"Kendini beğenmiş, sevimsiz, megaloman, ukala herif. Üzülme artık, Hermione."
Bahar gökyüzü bulutlu ama yine de maviyken, Greentown kampüsünün bahçesinde, kıyıda kalmış bir bankta iki genç kız yan yana oturuyordu. Kızıl saçlı olanı, kumral arkadaşını teselliye uğraşıyor gibiydi; ancak Severus Snape'e art arda yağdırdığı hakaretlerin işe yaradığı söylenemezdi.
"Üzülmüyorum."diye mırıldandı Hermione. "Sadece..."
"Hayal kırıklığına uğradın."diye tamamladı Ginny dobra dobra. "Eh ama, bu o kadar da tuhaf değil, ha? Uzaktan tanıyıp çok sevdiğimiz kişilerin yakından görünce bizi hayal kırıklığına uğratma ihtimalleri hep vardır."
"Bu cümleyi sen mi kurdun?"dedi Hermione ona garip garip bakarak. Kızıl saçlı kız omuz silkti.
"Sen söylemiştin bir ara. Her neyse, Severus Snape burnu Kafdağı'nda lanet herifin tekiyse ne olmuş? Kitaplarını hâlâ sevebilirsin, kendisi lâzım değil, değil mi?"
Hermione gözleri karşıya dikili, düşünceli düşünceli konuştu.
"Ama... Anlamıyorum. Onun soğuk biri olduğunu hep biliyordum, ama bu kadar da değil. Belki de canı başka bir şeye sıkkındı, belki de onu yanlış bir zamanda rahatsız ettim?"
"Tamam, öyle düşünmeye devam et."diye başını salladı Ginny. "Yeter ki üzülmekten vazgeç, tamam mı?"
"Tamam."diye mırıldandı Hermione, iç çekerek. "Hem zaten bugün belki onu tekrar görürüm. Özür dileme şansım olur."
"Özür mü?"diye ciyakladı Ginny. "Ve onu tekrar görmek derken?"
"Kütüphaneye gideceğim."dedi Hermione, onun ilk cümlesini duymazdan gelerek.
"Hayır, gitmeyeceksin."diye yapıştırdı Ginny öfkeyle. "Bırak şu herifi Tanrı aşkına."
"Onun için değil."dedi Hermione. "Tezim için. Daha okumam bitmedi."
"Haa..." Ginny mahcup göründü. "Eh, peki, tamam... Ama orada ukala, sevimsiz, nemrut bir yazar görürsen dikkat et ısırmasın."
Hermione bununla, sabahtan beri ilk kez olarak gülerken, kızıl saçlı kız da sırıttı.
"Ona hakaret etmeyi kes, Ginny."dedi Hermione. "Hem haydi, kalkalım artık. Daha Eski Latince dersine gideceğim."
"Ben boşum."dedi Ginny rahat rahat, onunla beraber kalkarken.
"Ne hoş."dedi Hermione acı acı. Ginny kıkırdadı.
"Harry'yle sinemaya gideceğiz. Sana da gel derdim ama..."
"Sağol, almayayım."dedi Hermione yüzünü buruşturarak. "Sizin en uzun öpüşme rekorunuzu egale etme çalışmalarınızla ilgilenmiyorum." Ginny bir kahkaha patlattı.
"Doğru, sen gidip kütüphanede Mükemmelus Snape'i gözetleyecektin."
"Kapa çeneni."dedi Hermione, onun omzuna vurarak. Ginny daha beter sırıttı.
"Bir şey soracağım, Hermione... Ama kızmak yok?"
"Sor?"dedi Hermione kuşkuyla.
"Yakından da televizyonda göründüğü kadar çirkin mi?"
"Ne? O çirkin falan değil-gel buraya!"
Kızıl saçlı kız kahkahalar içinde kaçmaya başlarken, Hermione gülerek onun arkasından koşturdu.
O gün son dersinden de çıkıp, kütüphanenin yolunu tuttuğunda, Hermione kendisini bir önceki güne nazaran daha iyi hissediyordu. Severus Snape'le arasında geçen talihsiz konuşma yüzünden bütün geceyi ağlayarak geçirdiği doğruydu, evet, ama bugün Ginny sayesinde toparlamıştı. Belki de Ginny haklıydı; insanlar uzaktan bakmakla tanınmazdı. Belki de kendisi haklıydı, Snape dün kötü bir günündeydi. Hayal kırıklığının büyüklüğünü inkâr edemezdi Hermione. Ama Snape'e sevgisinin tekrar güçleneceğine ve bunu unutacağına emindi, hayranı olduğunuz birinden kolay kolay vazgeçemezdiniz sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kütüphane
FanfictionHermione Granger, bir gün gittiği kütüphanede, hayranı olduğu ünlü yazarla karşılaşır. Not: Bu hikaye, 2013 yılında yazılmış olup daha önce başka sitelerde de yayımlanmıştır. Bu hikayeyi başka isimlerle yayınlayanlara lütfen itibar etmeyiniz.