Multi:Karakterlerimizin partideki halleri...
Sesimi çıkaramadım o kadar huzurluydum ki o an yaşadığım duygu değişimleri her ne kadar vücudumu yıpratmış olsa da onun kolları arasında çok huzurluydum şu an. Ta ki karşımızda beliren kişinin ateş saçan gözleriyle gözlerim kesişene kadar. Derin derin aldığı nefeslerden içinde bir savaş verdiği belli oluyordu.
***
Saat:10.15
Gözlerim açılmamakta ısrar ederken tüm irademle gözlerimi aralamayı başardım. İpek yanımda derin uykularda gezinirken kafamı kaldırıp baş ucumda duran saatime baktım. Uuu baya geç olmuştu. Bugün sınavımız olmadığı için okulu astık. Bu durum hiç içime sinmiyordu. Belkide önemli bir konu işleyecekti hocalarımız. Ama benim sözümü dinleyen kim? Bugünkü parti umarım güzel geçer. Ezgi ve Burağın olduğu yerde iyi kelimesi her ne ar saçma olsa da... Dün Rüzgar ile sarıldığımızda kendimi çok daha iyi hissetmiştim. Yine de bu benim onu sevdiğim anlamına gelmiyor. Aslında Rüzgar çok iyi birine benziyordu. Ayrıca yapılı vücudu ve ela gözleriyle açıkcası baya da yakışıklıydı. Partiye onunla gitmeyi bunun için kabul ettim zaten. Biz Rüzgar ile sarıldığımızda gözlerim Burağın ateş saçtığını sandığım gözleriyle buluştu. Bir an içimi korku kaplamıştı. Sanki ona ihanet etmişim gibi bir his belirmişti içimde. Ne ihaneti ya bu. Kendi kendime saçmalarken Burak gayet sakin tavırlarla yanımıza yaklaşıp Rüzgar'a partiye gelip gelmeyeceğini sormuştu. Ben kendi kendime saçmalıklarım yüzünden şaşkın bir şekilde bu iki şahısa bakarken yüz ifadem nasıl bir hal aldıysa ikiside aynı anda bana bakıp kahkaha atmaya başlamışlardı. Sinirlenip yanlarından ayrıldım. Artık ondan sonra ne konuştularsa bilemiycem. Dün tüm gün kendimi tuhaf hissetmiştim. Burağı gördüğümde neden tedirgin olmuştum ki? Sevgilim değildi sonuçta. Galiba bunuda beynimdeki raflardan birine kaldırsam sıkıntı olmaz. "Bugün çok güzel olacak!" dedim içimden. Dün gece İpek ile barışmamızı kutladık baya çok eglenmiştik. Kısacası harikaydı. İpek uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mutluydu. Bu benimde mutlu olmam için büyük bir sebepti. Her İpek bana sarılıp "Çok mutluyum" dediğinde canım yandı. Çünkü biliyordum ki bir günde omzumda ağlayarak "Çok üzgünüm/mutsuzum" diyecekti. Ama önemli olanın o an olduğunu kendime hatırlatıp.Canım arkadaşımın mutluluğuna ortak oldum. Şimdi ise kendisi horul horul uyuyor. Kolumla hafifçe dürttüm.(Yine Kol;) İpeğin hafif dürtmelerle uyandığı nerde görülmüş.
-İpeek İpekcim canımm
-Hmm...
-Batu kahvaltıya geldi hadi kalk kuzum.
-Ne şimdi mi ? Saat kaç ki? Ben daha yatıyodum. Yoksa beni böyle mi gördü? Hemen hazırlanmalıyım. Azraa neden şimdi haber veriyorsun ki? Bu şimdi mi haber verilir kızım?
Ben sadece gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken İpeğin aklı çalışmaya başladı.
-Batu ile bugün akşam görüşücez niye gelsin ki? Azraa!
Eyvah yandık anladı dememe kalmadan beni cimciklemeye başladı. Ben ayağa kalktığımda ise kovalamaca...
***
Kahvaltımızı hızlı bir şekilde yaptık ve hazırlanmaya başladık.İpeklerin evinde hiç kıyafetim yoktu onun için verdiği beyaz gömleği giydim yine ama pileli etek yerine pantolon istedim. Dışarda sürekli eteğimi havalandıran sapık bir rüzgar olduğu için. He bu arada rüzgar derken bizim Rüzgar değil hani şu esen rüzgar varya yazın keşke esse dediğimiz ama esmeyen kışında soğuk soğuk yüzünüze bir tokat gibi çarpan,işte o şeyden söz ediyorum. Bunun için İpeğin verdiği eski bir pantolonu giymek zorunda kaldım. Dizleri yırtılmıştı herhalde düşmüştü.
-Ne zaman düştün?
İpek anlamaz bakışlarla bana bakarken. Açıklama gibi bir şey yaptım.
-Pantolon yırtılmış ya herhalde düştüğünde olmuş. Ne zaman düştün diyorum bende?
-Haahh ilahi Azra düşmek filan ne alaka kuzum. Modeli öyle onun düz pantolon giymektense yırtık pantolon daha iyi daha havalı...
deyip göz kırptı.
-Ne havası ne iyisi be bi pantolon var şurası burası açılmayan açık olmayan ona da bulmuşlar bir şeyler. Bizim bu nesil nereye gidiyor böyle?
diye konuşurken İpek alaycıl bakışlarıyla
-Aynı annem gibi konuştun kızım genç ol biraz enerjik ol en kötüsü ergen ol da. Yetişkin olma hemde bu yaşta valla izin vermem.
dedi. Elindeki uzun çiçekli elbiseyi bırakıp bana doğru yavaş adımlarla geldi ve üstüme atılıp gıdıklamaya başladı. Gülmekten karnıma ağrılar girerken en sonunda bıraktı. Daha sonra geç kaldığımızı söyleyerek hızlıca üstünü değiştirdi ve evden çıktık.
***
Şimdiye kadar o kadar çok mağaza gezdik ki sürekli kıyafetleri giy çıkart giy çıkart... Partiye çok az bir zaman kalmıştı ve biz daha hiç bir şey alamamıştık. "Yorgunluktan ölebilir miyim?" diye sorarken kendime İpek yine ilk mağaza heyecanıyla bir mağazaya koşmaya başladı. Ben de İpeği kaçırmamak adına karşı tarafa koşarken ani fren sesiyle "Galiba cidden ölüyorum." dedim. Sonra ise geriye doğru bir kuvvet hissettim. Gözümü açtığımda yerde yatıyordum. Kafamı kaldırıp yan tarafa baktığımda deli gibi gülen bir taş görmeyi kimse beklemez. "Allahım sonunda aşk kapımı çaldı." demeye kalmadan beni kurtaran şahıs yüzünü bana doğru çevirdi. Rüzgar! Şimdide ben gülmeye başladım. Rüzgar anlamaz bakışlarla bana bakarken içimden "Oşk kopomo çolmoşmoş(!)"dedim. Sonrada Rüzgarın salak konuşmalarına maruz kaldım.
-Güzellik neden dikkat etmiyorsun. Ya benim gibi süper bir kahramanın olmasaydı?
-Beni kurtardığın için sağol. Çok teşekkürler bay kahraman.
Alaycıl alaycıl söylemlerime bayılmaya başladım.
-Önemli değil güzel bayan üç kere Rüzgar demeniz yeterli her zaman.
dedi ve göz kırpıp yanımdan kalkıp yürümeye başladı.
-Rüzgar mal,Rüzgar salak,Rüzgar-
-Eksik ya da yanlış bir kahraman kodladınız.Dit dit
Bu ne ya! Yik irtik! Rüzgar geri yanıma gelip tüm yüzünü kaplayan sırıtışıyla beni ayağa kaldırmıştı.
-Akşam görüşürüz o zaman güzel bayan.
diyerek yanağıma yaklaştı sonra geri çekildi.
-Daha çok erken böyle şeyler için.
diye kendi kendine mırıldanıp gitti. Kafamı sağa sola sallayıp neler oluyor anlamlı bakışlarımla arkasından bakıyordum. İpek mağazadan çıkıp
-Kızım ne bekliyorsun burada deyince...İpeğe saçma bakışlarımı yolladım. Ben de bakış yollayıp duruyorum valla. İpeğe kısaca olan olayları anlatıp İpeğin az önce girdiği mağazaya doğru yürüdük.Bu mağazada da denedik bir kaç kıyafet ve beğendiklerimizi satın alıp çıktık. Ayakkabılarımızı bu mağazadan bulmamız büyük şanstı. İpeğin gezdirdiği diğer mağazalara da girip ve aynı hızla çıkıp alışverişlerimizi tamamladık. İpek şoförü aradı, arabanın hızla gelmesine bir oh çektim. Şu haftada olaysız geçen bir günümü söyleyin. Yok değil mi ? Yok!
***
Partiye hazırlık başlasın! Yani hala benim niye o partiye gittiğime akıl sır erdiremiyorum. Bide üstüne üstlük üstüme kola döken bir çatlak ile gidiyorum. (Hemde bir idda yüzünden dökmüş. Neyin iddası bu? ) Şanssızlık? Ayy yok bu daha beteri bence. Bir de İpek ikide bir "Partinin en güzel kızları biz olacağız." deyip duruyor. Asu ile Ezgi varken bizim hiç şansımız yok bence. Aman olmasında neyin şansı bu yüklü miktarda para kazanacağız sanki. Aynadan kendime göz gezdirdim. Güzel olmuştum ama biriktirdiğim paranın bir kısmı gitmişti. Acilen çalışmaya başlamam gerekiyordu. Aynada tekrar kendime baktım. Cidden bu pembe elbise harika olmuştu. İpek bana zorla yüksek topuklu bir ayakkabı aldırmıştı ama bunlarla yürümek baya zordu. Bakalım yürüyebilecek miydim?
İpekte uzun derin yırtmaçlı siyah elbisesi ve aşırıya kaçmayan makyajıyla harika görünüyordu. İkimizde birbirimize kızını ilk kez gelinlikli gören anneler gibi bakıp sımsıkı sarıldık ve"Bu parti harika geçecek!" diye birbirimizin kulaklarına fısıldadık. İkimizinde yüzündeki gülümsemesi suratına yayılırken İpek
-Haydee gidelum hayde haydeee gidelum haydeeeee...
deyince hafif sesli bir şekilde güldüm.
-Hadi gari gidiverelim.
Gülerek merdivenlerden indik. İpeğin annesi ve babasının iltifatları karşısında biz kıkırdarken dışarıdan gelen korna sesiyle İpeğin anne ve babasıyla vedalaşıp dışarı çıktık.
Rüzgar ortalarda yoktu ama Batu gelmişti. Üstündeki açık mavi gömleğinin üstten bir kaç düğmesini açmış ve kollarınıda yukarıya doğru katlamıştı. Altındaki sarı kısa pantolonu ortalığı yakmaya yeterdi. Taktığı kahverengi kemer ise kıyafetiyle uyum sağlamıştı. Gömleğini sarı kısa pantolonun içine vermiş olması ise parti için şık olmasını sağlamıştı. Yavaş yavaş Batuya doğru yürüdük.
-Oooo bayanlar çok şık olmuşsunuz.
-Teşekkürlerr -Teşekkürlerr
dedik aynı anda. Sonra birbirimize bakıp gülümsedik.
-Aşkım gidelim mi?
Batu ne kadar güzel oynuyor rolünü ee her hafta başka kız olunca alışmış beyefendi.
-Gidelimm.
dedi İpek tüm dişlerini göstererek. Batu'nun arabası BMW İ8 di. Siyah rengiyle araba çok havalıydı. İpek bana el sallayıp sımsıkı sarıldı ve kulağıma fısıldadı "Bu parti harika geçecek.". İpek arabaya doğru yürüdü Batu ise arabanın kapısını açmış bekliyordu. İpek ön koltuğa oturdu. Batu yavaşça İpeğin kapısını kapattı ve kendi şoför koltuğuna yerleşti. Hızla gözden kaybolurlarken gözüme ışıklarını sokan bir adet Porsche 911 ile karşılaştım. İçinden inen havalı Rüzgar Bey yanıma yaklaşıp elime küçük bir öpücük kondurdu. Açık renk kot gömleğinin içine giydiği beyaz atleti ve altına giydiği koyu renk kot pantolonu ile çok cix görünüyordu.(cix yani iyi anlamlı bir kelime)
-Ooo güzel bayan harikasınız.
-Teşekkürler.
dedim. Bu sefer otuz iki dişini gösteren taraf bendim. Geç kaldığımız için hızlıca arabaya bindim. Tabiki Rüzgar kapımı açmadı. Salak çiçik. Neyse arabayı aynı kendisi gibi deli kullanıyordu. Partinin olduğu eve gelene kadar ölüp ölüp dirildim. Ev tüm ihtişamıyla harika bir villaydı. Arabadan indik ve yavaş yavaş partiye yürümeye başladık.
Yol boyunca devam eden ve hala da devam etmekte olan sessizliği Rüzgar böldü.
-Şey evin yok mu yani annen baban filan? Yanlış anlama yani seni İpeklerin evinden alınca merak yani.
-Varlar tabi ki. Evim buralara uzak ama okulun başarısı iyi, öğrencileri için aynı şeyi söyleyemem o ayrı konu. Onun için hafta içi İpeklerdeyim haftasonları evime dönüyorum.
-Hmm anladım. Aa bak Azra karaoke yapıyorlar ben bayılırım. Hadi gel!
deyip bahçeye kurulmuş küçük sahneye çekiştirdi. Ben ne olduğunu dahi anlayamadan kendimi sahnede bulmuştum. Batu sahne bölümünde çalışanlardan birine bağırdı.
-Gülşen, Bir Fırt Çek
Müzik başladığında o anki kararımla şarkıya eşlik ettim. Şarkı ya başladığında sesi büyüleyiciydi.-Ay yükseldim birine o kendini biliyor
Yine de pas vermiyor oyalıyor
Etmiyorum pes-Koklatmam elletmem
Yar etmem kimselere yürü be!
O benimdir dağılın uzayın bakalım
No more bets-Sen de boş değilsin şimdi beni konuşturma
Ver bana ver bana kalbini
Elini korkak alıştırma-Gel bizim oralara ortalık karışsın
Kötü niyet yok maksat ayağın alışsın-Bir fırt çek dudakta sönecek yangın
Karlar buzlar seninle nasıl yarışsın?-Gel bizim oralara ortalık karışsın
Kötü niyet yok maksat ayağın alışsın-Bir fırt çek dudakta sönecek yangın
Karlar buzlar seninle nasıl yarışsın?*
Rüzgarın dans etmesi üzerine bende kendimi şarkının ritmine bıraktım. Mutlulukla kafa buluyorum millet! Bu harika!
Şarkı bittiğinde Rüzgar'a gülerek baktım. İkimizde dans edip şarkı söylemekten nefes nefese kalmıştık. Arkadan alkış ve ıslık sesleri kulaklarımı tırmalıyordu.Çok yakındık nefeslerimiz birbirine karışırken dudaklarıma bakıp
-Bir fırt çek dudakta sönecek yangın.
dediğinde gülümsemem soldu ve yerini ciddi bir tavır geldi. O an ne yapmam gerektiği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Bana biraz daha yaklaştığında aramıza biri uçuşunu gerçekleştirdi. Burak aramıza girdiğinde Rüzgar ve ben arkaya doğru sendeledik. Bu da neydi şimdi? Kıskançlık sendromu?
----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOPYA
ChickLitAzra,hayatında hiç bir erkeği sevmemiş kendi halinde bir kız... Batu,aşık olduğu Azra'dan karşılık görebilecek mi? Burak, yeni yeni sevdiği Azra'yı engelleri yok sayarak kendine bağlayabilecek mi? Tek bir kopya kağıdının her şeyi altüst etmesi inanı...