"AZRA!"

178 11 4
                                    

Multi: Emily

-

Elimi tuttu ve restoranın içine girdik. Burak bana bir açıklama borçluydu öyle değil mi?

-Burak!
dedim durup belki açıklama yapar ve esir aldığı elimi bırakır diye ama; o beni duymamazlıktan geldi. O pis kız ile oturduğu masaya geldiğimizde elimi yavaş yavaş bıraktı.
-Tanıştırayım kız kardeşim Azra.
Karşımdaki sarışın kız memnun olmuşcasına gülümseyerek elini uzattı.
-Merhaba tatlı şey ben de Melis. Tanıştığıma çok memnun oldum. Burakcım o kadar zamandır görüşüyoruz, bana bir kız kardeşin olduğundan bahsetmemiştin.

Ne zırvalıyor bu kız?

...

Burak gergin bir gülüşle karşılık vermişti Melis'in bu sözüne; neler dönüyordu burada? Melis gülümseyerek bana baktığında zoraki bir gülümsemeyle ona gülümsedim. Bu durumdan rahatsız olmuştum. Hafifçe Burak'ı dürtükledim ve gülümsememi yüzümde asılı bırakarak konuştum

-Lavaboyu kullansam iyi olacak galiba.

-Tabi canım kardeşim ben de seninle geleyim.

-Müsadenizle...

deyip arkamı döndüm Burak'ta arkamdan Melis'e sessizce

- Hemen geliyorum canım.

dedi. Bu kızda nereden çıkmıştı ki şimdi?Burak'ı hiç umursamadan hızlıca tuvalete yürüdüm ve içeri girdim. Artık dayanamıyordum. Ciddiyim duygularım gün içinde şekilden şekle giriyor. Ben bu kadar hareketli bir hayata alışkın değilim. Gözümden dökülen yaşlara engel olamazken tüm yükümü duvara verdim. Kendimi tutamıyordum. Ben güçlü bir kız değildim. Hiçbir zaman güçlü bir kız olamadım ki ben. Her güçsüz kaldığımda kaçmadım mı ben? Tek yapabildiğim kaçmaktı. Durup savaşmaya hiç gcüm olmamıştı. Tuvalet kapısının hızla açıldığını duyduğumda kafamı yaslandığım duvardan kaldırıp Burak'a baktım. Hızla bana yönelip sımsıkı bana sarıldı.

-Bunu düşünmediğini çok iyi biliyorum. Düşünmedin öyle değil mi? Seni değil de başkasını sevebileceği mi düşünmedin?

dedi adeta ruhumu okşayan ses tonuyla.

-Düşündüm Burak! Düşündüm...

dedim gözyaşlarım sel olup akarken. Yavaşça benden ayrılıp gözlerimin içine baktı. Dudaklarını yavaşça alnıma değdirdiğinde buz gibi olan vücudum adeta ısınmıştı. İstemsizce yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. Sevildiğimi ve değerli olduğumu hissediyordum. Burak gözlerimin içine bakarak konuştu.

-Seni ne kadar çok sevdiğimi çok iyi bildiğini sanıyordum.

-Burak bilemiyorum.

-Neyi bilemiyorsun herşeyim?

-Ben- ben sana güvenemiyorum. Ben çok yoruldum anlıyor musun? Seninle tanıştığım ilk günden beri olaysız geçen bir günüm yok. Ben bu kadar hareketli bir hayata alışkın değilim. Beni seviyorsun anlıyorum ben de seni seviyorum ama; madem bu kadar çok seviyorsun, bu kadar çok canımı yakıp beni üzmeyi nasıl beceriyorsun? Söyle!

Burak sessiz kalmıştı. Sadece seviyorum dermişcesine gözlerimin içine bakıyordu. Verebilecek bir cevabı yoktu çünkü. Sessizliği bozan ben oldum.

-Söyle dedim sana!

Ona karşı olan nefretim geri çıkıyordu sanki ortaya. Doğruydu ya asla ondan ve benden biz olmayacaktı. Ney için uğraşıyorduk ki? Bizim ne olduğumuz bile belli değilken neyi istiyorduk? Neyi istiyordum? Burak'ın bir şey demesini beklerken. Yüzüme bakarak bir iki adım geriledi ve kapıyı açıp dışarı çıktı. Daha da çok sinirlenmiştim. Tırnaklarımı avucuma daha da çok bastırıp kendimi sıktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KOPYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin