5.BÖLÜM

157 7 1
                                    

Multimedia'da Tuğçe ve Bengü-İkinci Hâl.

"Votelemeden geçmeyin rica ediyorum💕"

Olaydan 2 hafta sonra;
Tuvalet masasının üzerinde yuvarlak bir çerçeve şeklinde duran küçük aynada, Azra'nın yanağının yansıması beliriyordu.
Sağ yanağında artık tamamen geçmiş diyebileceğimiz jilet izinin üzerine krem sürüyordu genç kız.
Hafif hafif, yanağının üstüne parmağının ucuyla yuvarlaklar çiziyordu.

Geçmişti yanağındaki iz ve acı, ancak Azra'nın korkusu,endişeleri ve üzüntüleri hâlâ ruhunun baş köşesinde duruyorlardı.
O gün yaşanan yarım saat Azra'nın aklından bir saniye bile gitmemişti.
Alara'nın yalanı, odaya kilitlenmesi, ellerinin ve ağzının bağlanması, Afra'nın acımasızlığı. Ha bir de sarışın kız; yani Tuğçe.
Tuğçe kurtarmıştı onu, eğer o olmasaydı, Afra Azra'ya çok daha kötü şeyler yapabilirdi.
Azra, Tuğçe'nin bunu neden yaptığını anlayamamıştı hâlâ.
Artık aynı sınıftalardı Tuğçeyle, hatta sıra arkadaşıydılar ve yavaş yavaş aralarındaki ilişki iyiye gidiyordu.
Azra, belkide binlerce kez teşekkür etmişti Tuğçe'ye, binlerce kez.
Ve Tuğçe'den her seferinde aynı cevabı almıştı;

"Yapmam gerekiyordu, yaptım."

Azra, bir türlü anlayamamıştı, 

"Niye yapması gerekiyordu?"

Aklında bu soru dönüp durmuştu günlerce, sonra kendi kendine bir kanıya varmıştı;
Tuğçe, olanları gördü ve iyi kalpli bir kız olduğundan gelip Azra'yı kurtardı.

Bu düşüncesini Tuğçe'ye de söylemişti fakat o sadece gülüp geçmişti. Ama karar vermişti Azra, Tuğçe'ye nerdeyse bir can borcu vardı ve bunu ödeyecekti. Onunla şimdi arkadaşlardı sadece, ama gün geçtikçe daha iyi oluyorlardı ve Azra onunla sıkı dost olmak istiyordu.
Çünkü, şu anda güvendiği tek insan oydu. Biraz garip davranıyordu ama olsun diyordu Azra hep içinden; Olsun.

İşte, şimdi de bir Çarşamba sabahı Azra okula gitmek için hazırlanıyordu, tam çantasını sırtına takmış, aynada son rütuşları yaparken, telefonuna bir mesaj geldi;

"Tuğçe: Kapının önündeyim."

Gülümsedi Azra, ve kendi kendine mırıldandı;

"Bu sefer de o beni almaya gelmiş. İşte şimdi gerçek arkadaşlığa doğru gidiyoruz."

Olay günü;

Tuğçe, ismini söyledikten sonra, arkasını döndü, kapıyı kapattı ve gitti.
Odanın içinde ise, sandalyede oturan, bilekleri ve yanağı kanayan, elinde bir paket mendille duran Azra vardı artık sadece.

Tuğçe'nin arkasından şaşkınca bir süre baka kaldıktan sonra, gözlerini elindeki mendil paketine çevirdi.
Yanağındaki acı artık dayanılmaz bir hâl aldığından, çabucak bir mendil çıkarttı ve yanağını usul usul sildi.
Her dokunuşunda daha fazla acı hissediyordu, daha fazla ağrı ve daha fazla üzüntü...

Korkuyordu hâlâ, ellerinin titremesi hâlâ geçmemişti ve dudak kenarları hâlâ sızlıyordu.

Yanağındaki ve bileğindeki kanları temizledikten sonra, temizlik odasından çıktı.
Saatine baktığında, başka bir şokla daha karşılaştı; eve 2 saat geç kalmıştı ve babası muhtemelen 10 dakika sonra işten dönecekti.
Sırt çantasını kollarına geçirdi, ve koşarak okuldan çıktı.

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin