AZRA

144 5 4
                                    

Multimedia'da Tuğçe ve Azra. (Sizce hangisi daha güzel?😄)

Bursa'ya geleli bir buçuk ay oldu. Ne kadar da çabuk geçmiş zaman, ben hâlâ sanki Türkiye'ye geleceğimiz için heyecan ve üzüntü karışımının tavan yaptığı günlerdeyim.

O lanet günler.

Ama boşuna heyecan yapmışım, burda hayat çok güzel aslında. Okulda da kendimi iyi hissediyorum.
Tek eksik herzaman ki gibi annem. Ben bir şey anladım, annem olmadığı için hayatımın her karesinde eksik olacağım.
Eksik ve buruk.
Bunun verdiği acı katlanılmaz oluyor bazen. Ne gururum kaldırabiliyor, ne de kalbimin sızlaması duruyor. Bazen düşünüyorum, acaba daha kötü ne yaşayabilirim?
Artık ağlamadan bir günümü geçirebilmek istiyorum, ki başaracağımda.
Etrafımdakilerden güç alıyorum ve zamanla herşeyi aşacağıma inanıyorum.
Yani.. inanmak istiyorum.
Etrafımdakiler demişken, geleli bir buçuk ay olmasına rağmen, benim şimdiden iyi arkadaşlarım ve sağlam düşmanlarım oldu.
Aslında düşman kelimesini hiç sevmem, kullanmam da. Fakat, bazı insanlarla aramdaki ilişkiyi anlatmaya sadece bu kelime uygun; Düşmanlık.

Afra'yla tanıştığım ilk dakikadan beri, yani "Gavur" kelimesini ilk söylediği zaman, beni sevmediğini ve kötü davranacağını anlamıştım.
Ancak, ben bir yere kadar düşünmüştüm, en fazla sürekli tartışırız bana laf sokup durur diye geçirmiştim aklımdan.
O gün bana yaptıkları, çok acımasızca ve şeytanca şeylerdi.
Ben hayatımda şimdiye kadar hiç bu kadar kötü bir insanla karşılaşmamıştım.
Beni kandırmaları, odaya sürüklemeleri, odada gördüğüm işkenceden hallice davranışlar...
Hepsi bana kötülüğün ve kıskançlığın neler yaptırabileceğini göstermişti.
Afra'nın bu okulda gördüğü ilginin birkaç katını gördüğüm için galiba bana çok kızgın.
Ama benim elimde olan birşey değil ki, insanlar benden güleryüz, iyilik gördü, bana da karşılığını verdiler. Benim özellikle yaptığım bir şey yok .
Şimdi daha iyi anlıyorum onun niye sadece erkeklerden ilgi gördüğünü, çünkü o sadece güzel. Başka hiçbir vasfı yok.
İyi arkadaş, dost, sırdaş, yardımsever veya herhangi başka olumlu bir yönü yok. Bu yüzden de doğru düzgün sevilip sayılmıyor öğrenciler arasında.
Ama yine de, hiçbir sebep kabul etmiyorum bana yaptıkları için.

O olay gününün tek iyi yanı beni Tuğçe gibi biriyle tanıştırmış olması.

Tuğçe Acarsoy.

O, o kadar farklı ki.
O gün beni,hiç tanımadığı bir kızı, sebepsiz yer kurtarması, kendini tehlikeye atıp Afra'ya haddini bildirmesi, disipline gitmeyi göze alması.
Bunların hepsini, hiç tanımadığı bir kız için yaptı. Sizce de ilginç değil mi?
Yani illaki bir sebebi olmalı, temizlik odasına sürüklendiğimde etrafta kimse yoktu. Nasıl gördü? Ne ara geldi? Neden yaptı?
Bu soru işaretleri hâlâ kafamın içinde dolaşıyor.
Ona soruyorum, cevap arıyorum ama bana hiç doğru düzgün bir cevap vermedi.
Ben de onun iyilik meleği tarafının beni kurtardığını düşünüyorum.
İki kere kurtardı beni, önce Afra'nın elinden sonra arabadan. İkisinde de kendini tehlikeye attı, fedakarlık yaptı, benim için.
Galiba bu kız beni seviyor.
Artık bunu daha rahat hissedebiliyorum.
O gerçekten diğerlerinden çok farklı.
Selen Nisa'dan, Özlem'den ve sınıftaki tüm diğer kızlardan farklı.
İnsanlarla konuşmuyor, ön plana çıkmak için bir çaba göstermiyor. Benim İtalya da dahil, tanıdığım tüm kızlar, ilgi çekmeye çalışırlar. Sohbeti, dedikoduyu çok severler. Hatta itiraf edersem bazen benim bile hoşuma gidiyor. Ancak Tuğçe bizim gibi değil işte, sıradan değil.
Biraz soğuk davranıyor ama alıştım ben artık buna. Hem ben onun 'İyilik Meleği' tarafını gördüm bir kere. Bundan sonra, kimse beni Tuğçe'nin kötü olduğuna inandıramaz.

Hem farklı, hem güzel o.

Düz, gür ve sapsarı saçları var, heykeli andıran kıvrımları adeta özenle çizilmiş bir suratı ve bu suratta iki leke gibi duran mavi gözleri var.

Gökyüzü Mavisi.

Sonra, kum saatini andıran bence gayet hoşta bir vücudu var. Ama galiba, kendi de dahil kimse Tuğçe'nin sahip olduklarının farkında değil. Zaten sürekli asık olan suratı da güzelliğinin yarısını örtüyor.
İnsanlar hemen Tuğçe'yi yargılamaya başladılar bile, sevimsiz, soğuk, duygusuz gibi laflar söylüyorlar arkasından.
Acaba benim arkamdan ne diyorlar gerçekten çok merak ediyorum bazen.

Tuğçe'yle Luisa'yı kıyaslamaktan kendimi alıkoyamıyorum bazen.
Ben Luisa ile uzun yıllar arkadaşlık yaptım fakat hiç 'hayati' bir mesele yaşamadık. Yani eğer benim canım tehlikede olsa acaba o da Tuğçe gibi kendini tehlikeye atıp beni kurtarır mıydı? Kurtarırdı herhalde, yani öyle düşünüyorum. Bilemiyorum.
Yani, benim tanıdığım insanlar, bencildir, arkadaş, dost, hatta anne bile olsa kendini düşünürler genelde. Ama bu Tuğçe işte. Farklı.
Tuğçe'nin bu 'kendini tehlikeye atma' olayı birazda kendi karakterinden kaynaklı.
O, biraz erkeksi ve oldukça gözü kara.
Ben onun kadar cesaretli değilim itiraf edeyim. Birazcık korkaklığım var.
O ise kimseden korkmuyor, yapmacıklık yapmıyor. Hatta Egemeni bile tersliyor, ben yapamıyorum.

Egemen Dinçer;

Bizim yan sınıfta, uzun boylu, kumral. Ve, galiba çok yakışıklı.
Yani ben onu biraz hoş buluyorum, ancak okuldaki tüm kızlar onu okulun en yakışıklısı ilan etmişler.
Tuğçeyi ilk aramaya çıktığımda görmüştüm onu, 'İtalyan' demişti bana. Böyle o gözlerimin içine bakınca, heyecandan elim ayağıma karışmış, gözlerimi nereye çevireceğimi şaşırmıştım. Kalbim küt küt atmıştı, içimde bir şeyler uçuşmuştu.
Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum, belkide bilmek istemiyorum.

Yani, aslında ben hislerimi anlamakta güçlük çekiyorum artık. Ben duygularıyla yaşayan, neşeli, gülümsemesi yüzünden hiç eksik olmayan bir kızım aslında. Fakat, yaşadıklarım benim mutluluğumu çok etkiliyor, içimde anne özlemi varken gülümsemek bazen herşeyden zor geliyor. Çok zor.
Ama ben yine de babam için, neşemden ödün vermemeye çalışıyorum. Onun bana çok ihtiyacı var, benim de ona.

Babamın ve Tuğçe'nin yanındayken kendimi daha iyi ve daha güçlü hissediyorum.
Hatta bazen Tuğçe'nin duygularını çözmeye çalışırken, acımı bile unutuyorum.

Onunla tanışmam büyük bir tesadüftü. Ve bu galiba hayatımın en güzel tesadüfü.

〰〰〰〰〰
Kapak Tasarımı için heskaer 'e çok teşekkür ederim 😘
Okullar için teselli paylaşımı olsun dedim 😄
2K'nın hepsine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Hepinizin, başarılı, güzel ve musmutlu bir eğitim yılı olması dileğiyle.🙏

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin