Not: Bölüm geciktiği için üzgünüm değerli okuyucularıım :) Şehir dışında olduğum için yayımlayamadım. Haftayada bugün gelecek bölüm.. Bana görüşleriniz yorum yaparak bildirirseniz çok iyi olur :) Yorum sayısı çok gözüksün diye değil istiyorsanız özelden bana mesaj atıpta söyleyebilirsiniz. Asıl amacım hatalarım varsa, düzeltebilmek. Birde şarkı nedense Duruyu anlatıyor gibi :) Dinleyerek okursanız daha güzel oluur :) Teşekkürler ve keyifli okumalar :)
''Bir sigara yak ve dudağıma koy Sen benim ölmemi isteyen tek kişisin''
Çayımı yudumlarken Aras'la göz göze gelmemek için büyük bir çaba harcıyordum. O ise gözlerini ayırmadan gözlerimin içine bakıyordu.
''Rahatsız oluyorum.''
''Biliyorum. Ondan bakıyorum.'' Dudaklarım benden bağımsız olarak kıvrıldı. ''Seni böyle güldürünce çok mutlu oluyorum. Gülüşün çok... Çok güzel.'' Hafifçe yutkundum. Ne cevap vereceğimi bilemiyordum. ''Şuan sevgili rolü yapmamamıza gerek yok.''
''Ah tabi ya. Haklısın.'' Sorgulayan bakışlarını bana gönderdi. ''Anlatacak mısın?'' Ne diyecektim ki? Şakaklarıma parmağını bastıran adama unutsun cevabını vermişken, ne diyebilirdim?
''Giray... Bana biraz tuhaf geldi, korktum.'' Yumuşak bakışlarının yerini öfke aldığında arkama yaslandım.
''Ben yanındayken korkmana gerek yok Duru.''
''Devam edemem Sarı. Lütfen.''
''Ben sana güvendim anladın mı? Beni yarı yolda bırakamazsın.'' Sinirlenmeye başladığı her halinden belliydi.
''Tamam bunu düşüneceğim. Seni ararım.'' dedim ve oturduğumuz mekandan kalktım.
''Arayacaksın.'' diye bağırdı arkamdan. Bende elimi kaldırdım ve tamam işareti yaptım. Taksiye bindim ve otele doğru yol almaya başladım. Siyahın giydiği çocuk, Giraydı. Hala nasıl anlamadığım konusunda kendimi suçluyordum. Eğer bilseydim ne yapar eder parayı verirdim. Ondan çok korkuyordum. Onun karanlığı beni çok korkutuyordu. Eğer o gün anlatmayı seçseydim şuan burada nefes alıyor olmayacaktım. Beni öldürebilirdi, hem de gözünü kırpmadan. Otel odasına doğru ilerlemeye başladım. Odaya girdiğimde yüksek müzik sesiyle karşılaştım. Mutfağa doğru ilerledim. Annem yemek yapıyor bir yandan da şarkı söylüyordu. Benim yanımda olmadığı kadar doğaldı.
''Anne!'' diye bağırdım sesimi duyurmak istercesine. Ama duymuyordu. Annem zaten benim sesimi hiç duymamıştı. Odama gittim ve kendimi sırt üstü yatağa bıraktım. Telefonumu alıp instagrama girdim. Ne zamandır Ezra'nın fotoğraflarına bakmıyordum. EzraGüngören yazıp profiline girdim. En son paylaşılan fotoğraf kalbimde ki olağan ağırlığı daha çok arttırdı. Fotoğrafa baktıkça, nefes almakta zorluk çekiyorum. Hızlıca yatakta doğruldum ve fotoğrafa hayal kırıklığıyla bakmaya devam ettim. Yazıklar olsun diye geçirdim içimden. Sana yazıklar olsun. Fotoğrafın altındaki yazı kalbime bir ok daha sapladı. Ve kalbim tam 12 den vurularak paramparça oldu. Bunu gören duvarlarım tepeme yıkıldı.
''Herşeyiiim, canım sevgiliim.''
Demek Çınarla çıkıyorlardı. Benim Çınar'a ne kadar aşık olduğumu bildiği halde Çınarla çıkmaya başlamıştı. Ve sanki yine hiç bilmiyormuşçasına fotoğraf koyup bu yazıyı paylaşmıştı. Gerçekten benim en yakınım dediğim insan bana ne zaman bu kadar düşman olmuştu? Ben ona bu fotoğrafı koyabilmesi, Çınarla çıkabilmesi için nasıl bir kötülük yapmıştım. Onun her zaman yanında olmamın karşılığı bu muydu? Cidden beni daha ne kadar kırabilirdi. Yani onun için yaptıklarımın altında eziliyordum. Ona kızmıyordum aslında kendime kızıyordum. Onun için yaptığım fedakarlıklara kızıyordum. Kendimi affetmeden onu affetmem mümkün değildi. Aramızda bu kadar mesafe varken bile hala parçalamaya ve kazıklarını atmaya devam ediyordu. İnsanlar son anlarında gerçek yüzlerini gösterir. Ezra da gideceğimi öğrendikten sonra benden uzaklaşmıştı. Gözlerimden düşen damlaları tişörtümün ucuyla sildim. Gerçekten bu kadarını hiç hak etmemiştim. Kalbim... Baya bir kırılmıştı. Şimdide her hıçkırdığımda kırıkları göğüs kafesime batıyordu. Nefes almakta güçülk çekiyordum. Yanımda olması gereken insanlar karşımda olduğunda düşmeyi öğrenmiştim. Ve bu sefer kaldıran olmadı beni... Telefonu hızla duvara fırlattım. Sonra gözlerimdeki yaşları tekrar sildim ve kalkıp ekranına bir şey olmuş mu diye baktım. Telefonumu attığım yere tekrar koyarak yatağımda cenin pozisyonu aldım. Artık gerçekten çok yorulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN SEN TONU
ChickLitDar ve derin vadilerde sürtünerek büyüse de yara almayan ruhum, Gözlerinde okyanus barındıran adamın karanlığında boğuldu. Karanlığı, ruhunun en ücra köşelerine hapsetmiş genç adam, Geçmişinden gelip kalbine esen sert rüzgarla, kaybolduğu karanlıkta...