3.BÖLÜM

185 17 3
                                    

Multimedia'da muhteşem üçlü :)

15 Eylül 2014

Yaz, artık son etkilerinide bir Eylül sabahında güneşi tam tepeye çıkararak gösteriyordu.
Güneş ışıklarının yansımaları sabah 07:33'te Bursa'nın Osmangazi ilçesinin 'taştan mahalleleri' nin birindeki bir apartmanın penceresinden girip Azra'nın kendisini incelediği boy aynasına dokunuyordu. Bir çerçeve gibi yere dayalı duran aynasının önünde, Azra son dokunuşlarını yapmakla meşguldü. Erkenden kalkıp -zaten heyecanından fazla uyuyamamıştı- önce en özel gül kokulu jeliyle bir duş almış sonra, saçlarını güzelce taramış ardından onları tepesinde dağınık bir topuz yapmıştı. Giydiği siyah-lacivert okul forması , mağaza çalışanınında dediği gibi üzerine 'cuk' oturmuştu.
Siyah, kolları dirsek üzeri, üzeride okulun amblemi olan okul t-shirtü ve lacivert, yanlarındaki siyah çizgiler hariç düz bir de eteği vardı.
Kestane rengi saçlarıyla güzel bir uyum yakalayan bal rengi gözlerine de biraz rimel sürmüş ve onları kalemle -aşırıya kaçmamaya çalışarak- koyulaştırmıştı.
Babasının ısrarları üzerine kumaş ekletip diz kapağına kadar getirdiği eteğinın yakıştığından iyice emin olduktan sonra çilek kokulu parfüm şişesini üzerine boşaltıp odasından çıktı.
Dış kapıyı sonuna kadar açmış ayakkabılarını giyen babası, Azra'nın belirdiğini görünce gözlerini bağcıklarından ayırıp kızına yöneltti. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, boğazını temizleyip kızına doğru bir adım attı ve "Bu formanın sana yakışacağını biliyordum, ama bu kadar harika olacağını tahmin etmemiştim, güzelim." dedi, hayran hayran bakmayı sürdürerek.
Babasının iltifatlarını abartılı bulan Azra dudağını büktü,
"Abartma babacığım, sıradan bir okul forması işte. Kendi kıyafetlerimi giyip gitmeyi tercih ederdim."
Azra'nın isyanlarına cevap vermeyen Sinan Bey ufak bir kahkaha attı ve kızını kollarına aldı.
"Eğer acele etmezsen, ilk günden geç kaldığın için seni okula almayacaklar."
Azra heyecanına yenik düşüp babasının dediklerini ciddiye aldı ve odaya koşturdu, bir kaç saniye sonra omzuna astığı küçük çantasıyla - ilk gün olduğu için sırt çantasına gerek duymamıştı- tekrar kapıda belirdi. Babası halâ aynı yerinde duruyor ve aceleci gözlerini apartmanda gezdiriyordu.
"Bir ara bu koridorları boyasam iyi olacak. Kötü görünüyorlar."
Sinan Beyin bu düşüncesini zamansız ve gereksiz bulan Azra, yeni aldığı siyah Converse'lerini ayağına geçirip, evin kapısını kapattı ve üç kere kilitledi.
"O kadar sıkı sıkı kilitlemene gerek yok güzelim, korkma, gündüz evlere hırsız girmesi Osmangazi'de nadir görülür." dedi Sinan Bey asansöre binerken. Azra ise şu an Bursa'da gündüz eve hırsız girme ihtimalinin ne kadar olduğunu düşünemeyecek kadar stresli ve heyecanlıydı. Yeni ülkesinde, yeni okulunun ilk günüydü. Bu onun için oldukça düşünülecek bir konuydu zaten. Daha fazlasına gerek yoktu.

             ➰➰➰➰

"Azracığım, sakın endişelenme ve elini ayağına dolaştırma. Burada herkes senin yaşlarında , ve eminim herkes İtalyalardan çıkıp gelmiş bir güzellikle arkadaş olmak için can atacaktır."
Arabadan inmeden önce, Sinan Bey kızının edişelerini gidermek için son çabasınıda vermişti.
Kızının güzel gülümsemesine karşılık verip, onu alnından öptü ve yeni hayatına ilk adımını atması için gönderdi.
Azra, tüm sıkıntılarını içeren derin bir nefes verip, arabadan indi. Karşısında duran okul, Osmangazi'nin kayda değer liselerindendi. Azra birkaç evrak işlemleriyle bu liseye kaydını yaptırmıştı. Ama bir kaç kağıt parçasını okuyup imzalarken bu kadar heyecanlı değildi.
Babasına el sallayıp, çaktırmadan eteğini düzelterek okulun giriş kapısına doğru yürüdü. Özel bir okul olmamasına rağmen oldukça gösterişliydi; büyük kahverengi bir giriş kapısı ve iki bölmeden oluşan, cam pencereli dört katlı beyaz okul binası vardı. Bahçesi ise içerisine bir futbol sahası kurulabilecek kadar genişti.
Azra "En azından bahçesi İtalya'da ki okulumun bahçesi kadar büyük." Diye aklından geçirdi ve çabucak böyle saçma sapan kıyaslamalar yaptığı için kendine kızdı.

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin