim gülerek. "Hadi gidelim. Yoksa gerçekten yetişemeyeceğiz." Elinden tuttum ve kapıya doğru yürümeye başladık. "Hadi Kara! Bir de bana hızlı ol diyorsun!" Sonunda evden çıkıp arabaya ulaşabilmiştik. İkimiz de binip kemerlerimizi taktık. Kerim arabayı çalıştırdı. "Kedi? Kedi nerdeydi? Sen almıştın. Ama görmedim ben onu?" dedim bir anda aklıma gelince.
"Veterinerde. Kontrol için gönderdim. Gerekli aşıları falan da yapılacak."
"Rahatladım." dedim gülümseyerek. "Ee, ne bilmem gerek, bugünle ilgili."
"Kadının adı Pervin. Başka bir şey bilmene gerek yok, ayak uydur yeter. Sıradan bir iş görüşmesi gibi olacak zaten. Daha sonra Cihan'a karşı kullanabileceğimizi düşünüyorum bu adamı."
"Beni tanımazlar değil mi? Cihan'ın yanında falan görmüşlerdir belki?"
"Sanmıyorum. Hiç bir şekilde iletişim kurmuyorlar. Birbirlerinin işine de karışmıyorlar. Ama biz karışmasını sağlayacağız."
"Onu nasıl yapacağız?"
"Onu da bize zaman gösterecek."
"Onların evine mi gidiyoruz, bir restorana falan mı?"
"Evlerine gidiyoruz."
"Ne zaman çıkarız peki?"
"Bilmem, neden sordun?"
"Hiç, öylesine." Pencereyi açtım. "Bugün hava çok güzel." Bugün hava gerçekten çok ferahtı. İnsanın öylece durup bu havayı içine çekesi geliyordu. Telefonum çalmaya başlayınca hemen çantamı açtım. Telefonumu alıp kulağıma götürdüm.
"Efendim Burak?"
"Nerdesin Ela?"
"Ne oldu? Bir şey mi oldu?"
"Çakal aradı az önce. Ceyda duymadan sana haber vermek istedim."
"Tekrar ararsa yarın halledeceğimi söyle."
"Nasıl halledeceksin Ela? O kadar parayı nasıl bulacaksın bir günde?"
"Burak bunu sonra konuşsak olur mu? İşim var şuan."
"Şimdi konuşmayacaksak ne zaman konuşacağız Ela? Kafamıza kurşun yedikten sonra mı?"
"Burak sakin olur musun? Halledeceğim, diyorum. Hadi işim var, kapatıyorum." Telefonu kapatıp çantama geri koydum.
"Bir sorun mu var?" Keşke bir sorun olsa Kerim...
"Önemli bir şey değil. Halledeceğim."
" Yardımıma ihtiyacın yok yani."
YOU ARE READING
Hırsız Ajan
RomanceBir hırsız ve bir ajan... İkisi de aynı şeyin peşinde. Tek istekleri Cihan Derin'in acı çekmesi ve onu mahvetmek. Peki ya bunu neden bu kadar çok istiyorlar? Bu yolculukta onları neler bekliyor? Hiç bilmedikleri duygular, hiç bilmedikleri hisler, hi...