8.BÖLÜM

162 6 8
                                    

Multimedia'da telefonda konuşan Afra ve Sibel Can Ft. Halil Sezai - Galata.

"Votelemeden geçmeyin rica ediyorum💕"

Yemeklerini yedikten sonra, Sinan Bey ve Azra, Engin Beyin müsaadesini aldıktan sonra işyerinden çıktılar.

"Azra, okul nasıl gidiyor güzelim? Yeni arkadaşlarından memnun musun?"

Sinan Bey, kızının iyi bir yaşam sürmesini tüm önceliklerinin başına koymuştu.

Boğazını temizleyen genç kız cevap verdi;

"Yavaş yavaş alışmaya başlıyorum baba. Sınıfımdaki öğrencilerden birkaçıyla aramdaki ilişki günden güne iyiye gidiyor. Bir İvan ve Luisa olamazlar ama seviyorum onları."

Birbirlerine bakıp gülüşen baba kız, evlerine gelene kadar sessiz kaldılar.

Eve varınca, hâlâ okul formalı olan Azra, çabucak odasına gitti. Rahat kıyafetlerini giymeden önce, güzel bir banyonun mükemmel olacağına karar verdi ve küveti doldurmak üzere sıcak suyu açtı.

Kıyafetlerini çıkarıp banyoya döndü, duvara çakılı beyaz rafların üzerindeki gül kokulu banyo köpüğü jelini aldı ve suyla dolan küvete döktü.
Eliyle karıştırıp köpüklerin oluşmasını sağladıktan sonra, telefonundan güzel bir şarkı açmanın bu ortamın mükemelliğine son noktayı koyacağını düşündü ve öyle yaptı.

Küvetin içine usulca girip, kendini sıcak suyun verdiği rahatlığa bıraktı. Bir yandan eliyle beyaz köpükleri karıştırıyor bir yandan da çalan şarkıya alçak bir sesle eşlik ediyordu.

"Kadehin dibini vurunca dostlar masaya, gönlümün sokaklarında kandiller yanar.

Muhabbet demini salınca hafiften havaya, gözlerim gözlerini, felaketimi arar.

Şimdi Galatada bir meyhanede, aklım o Zat-ı Şahanede.
Dostlar gönlümü eyler boşa.

Artık kalmadı bir bahanede,  şans ne gezer divanede, onca içtik meyler boşa.

Sonsuz bir akşamüstü şimdi, hasret gitmez ,çakıldı kaldı semaya, canımın canı gönlümü kahret, gitme müptela etme cefaya."

Köpük dolu küvette, kendini suya bırakmış ve şarkının melodisinde kaybolmuştu Azra.
Avucuna biraz köpük aldı ve usul usul saçlarına sürdü.
Saçlarından omuzlarına, onlardanda bacaklarına geçti.
Ellerini açtı ve büzüş büzüş olmuş parmak uçlarını görünce gülümsedi.
Aklına küçükken bir keresinde banyodan sonra ellerinin büzüştüğünü gördüğü ve bunun hep öyle kalacağını sanıp saatlerce ağlaması geldi.
Annesi tesseli etmişti onu.

"Merak etme kızım, parmakların çok suda kaldığı için böyle oldu. Birazdan geçecek." Demişti.

O da ağlamayı bırakıp annesine sımsıkı sarılmıştı.

Gözlerini kapatıp o anı düşündü, annesine sarıldığı anı.

"Annem."

Diye bir fısıltı çıktı genç kızın dudaklarının arasından.
Sonra gözlerinden bir damla yaş düşüp, küvetin içindeki suya karıştı.
Aklına gelen düşüncelerle elini boynundaki ucunda gül olan kolyeye götürdü.
"Acaba İvan şimdi ne yapıyor?"
Diye aklından geçirdi.
Sonra yeni arkadaşlarını düşündü, hangi erkek İvan'ın yerini tutabilirdi ki?
Gökdeniz mi? Yoksa Egemen mi? Veya başka biri?
Belki İvan'ın yeri dolmazdı ama yeni arkadaşlarıyla ilişkisi çok iyi olabilirdi. Bunu zaman gösterecekti.
Arkasına yaslandı genç kız ve göz kapaklarını usulca kapadı.
Gözyaşları şarkıya eşlik eden dudaklarının arasından yavaşça süzülüyorlardı.
Ve söylemeye devam etti Azra;

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin