Bölüm 19: Cennetten Kovulmak

960 59 18
                                    

Katil.

Hermione'nin, adamın ağzından dökülen kelimeyi algılaması biraz uzun sürdü, bir süre boş boş baktıktan sonra söylediği şeyi anlamlandırmayı başardığında ise, tek yapabildiği nefesini içine çekmek oldu. Ansızın, ağır bir kaya kütlesi göğsüne gelip oturuvermişti.

"Ne?"diye soludu inanmazlıkla.

Snape şaka mı yapıyordu? Şaka yapıyor olmalıydı-ama onu böyle korkuttuğu için Hermione'nin intikamı acı olacaktı. Şimdi dudağını alaycı şekilde büküp ona gülecekti kesin, onu korkuttuğu için eğlenecek ve...

Niye kimse gülmüyordu?

"Hermione..." Snape'in usul sesini duydu ve birisi hafifçe koluna dokundu. "Hermione, iyi misin?"

Hermione'nin başı dönüyordu, yüzünün hissettiği kadar solup solmadığını merak etti, solduysa, bu Snape'in telaşlı sesini açıklıyordu.

"Hermione..."diye tekrarladı Snape, acıyla. Genç kız güçlükle yutkunurken, kendisini toparlayarak doğruldu.

"Şaka mı yapıyorsun?"

Snape'in yüzü mermerden yontulmuş gibi sertti ama ifadesinden ciddiyeti okunabiliyordu, Hermione derin bir nefes aldı. Katil. Cinayet. Birini öldürmek... Tamam, açıklaması olmalı.

"Anlat."diye fısıldayabildi, onun yüzüne bakmaya cesaret edemezken.

Sadece bilmek istiyordu. Çünkü kendisini ne denli sorgularsa sorgulasın, Snape'in sorusuna cevabı hazırdı, en azından vermek istediği cevap. Ama onu verebilmek için, içindeki küçük kızın teselli edilmesine ihtiyacı vardı. Başını yavaşça kaldırıp adamın gözlerine yalvarırcasına baktı.

"Her şeyi mi?"diye sordu Snape. "Sadece kaçıp gitmeyecek misin?"

"Anlat."diye tekrarladı Hermione, bu kez daha güçlü. "Her şeyi."

Snape iç çekti ve kanepede ondan uzaklaşıp arkasına yaslanırken, Hermione'ye bakmadı. Bir süre, salonda hiç ses çıkmadı.

"Greentown,"diye başladı sonra Snape, yavaşça, ağır ağır. "Benim doğduğum yerdi. Çocukluğumun geçtiği yer. Bundan yıllar önce şimdikinden bile daha az insanın yaşadığı küçük bir şehirdi burası..."

Hermione nefesini tuttu. McGonagall'ın ona aylar önce Snape'in burada öğrencisi olduğunu söyleyişini hatırlamıştı. Ve fena hâlde yanılmıyorsa, şu an Snape'in Greentown geçmişini niye sakladığını öğrenmek üzereydi.

"Nefret ediyordum."diye fısıldadı Snape. Ses tonundaki kesinlik Hermione'nin tüylerini ürpertti. "Buradan, ailemden, okulumdan, çocukluğumdan, her şeyinden... Babam hiçbir zaman çok zengin bir adam olmamıştı, ama ben büyürken git gide daha da fakirleşmişti. Ben tek çocuktum... Annem, ailesini babam için terk etmişti, babamın akrabaları ise onunla konuşmuyorlardı. Yalnızdım. Yalnızdık.

Ben büyürken, babam her geçen gün daha da kötüleşiyordu. İçiyordu... Hiçbir zaman evin faturalarını zamanında ödeyecek parası yoktu ama içiyordu, içkisi için her zaman parası vardı. Annemin onu neden, nasıl bu kadar çok sevdiğini asla anlayamadım, Hermione, çünkü ben babamı asla sevmedim. Hayatım boyunca, hayatı boyunca hep bir yabancıydı benim için. Evimde yaşayan, hayatımı mahveden bir yabancı...

İçmediği zamanlar zavallı, hayattan bezmiş, sokakta görsen acıyacağın türden ezik biriydi; içtiği zamanlar tüm pisliğini bize yönelten bir canavar. Bunları, yaptığım şeye bahanem olsun diye anlatmıyorum, hayır... Sadece, bunları anlatmazsam, neden yaptığımı anlayamazsın, ondan anlatıyorum.

KütüphaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin