Multimedia'da sırasıyla; Selen Nisa, Azra, Gökdeniz,Tuğçe, Egemen.Sinan Bey biraz önce yaptığı yumurtayı yiyordu.
"Azra, güzelim hadi gel. Bak yumurta soğuyor."
Diye seslendi henüz hazırlanmayı bitirmemiş olan kızına.Saçının son tutamını da ördü Azra ve beş dakika içerisinde altı kere seslenmiş olan babasının yanına gitti.
"Ne çok sıkıştırdın baba, geldim işte, hazırlanıyordum."
Dedi Azra sitemli ses tonuyla, ve babasının karşısındaki sandalyeye oturdu.Çayından bir yudum aldı Sinan Bey ve lokmasını da sıcak sıvıyla birlikte yuttu.
Gözü kızının saç örgülerine takıldı."Hazırlanman biraz uzun sürdü ama değmiş," dedi adam gülümsedi ve devam etti;
"Çok güzel olmuşsun."
Babasının gülümsemesine karşılık veren Azra kahvaltısına başladı.
Bir süre sessizce kahvaltı ettikten sonra Azra saatine baktı ve yerinden hızlıca -hatta zıplayarak- kalktı."Geç kaldım baba görüyor musun?"
Koşarak mutfaktan çıktı, askılıkta asılı olan koyu lacivert ceketini giydi, çantasını da omzuna taktı, gitmeden önce babasını öpmek için tekrar mutfağa yöneldi."Babacığım, bugün okul bitiminde veli toplantısı var. Mutlaka gel tamam mı?" Diye haber verdi babasına Azra son anda aklına gelen toplantıyı.
Adamın yanağına kocaman sulu bir öpücük bıraktı ve koşar adım evden çıktı.
Sinan Bey ise tek başına kaldığı koca evde sıcak çayının boğazından geçişinin sesini dinledi.Kapıdan çıktı Azra ve merdivenlerden ikişer ikişer inerken telefonunda Tuğçe'nin numarasını arıyordu.
Sonunda buldu ve arama tuşuna dokundu.
Birkaç çalıştan sonra sarışın kızın soğuk ama bir o kadar çekici sesi duyuldu;"Geç kaldın İtalyan Kuş."
Bu ses Azra'nın hem iliklerini titretiyor hem de ilginç derecede kendine çekiyordu.
"Evet Tuğçe farkındayım. Sen nerdesin peki? Neden gelmedin beni almaya?" Diye sordu Azra, hafif sitemli bir sesle.
Birkaç haftadır hep Azraların evinin önünde buluşuyorlardı, ardından beraber okula yürüyorlardı.
Fakat bugün Tuğçe "aşağıya in"
Diye mesaj atmamıştı ve Azra geç kalmıştı.Azra apartmanın çıkış kapısına gelmişti ki, hattın diğer ucundaki Tuğçe'nin cevabını duydu;
"Sağa bak."
Şaşkınlıkla kafasını sağa tarafa çevirdi Azra, Tuğçe'yi yol kenarındaki bir bankın üzerinde ağzındaki dumanı sisli havaya karıştırmasını gözlerini kırpıştırarak izledi.
Telefonunu cebine koyup, sarışın kızın yanına gitti."Tuğçe? Sen, sen burada beni mi bekliyordun?"
Elinde tuttuğu uzun Marlboro'yu âdeta bir mücevhermiş gibi izliyordu Tuğçe. Gözleri kamaşa kamaşa.
Siyah ojeyle boyadığı uzun tırnaklarının arasında, beyazlığıyla boy gösteriyordu Marlboro.
Sıradan bir sigara gibi durmuyordu Tuğçe'nin iki dudağının arasında, iki pembenin ortasında bir beyaz.
Son nefesini de üfledikten sonra kafasını Azra'ya çevirdi Sarışın Kız ve dumandan boğuklaşmış sesiyle konuştu;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
Teen FictionKader öyle acımasızdır ki, hayatınızın herhangi bir anında, hiç beklemediğiniz tesadüfler oluşturabilir. Gerçekleşmemesi gereken tesadüfler. Birden bire, kendinizi işlenmiş bir günahın ve beraberinde getirdiği intikam alevlerinin arasında bulabilirs...