Gözlerimi açmaya çalıştım ama açamıyordum. Dudaklarım kurumuştu ve susamıştım. Ama gözlerimi açacak gücüm yoktu.
''Evet İlkay teyzeciğim,'' Ada'nın kulaklarıma dolan sesiyle kaşlarımı çattım. Hala gözlerimi açamıyor olmam, çok sinir bozucuydu. ''Evet biliyorum çok aramışsınız dün gece, ama dedim ya sınav haftamız ve kendimizi çalışmaya çok kaptırmışız.'' Ne dedi o? Sınav haftası mı? Ders mi! Yok artık. ''Evet haklısınız İlkay teyzeciğim haber vermemiz gerekirdi.'' Bir süre odada sessizlik oldu. ''Merak etmeyin, şu sınav haftası bittikten sonra Duru gelir. Zaten dedim ya duş alıyor ve size haber vermemi o söyledi.'' Annem bunu garip karşılamazdı çünkü zaten aramız baya bir bozuktu. Gerçi benim annemle aram doğuştan bozuktu. ''Tamam, İlkay teyze ben ona sizi aramasını söylerim.'' Bu sefer Ada'nın sesi bıkkın çıkmıştı. ''En fazla 4 gün, İlkay teyze.'' 'Sesinden, artık kapat be!'' demeye çalıştığını anlamıştım. Annemde anlamış olacak ki, Ada'nın ''Sizde iyi bakın.'' demesiyle telefon kapandı. Odada hiç ses olmadığında telefonun kapandığına emin olmuştum.
''Neden hala uyanmadı?'' diye mırıldandı Ada.
''Doktor ağrı kesici iğne yaptı. O iğne uyutuyor.'' Giray'ın pürüzsüz sesini duyduğumda kalbim can buldu ve daha hızlı atmaya başladı.
''Ona ne olduğunu anlatacak mısın?'' dedi Ada sesini alçaltarak.
''O anlatmak isterse sana anlatır.''
''Kolunda ve yüzünde çürükler var.'' Bir süre sessizlik oldu. ''Bakma bana öyle! Sadece krem sürmemiz gerektiği için söyledim.'' diye devam etti Ada.
''O uyurken kremlerini sürüyorum. Eğer uyanıkken sürersem, canı acır.''
Bir uzun sessizlik daha. Uzun ve anlamsız. Uzun ve yakıcı. Konuşsana be adam! Hasretim sesine.
''Aras'a haber vermeliyim kızın sevgilisi sonuçta.'' Giray'ın kaşlarını çatıp Ada'ya baktığına kalıbımı basabilirdim.
''Bana bak kırmızı kafa, sana bunu bir daha söylemeyeceğim. Duru uyandığında eğer isterse Aras'ı görür.'' Bir süre sessizlik oldu. Galiba bu açıklama Ada'yı susturmaya yetmişti.
''Sadece senin onu kurtardığını biliyorum. Senin onun başına gelenle alakan ne?'' dedi Ada tekrar sessizliği bozarken. Şaşkınlık tüm bedenimi ele geçirmişti. Beni Giray mı kurtarmıştı? Hiçbir şey hatırlamıyordum. Son hatırladığım, yaramı temizleyen adamın depodan çıkışıydı. Benim kurtarıcım, aynı zamanda bana zarar vermek için tetikte bekleyen adam mıydı? Bu tam anlamıyla bir ironiydi.
''Bu seni ilgilendirir mi? Annesi merak etmesin diye buradasın, sesini kes artık.'' Buradasın, derken? Ben Adalar da olduğumu düşünüyordum ama Giray'ın cümlesinden çıkardığım anlamla, onun evindeydim.
''Tam bir öküzsün.'' Her ne kadar gülmek istesem de mimik bile yapamayacak kadar uyuşmuş hissediyordum. Sonra yorgunluğumu atlatmak istediğim için kendimi uykuya teslim ettim.
*
Kuruyan dudaklarımı yalayarak ıslattım ve gözlerimi güçlükle araladım. Bir süre tavana baktım ve kısık gözlerimi daha çok aralamaya çalıştım. Biraz doğruldum ve gördüğüm manzara ile mideme kramp girdi. Giray, koltuğun üstünde masumca uyuyordu. Başı sol omzunun üstüne düşmüştü ve kollarını göğsünde bağlamıştı. Gözlerimi büzülmüş dudaklarında gezdirdim. Şuan o kadar masum ve güzel görünüyordu ki... Tıp ki küçük bir çocuk gibi. Biraz daha doğrulmak istedim ama sonu hüsranla bitti. Dudaklarımdan dökülen iniltiyle Giray gözlerini açtı ve hızlı bir şekilde yerinden kalkıp yanıma doğru adımladı. Yüz ifademi sabit tutmaya çalışıyordum ama becerebiliyor muydum, orası muammaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN SEN TONU
Chick-LitDar ve derin vadilerde sürtünerek büyüse de yara almayan ruhum, Gözlerinde okyanus barındıran adamın karanlığında boğuldu. Karanlığı, ruhunun en ücra köşelerine hapsetmiş genç adam, Geçmişinden gelip kalbine esen sert rüzgarla, kaybolduğu karanlıkta...